Erdoğan frene bastı desem ‘Traktörün üzerinden geçip kırdığı ayağını kullandığı arabaların birini deviren, ikisini pert eden, en sonuncusunu da hem de bu bayramda evinde uyurken arkadan gelen aracın park halindeyken aracına arkadan çarpmasıyla tamirlik eden sen ne anlarısın frenden..’ diyenleri duyar gibi olsam da şu son seçimden bu yana ülkenin siyasi yolundan hızla gelip, geçenlerin gün geçtikçe parka çekildiğine bakın derim.
Çünkü son yerel seçimlerde 2. duruma düşen partisinin yeni bir seçimle yani ‘erken’ seçim tehlikesiyle karşılaşmaması için belediyelerin de verdiği gazla 22 yıldır o kimsenin hala çözemediği hedefine doğru hızla giden Erdoğan’ın tatlı sert bastığı fren yanmak üzere olan balatalarına rağmen yine tuttu.
Evet, ‘bunu nasıl, nerden anladın?’ diyecek olursanız eğer; Son seçimlerden yenilgiyle çıkan Erdoğan’ın siyasi frene basarken balata misali demokrasiyi yine fren olarak kullanmış ve kokusunu çıkarmadan hedi hedi yani yavaş yavaş üzerine gelen muhalefeti o hayranlık duyulan siyasi manevrasıyla yavaşlatmayı başarmış hatta daha dün kendisine ‘tek adam’, ‘diktatör’ diyen aynı muhalefetin ‘sayın’ demesinin ötesine geçirtip, ‘cumhurbaşkanımız’ dedirtmesinden anlıyorum.
Dışarıda olsaydı kendisini en çok zorlayacak olan muhalefet lideri olarak işaret edilen ancak CHP’nin dokunulmazlıkları kaldırmasına verdiği levye desteğiyle bir çok siyasi gibi hala hapiste olan Demirtaş’ın kendisine ‘sayın’ demesiyle başlayan bu frenleme Kılıçdaroğlu’ndan sonra aynı CHP’nin başına geçen ve aynı Erdoğan tarafından aranıp kutlamadığı Özgür Özel’in ‘Normalleşme’ diyerek sarayı ziyareti ardından ‘Cumhurbaşkanımız’ diyerek başladığı sözde muhalefetiyle devam eden yumuşama frenlemesiyle aynı Erdoğan’ın Akşener ile ülkücü Sinan Ateş’in ailesini saraya davetiyle MHP’nin de yavaşlamasını sağlama rahatlığıyla şu an nerde olduğu bilinmeyen bir yerde rahat bir tatile çıkmıştır.
Kısacası; CHP’nin gölge bakan taktiği ile basılan frene büyük katkı sunduğunu da gördüğümüz şu bitmek üzere olan bayram tatiliyle birlikte aynı Erdoğan’ın bastığı freni yavaş yavaş serbest bırakarak yeni bir yöntemle, gözleri iç siyaseten dışarıya yönlendirmekle 4 yıl daha iktidarda kalmak için mücadele ettiği siyasi arenayı istediği yöne,istediği şekilde yönlendireceğini de ‘Aha buraya yazıyorum’ diyor, seçimsiz geçeceğe benzer bu 4 yılda birinci olan CHP’nin ve yıllardır kendisiyle birlikte olanlarla ikinci, üçüncü partiler olarak kendilerinin kabul ettikleri muhalefet görevine devam edecekler derim.
YORUMLAR