Yazıma başlamadan önce şu an rahatsız olan ve geride kalan bayramda beni arayıp, eve davet edeceğini söyleyen ama sanırım unutan Ardahan’ın İl olmasında büyük katkısı olan, Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası Kurucusu, şu anki Ardahan Ziraat Odası Başkanı sayın Latif Sural’ın bana anlattığı ve gülerken acı acı düşündüren bir hikayesini anlatmak isterim.
Abi ne yapıyorsun diye aradığımda ‘Ne yapayım, Fakirciğim.. Biz hep aspirin olduk, başı ağıran bizi aradı. Baş ağrısı kesilince unuttu. Ama sana bir tavsiye bundan sonra gribin olmak gerek.. Çünkü başı ağıranın aradığında hemen bir aspirini bulurken baş ve diş ağrısından kurtulduğunu sanarken kadınlar dahil herkesin hemen bulamadığı gribin olmak gerek. Aksine değersizleşiyor, unutuluyor, aranmıyor, sorulmuyor hatta işim bitti nasılsa diye oralı olunmuyor. Bu nedenle sana tavsiyem her arayana akıl verme, aspirin olma, ağır ol, gerekirse telefonunu açık tutma, kapalı tut yani arandığında hemen cevap verme az gribin ol’ diyordu..
Evet..
DEM Başta olmak üzere İYİ, Saadet, Deva, Gelecek, Memleket gibi partilerin yöneticilerinin bile oy verip, yerelde tam iktidar, ülkede en çok oyu alan birinci parti yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanan zafer sarhoşluğu ve bu zaferin Özgür Özel’in mi, İmamoğlu’nun mu, Yavaş’ın mı tartışmalarının seçmenlerin ve CHP’yi yakından izleyenlerin kafalarını karıştıran gelişmelerini izlerken her konuşmasın da ‘Kürt demokratlar’ diyerek elinde tutmaya çalıştığı DEM’lilerin yanı sıra ‘forvetlerim’ diyerek parti içi yeni bir tartışma açan Genel Başkanın iki önemli açıklaması benim de kafamı karıştırdı.
Ama sanki İmamoğlu’nun gölgesinden kurtulmaya çalıştığı görülen Özgür Özel’in bu çıkışı benim olduğu gibi kendi gösterdiği adaylarla İstanbul’u yeniden ve çok güçlü bir şekilde alan İmamoğlu’nu da şaşırtırken ‘her içeri girenin başım ağırıyor’ deyip, ağrı kesici istediği ağrıyı tam kesen gribini değil, aspirini veren eczacılardan olduğunu da unutuyoruz.
Ve bu yaşananların ardından ‘Neler oluyor?’ sorusuna cevap ararken bu kez aynı Özgür Özel’den ikinci açıklama geliyor.
Ve bu kez de Ankara’da yapılan bir toplantıda, ‘Seçilen belediye başkanlarının Atatürk’ün kendilerine bıraktığı bu partiye sahip çıkan, partiyi bekleyen, bugüne kadar taşıyan İl, İlçe başkalarında büyük değiller..’ diyor, tüm belediye başkanlarına adeta aba altında, sopa gösteriyordu..
Aynı Özgür Özel ‘ilk seçimde getireceğiz’ dediği demokrasiyi kimlerle getireceğini de bir türlü açıklayamıyor..
Sadece kendisinin başında olacağı bir ekiple mi? Kendisinin aday olacağı cumhurbaşkanlığıyla mı yoksa adını bir türlü telaffuz edemediğimiz Ekmeleddin İhsanoğlu gibi “emanet “ biriyle mi?
Belki de belediyelerin başına atadığı Eskişehir’in eski başkanıyla mı?!..
Ve yine aynı Özgür Özel, ‘Erken öten horozun başını keserler’ misali ‘Bizimde beklemediğimiz kadar belediye başkan adaylarımızı seçen seçmene saygısızlık olur, bu nedenle erken seçim istemiyoruz’ derken neyi hesapladığını da anlamıyoruz..
Kısacası, saraya gidip, benim gibi Üsküdar’ı kayıp eden, Anayasa için bu aralar yelkenleri bir hayli indirdiği görülen Erdoğan ile görüşeceğini de belirten Özgür Özel’in o çok istenen tam demokrasiyi kimlerden oluşan bir ekiple getireceğini açıklayamıyor ve hatta üstüne üstlük ‘Son seçimlerde birinci parti yaptığım CHP’nin Genel Başkanı benim, cumhurbaşkanı adayı da benim’ de diyemese de ima ediyor..
Bence başkanlıkla yetinmeyip, bu kez de Anayasayı baştan aşağıya değiştirmek isteyen ve MHP’yi de yanına aldığından dolayı her seçimde biraz daha eriyen ve muhalefete düşen AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkıp, ‘Erken seçim istiyoruz ve bende adayım’ demek için fırsat bekleyen Özgür Özel’in bu gizli hesapları hem CHP’yi, olduğu gibi son Anakara toplantısında adını gölgelediği, ağzına almadığı İmamoğlu’nu olmak üzere herkesi şaşırtmaya devam ediyor.
Evet, sayın Özgür Özel’in ilk seçimde getireceğini belirttiği demokrasi “emanet“ kişilerle gelmeyeceğini en iyi bilenlerden biridir..
Çünkü barış süreci denen ama bir anda derin dondurcuya kaldırılan ama o günden bugüne sürekli ekonomiyi eriten şu süreçte ‘Bu kez kesin demokrasi gelecek’ diye birilerine inanıp, şu an yüzlerce siyasi, aydın, gazeteci gibi hapiste olan HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, Kavala ve 100 yıldır gerçek demokrasiyi bekleyen ama bunun için kendimizi ortaya atmayan bizlerin, sağ orijinli Rahmetli Menderes’ten, Demirel’den, Erbakan’dan Türkeş’ten, Özal’dan sonra tüm yetkileri bir elden toplamaya devam eden ve şimdi de Anayasa değişikliği isteyen Erdoğan’dan çok bu ülkede gerçek anlamda demokrasi bekleyenlerin Özgür Özel’in başında olduğu CHP’nin etrafından toplanıp, yıllar sonra birinci parti yaptığını o da, bende biliyorum..
Ha bu arada ‘tek adam, diktatör’ denen bu ülkede son seçimlerde yarım yamalakta olsa demokrasinin olduğunu olmasa da onu isteyenlerin çok olduğunu hem trafolara kedi koyduğu söylenen iktidar, hem de yıllar sonra birinci parti olan ama hala genelde iktidar olamayan CHP’liler iyi algılamalı..
Ve ‘tek adam, diktatör’ diye suçlanan partisi ikinci olan Erdoğan’dan da özür dilenmeli.. Çünkü bu dünyada büyük Allah ülkede ise ‘Ben devletim’ diyen siyasilerden güçlü ve tam demokrasi isteyen insanların yeri geldiğinden o terörist ilan edilen, dalga geçilen bir birleriyle demlenmeyi iyi bildiğini de unutmamak gerek..
YORUMLAR