Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Fakir Yilmaz

Dikensiz gülü herkes sever..

Lavları patlamak üzere olan bir yanardağ gibi toplumun homurdandığı şu günlerde ve dikenli güllerin üşüyerek solduğu bir sırada bugünkü cumartesi yazıma hangi konunun yansıyacağını bende merak edip, iç dünyamla olduğu gibi bilgisayarımın tuşları ile adeta savaşan, pardon sevgiliyle sevişircesine dokunan parmaklarımı hissederek, ekranı izliyorum…
Ve merhabalaşmayanların yönettiği bir ülkenin komşusu Ermenistan ile merhabalaşacağını konuşsa da bu ülkenin en kuzeyinde, iki gümrük kapısı olmasına karşın kimsenin gelmediği, gitmediği kentimin de içinde olduğu bir yılı daha merhabalaşamadan bitirdik, yerelde başkanlarının yanı sıra genelde vekillerinin, iş insanlarının bir araya gelip buluştuğu, sorunları masaya yatırıp konuştuğu bir toplantı bile yapamadık.
Çoğumuzun gözüne taktığı toz pembe gözlüklerle bu ülkede gözden ırak o kentte hiç sorun yokmuş, gazlanacak denilen Posof, Damal, Hanak ya da Göle gibi taşımalı gaz bekleyen Çıldır’da herkes burnunun dibinden geçen doğalgazla ısınıyormuş, hayvancılık gibi esnaflıkta çok karlı hale gelmiş gibi sessiz, sedasız bir yılı geride bırakmak üzere.
İl Kültür ve Turizm Müdürü, Genel Sekreteri gibi resmi müzesi bu yılda bitmeyen kentin içindeki park, 20 yıldan fazladır inşaatı süren ama hala bitirilip, açılmayan Ardahan/Ardanuç yolu gibi bu yılda bir çivi çakılıp, ancak yine açılmayan Posof Türkgözü (Badele) Gümrük kapısı ve bir iki tır dışında ne gelenin, nede gidenin olduğu gümrük kapıları, banka, TİGEM, orman işletmesi, ebe evleri, sağlık ocakları, adliyeler, onca kooperatif gibi kapanan Posof ve Ardahan’daki tekstil atölyesinin yanında bir çok insanın emekli olduğu iki belde için ne yaptık, ne zaman bir araya gelip çözüm arayışına girdik?..
Ve başbakan ile Kılıçdaroğlu gibi bir araya gelsek de sahte selamlaşmadan öteye gidip, sıcak yüreğimizden gelen hislerle birbirimize bu kentin içine düştüğü durumu gösteren ‘cenazelerimiz’ hariç birbirimize el bile uzatmadık.
Herkesin dikensiz gül aradığı, toz pembe gözlüklerle baktığı bu kentin nüfusunun 92 yılında 170 bin, bugün ise birçok köyü boşaltılmış, beldesiz kalmış, üç bini üniversiteli olan 108 bin nüfusla bir yılı daha geride bıraktığını görüyordum, yaşanan ekonomi sıkıntısının yarın yeni sorunlar açabileceğini düşünüp, bir araya gelip, Merhabalaşmayanların ve birçok dikeni olmasına rağmen sevgili gibi sevilenin kavga, gürültü ve tartışmalarla yönettiği ülke gibi bende patlamazsa da bir cumartesi yazısı daha bana yazdırıp, içimdeki yaz, yeşert diyen gül gibi..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER