Yaklaşan yerel seçimler öncesi yaşananları anında sizlere bildiren biz basın mensuplarının edindiği bilgilerin kaynağının okurlarımız, takipçilerimiz olduğu bir gerçektir. Bunun en açık örneği aşağıdaki bana gönderilen mektuptan daha iyi anlaşılmakta.
Gerçi aşağıdaki mektupta anlatılanların bir çoğunu bizzat şahit olup, yaşadığımız bu durumla ilgilenmesi gerekenlerin başında gelenlerin bu ülkenin yönetimine talip olan partilerin genel başkanları, PM ve MYK üyeleri olduğunu bilen bir olarak bana gelen bu mektubu üzerine alacak olanların başında gelenin onca yabacı uyruklunun alınıp, gizlice seçmen edilmesine karşın hala 4 milyona yakın oyu ile Kürt kenti haline dönüştü denen İstanbul’u İmamoğlu ile birlikte almayı hedefleyen ama Alevi kesimin adayı diye öne sürülen Dr. Kerimoğlu sıkıntısını yaşayan Cumhuriyet Halk Partisinin yeni genel başkanı Özgür Özel’e yazarken diğer liderlerin ve patilerinde okuyup, üzerlerine alıp, değerlendirmesi gereken önemli bir mektup.
Ve mutlaka okunup, değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğüm bu mektubun Ardahan gibi yerlerde kadın adaylar başta olmak üzere başkalarının başvurmadığı yada öyle yada böyle baş vurdurulamadığı veya ‘Partilide olmazsa partiye yakın görüşlü tabanda adı var. Evet biz bununla, seçmen ve tabanda etkili bu isimle kazanırız’ denip, başkalarının partiye davet edilmediği CHP’nin yeni Genel Başkanı Sayın Özgür Özel olmak üzere Erdoğan, Bakırhan, Akşener ve diğer parti liderleridir.
Bende böyle düşünerek aşağıdaki mektuba hiç dokunmadan ekleme yapmadan aynen yayınlıyor ve AK Parti kalesi olarak bilinen İstanbul Çekmeköy’de ‘ancak o seçimi zorlar denen’ ve benim de ‘evet’ dediğim Çetin Çapan’ın Çekmeköy’de, eski milletvekili, genel sekreter Hamza Çebi’nin Beykoz’da belediye Başkan aday adayı olduğunu ‘Ne alaka, ne gözü doymaz’ diyerek adını duyduğum ‘Özgür Özel’e 2. açık mektup’ başlığı ile Gazze için Sosyalist Enternasyonal üyesi liderlerine mektup yazan Özel’e başta olmak üzere tüm liderlere gönderip, partililerinin il, ilçe ve belde başkanlıklarına gerekli uyarıyı ve gereken titizliği göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Evet, ülkemin iki ülkeye komşu, biri demiryolu olmak üzere üç gümrük kapısına sahip olmasına karşın ithalat, ihracatın eğitim ,yatırım gibi sıfır çektiği kırmızı et deposu Ardahan’dan komünist muhtar diye takıldığım Koyunpınar (Saskara) köyü eski muhtarı, CHP’den İl Genel Meclis Üyesi aday adaylığına başvuran Hüseyin Suphi Taşkıran imzalı bana gelen başlıksız mektubun anlattıklarını, anlatmak istediklerini başta, bir süre önce ‘CHP’NİN ULUSALCI KOZMİK ODASI..! başlığı ile birinci açık mektubumdan sonra bugünde 2. Açık mektubu yazdığım CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’e olmak üzere her partinin ve liderlerinin yanında siyasi bilimcilerin değerlendirip, kendilerine düşen payı almaları umuduyla aynen yayınlıyorum.
“Yaklaşan yerel seçimler öncesi aday adayları başvurularını siyasi parti il veya ilçe başkanlıklarına yapmaya devam ederken,
Tanık olduğum önemli detay şu ;
Birincisi, bir kaç kişiden oluşan ve kendilerini temsil ettikleri siyasi partilerin adeta sahibiymiş gibi görüp kapıdan içeri giren kişilere ve adaylık başvurusu yapan kişilere siyasi kimlikten uzak ve daha kötüsü şahsi duyguları ile yaklaşmaları.
Buradaki sebep şu,
halkın sevgisini ve desteğini arkasına alacak güçlü bir karakteri kendi partileri içerisinde görmek istememeleri ve
kendilerinden öne çıkacak başka birilerinin önünü kesme istekleridir.
Ahbap çavuş ilişkisi içerisinde, sen oraya, ben buraya diğeri de başka bir yere hesapları ile oturdukları koltuğu eskitmektedirler
Sürekli demokrasiden, insan haklarından bahseden bir siyasi partinin il ve ilçe teşkilatlarının halktan kopuk, halkın düşüncesinden bihaber görüşlerini göz ardı ederek, aday adaylarını kendi şahsi çıkar menfaatleri doğrultusunda belirlemelerinden acaba ne kadar haberi var.
Ya da gerçekten bu işler böylemi yürümeli,
Normalde olması gereken temayül yoklaması ile daha çok oy kiminle alınır, hangi adayla partimize daha faydalı oluruz düşüncesi ile hareket etmek ve öyle değerlendirmek değil midir
Bir aday adayı nezaketen gidip il ve ilçe başkanlıklarını tabi ki ziyaret etmelidir
Ama sırf seçilmek için neden gidip sürekli etraflarında dolaşarak onlara şirin görünmek zorunda kalsın!!!
Siyasi parti temsilcileri kendilerini oranın sahibiymiş gibi görmemelidir,
Bu duruma derhal genel merkezler el atmalı ve PM temsilcileri denetlemelidir…
Şuan Hanak’ta konuşulan ve aday adaylarından istenilen şu,
“Gidin aranızda anlaşın gelin”
Bu, adaylar arası dedikoduyu geliştirmekten ve aralarında gruplaşmalarına yol açmaktan başka bir şey değildir.
Koyarsın sandığı , aday adaylarının isimleri bellidir, halk hangi adaya daha sempati ile yaklaşıyorsa seçime onunla gidersin.
Bu durumda diğer aday adayları da birbirlerine karşı art niyetle bakmadan, temayül yoklamasından çıkan sonuca saygı duyar ve birlikte çalışırlar.
Hem de Parti içi gruplaşmalara engel olmuş olursun bu vesile ile.
Hanak’ta Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkanlığına şahsi menfaat uğruna MHP kökenli birini layık görenler, böyle bir girişimde bulunmayı deneyenler,
Kendilerini Türkiye’nin her yerinde koşulsuz şartsız desteklemiş olan TİP, HDP ve diğer siyasi partilere yaklaşmış olan kişileri karalamaktan ve ötekileştirmeden de kendilerini geri çekmezler.
Ben şahsen il genel meclisi üyesi adaylığı illa da bana verilsin derdinde değilim, olsam zaten buraya bunları yazmazdım.
Amacım, hak yerini bulsun ve bu ve bunun gibi çıkar menfaat ilişkileri bilinsin.
Bize gerekli olan şey biraz cesaret ve onur…
Hüseyin Suphi Taşkıran/Hanak
YORUMLAR