Hükümetin 2014 yılında Antalya’da düzenlediği ve fikir babalarının da arasında bulunan ve kendisi de Kürt olan Ardahan AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay’ın da bulunduğu son Millî Eğitim Şûrası tartışmaları balık hafızalı bizler tarafından hatırlanır mı bilmem ama 6 yaşındaki bir bebeğin bir cemaat lideri ile evlendirilmesi bu şura gibi kısa sürede unutulacak diye korkarım…
‘Okullarda Din ve Osmanlıca Eğitim’ çalışmaları başta muhalefet olmak üzere birçok kesim tarafından sert bir dille eleştirilirken asıl konu yani yıllardır istenen Kürtçe Eğitim her ne hikmetse hiç tartışılmıyor. Tartışılmayı bırakın gündeme getiren hain ilan ediliyor.
Bu ülkenin birinci gündem maddesi olan ve adına Kürt Sorunu denen, yıllardır kanayan yaralarından ilki olan Kürtçe Eğitim’inin, Din ve Osmanlıca Dersleri tartışmalarının gölgesinde kalması dikkat çekerken, o günlerde hükümete yüklenen muhalefetin de bu yönde hiç ağzını açmadığını görmekteyiz.
Evet, bu ülkede özgürlüklerin ‘sadece bana’ denilmeye devam ettiği bir süreçte gavurca denilen İngilizce eğitimin yanında Suriyeli öğretmenlerin Suriyeli öğrencilere eğitim vermesinin, Arapça levhalar asılmasının serbest olduğu okullarda Osmanlıca da okutulmalı, isteyen Din dersini de almalı derken ‘Kürtçe’nin de resmi dil ve ders olması gerekmez mi?’ diye de sorulmalı.
Bilmem ama ABD’nin F-16’lar vereceğini duyup, sevinen hükümetin özgürlükler adı altında getirmeye çalıştığı, Kürt seçmenin denge olduğu söylenen yeni bir seçime doğru giden Erdoğan’ın, ‘Öyle ya da böyle Osmanlıcayı getireceğiz’ demesi ne kadar insanca haksa Kürtçenin derslerde, eğitim de ve resmiyette istenmesi de o kadar haktır diye düşünüyorum.
Ve ben de 10 Aralık İnsan Hakları Gününde Basın özgürlüğü ve dilim olan Kürtçenin de müjdesini bekliyorum.

YORUMLAR