Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yilmaz

Yaptıklarını Yazmıyor muşuz!..

Yazıma başlamadan önce gelen bir habere bakınca aşağıdaki satırlarımda anlattığım konu gibi bu habere de gülüyordum..
Çünkü babası Cumhurbaşkanı olan, kendisi de 20 yıldır cumhurbaşkanı olan eşi cumhurbaşkanı yardımcısı kardaş Aliyev’in Azerbaycan’ında seçim yapılmış ve seçimleri kazanan aday ise demokrasinin, insan hakları, eşitlik, halkların kardeşliği, basın özgürlüğü tam yerleşmiş (!) ülkede neredeyse tüm oyları almış ve yeniden seçilmiş.
Reuters haber ajansına göre, ülkemizdeki TUİK gibi çok bağımsız (!) Azerbaycan Merkezi Seçim Komisyonu’nun açıkladığı ilk sonuçlar, Putin’e komşu, ömür boyu iktidarda kalma arzusunda olan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in yüzde 92,1 oranla 7 yıllığına yeniden seçildiğini, ikinci sıradaki aday da eşitlikten özgür basından ve demokrasiden yoksun, ‘Başak Demirtaş’ı aday edeceğiz’ deyip, heyecan yaratan ama sonra da ‘Yok onu aday etmeyeceğiz’ diyen ülkemde ki beceriksiz muhalefet gibi bir muhalefete sahip olmakla suçlanan bu ülkede adayı (!) Zahid Oruc’un oy oranı ise yüzde 2,2 olmuş.
Evet, benim şahsen hayırlı olsun diye kutlamadığım bu seçim sonuçlarını, ‘Başka ülkenin içişlerine karışıyorsun’ suçlamasıyla karşılaşmamak için siz okurlarıma bırakırken kendi iç dünyamıza, kendi Mahalli İdareler seçimlerine ve ‘İktidara oy vermezseniz, hizmet gelmez’ , ‘İyi ki evimiz yıkılmış villa sahibi aldık diyorlar’ diyen siyasetçilerimize dönmek isterim…
Yeni bir yerel seçimlerin gündeme girmesiyle birlikte başkan adayları ve onlarla yol arkadaşı olma yarışında olan meclis üyeleri oy alma ve seçmeni kandırma için sık, sık yaptıkları toplantılarda, yaptıklarını, yapacaklarını anlatırlarken bunları kamuoyuna duyurması gereken basından, gazetecilerden çok dertli olduklarını da dile getirip, ‘bazı ulusal ve yerel gazetelerin yapılanları görmemezlikten gelip, olumsuzlukları ise abarttıklarını vurgulayıp iftiraya varan suçlamalarda bulunduklarını duyup, öğreniyoruz..
Ve aynen şöyle suçlamalarda bulunuyorlar..
-Menfaat beklentisi içinde olan bazı gazeteciler, kişisel çıkarlarının olmaması durumunda hemen karalama kampanyasına başlıyor.’ diyorlar, demişler..
Hem de gazeteci geçinip, bol bol kahvaltı yapıp, yemekleri yerlerken sözde not alan ama haber yapmayı bilmeyen, beceremeyen ama kendilerine ait dost, akraba dışında takipçisi olmayan sanal sayfalarında bol fotoğraflar paylaşıp, sözde gazetecilerin yüzüne ve yanlarında..
Ancak tüm eleştirilerimize karşın adlarını her yazdığımız da yaptıkları güzel şeyleri, unvanlarını yazdıklarımız, emeğiyle hak ettiğine inandığımız ve kendilerine saygı gösteren gazetecilerin başından geldiğim için ve ülke adına beklediğimiz hizmetleri alamadığımızdan dolayı kendilerini en çok eleştiren bir gazeteci olarak üzerime aldığım bu tür açıklamaları Ankara’dan İstanbul’a dönerken okuyunca hem üzüldüm, hem de güldüm..
Üzüldüm,..
Çünkü ‘gazeteci geçinenler’ dediklerinin, ‘Siz bu lafı kime diyorsun?’ diye bir soru soramadıkları gibi ya bunu kendilerine dediği için yüzleri kızarıp, kabul ettikleri yada bu yönde açıkları vardı da sormamışlar..
Ondan güldüm.
Çünkü şahsımın da içinde olduğuna inandığım ve ‘gazeteciyim’ diyenlerin değil, menfaat için memleketim Ardahan’ın, ülkemin sorunları ile ilgili normal bir görüşme bile olmaz.
Çünkü oy aldıktan sonra unuttukları seçmenin olduğu gibi benim telime de kolay kolay çıkmaz bu tip iftiracı ve kendilerini halka, adamışlar diye yutturanlar…
Birde bizi doğrulayan olumsuzlukları kabul edip, yapamadığı hizmetleri birazcık (!) abarttığımızı belirtip, adeta kabullerine de bunlara acıyarak görüyor, gülüyorum.
Evet, günlük olarak bir gazete bayisine gidip, bir gazete almayan, yazılıp, paylaşılan haber, yorum linklerine tıklayıp yazılanları okumadan erinip, bakıp, ön yargıyla hemen ‘Satılık Basın’ yetmedi ‘Menfaatçi basın’ diyenler gibi gerçek anlamda gazetecilik çabası içinde olan bizleri suçlarken neden kendilerinin seçimde seçime ortaya çıkıp, memleketi kurtarmaya çalıştıklarını ve kendilerini yazmadıklarını suçladıkları hangi gazeteciye bir demeç, bir açıklama yaptıklarını da ben soracağım.
Ve en önemlisi bol maaşlı, kariyerli vekillik gibi büyük bütçeli belediyelere aday olan sizlerin cebinde akrep mi var ki yok imkanlara rağmen hem de sizin gibi seçimden seçime değil, sizin sorunlarınızda içinde olduğu bu kentlerin, bu ülkenin sorunlarını her gün gece gündüz dillendiren biz gazetecilerin SEKA’sı mı var, yoksa Telekom’u biz basın mensupları mı aldı da milyon dolarlık bütçelere sahip yerel yönetimlerin başına beleşten, para harcamadan gelmek, getirilmek istenirsiniz?
Kısacası; Yok ele beleşten, seçimden seçime ortaya çıkıp bir ekmek almaktan zorlanan seçmeni seçim atmosferinde ‘Bende sizdenim’ diyerek kandırırken abone olup, reklam bile vermediğiniz gerçek gazetecilerin youtube gibi kanallarına bir tıkla üye olmayı bile çok görürken hatanın biz gerçek gazetecilerden değil, kendinizde olduğunu anlarsınız…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER