Rize’de Kafes Balıkçılığına Karşı Büyük Buluşma. Balıkçılar: “Deniz Bizim Tarlamız, Peşkeş Çekilemez. Hayallerimizi Kafese Koyamayacaksınız. Bir Kafese Sığmayız. Kafes Balıkçılığına Asla İzin Vermeyeceğiz. Ekmek Teknelerimizi Koruyoruz. Deniz Bizim Geleceğimiz, Satılık Değil”
ÖZEL HABER: Gençağa Karafazlı
(RİZE)- Rize’nin Pazar ilçesinde aylardır deniz kıyısında nöbet tutarak kafes balıkçılığına karşı direnen balıkçılar ve yurttaşlar, bu kez Pazar Belediyesi toplantı salonunda “Kafes Balıkçılığına Hayır” başlıklı geniş katılımlı bir toplantı düzenledi.
Balıkçıların direnişi büyüyor
Kuzuoğlu Grup, Günvak 1 ve Günvak 2 şirketlerinin bölgede kurmak istediği kafes balık çiftliklerine karşı Zelek Limanı’nda bir aydır nöbet tutan balıkçılar, toplantıyla birlikte seslerini daha geniş kitlelere duyurdu.
Toplantıya, CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, CHP Rize İl Örgütü, Zafer Partisi teşkilatları, Anahtar Parti Pazar İlçe yöneticileri, İHD Rize Temsilciliği, Çay Meclisleri temsilcileri, çok sayıda STK, Pazar Belediye Başkanı Neşet Çakır, AKP Pazar eski Belediye Başkanı Ahmet Basa ve çok sayıda Pazar’lı yurttaş katıldı.
“BİZİM DENİZİMİZİ VE LİMANIMIZI İSTİYORLAR. HAYALLERİMİZ, UMUTLARIMIZ, GELECEĞİMİZİ BİZİ BİR KAFESE KOYMAK İSTİYORLAR. BU ESARETİ ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ”
Frankfurt School of Finance Management Uluslararası Tarım ve Finans Uzmanı, Ziraat Yüksek Mühendisi İbrahim Oğuz, Pazar belediye salonunda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Hepinizin de çok iyi bildiği gibi Pazar ilçesinin Balıkçı Köyü ve Merdivenli köyü sınırları içerisinde yapılmaya çalışılan kafes balıkçılığı projesi bugün hukuki süreçlerle devam etmekle beraber belli aşamalara, belli merhalelere geldiğini görüyoruz.
Biz şunu söylüyoruz: Topraklarımız, denizlerimiz ve tatlı su kaynaklarımız ancak ve ancak kendi ülkemizin ihtiyaçları için kullanılmak zorundadır. Bunun için de herhangi bir şekilde kirletilmemelidir diyoruz. Havaalanı sınırlarının dışında kuş izlemelerin yapılması zorunlu kılınıyor. Peki Trabzon Havaalanı şu anda kuşları nasıl kovalıyor biliyor musunuz? İnsanlarla kovalıyorlar, araçlarla peşine düşüyorlar. Kovalamaya çalışıyorlar. Kullanılan sistemlerin hiçbir özelliği yok. Bize bu ÇED raporlarında söylenen önlemlerin aslında hiçbirisinin bilimsel anlamda arkasının olmadığını anlatan birçok akademik rapor hem Türkiye’de hem de dünyada mevcut. Aslında bizden ne istediklerini biliyoruz: Bizim denizimizi ve limanımızı istiyorlar. Bizim için deniz sadece ekmek değil; aynı zamanda kültürümüz, özgürlük alanımız, hayallerimiz, umutlarımız, geleceğimiz. Bizi bir kafese koymak istiyorlar. Bu esareti asla kabul etmeyeceğimizi herkese deklare ediyoruz. Bu, bilim ve açgözlülük arasında bir mücadele. Aynı zamanda zengin ile fakirin, güçlü ile güçsüzün, hakkı bilenle bilmeyenin, adalete inananla inanmayanın, vicdanlıyla vicdansızın mücadelesine dönüşüyor. Bu mücadele politik değil, hak mücadelesidir. Halkımız, ÇED raporlarının tarafsız uzmanlarca bilimsel temeller ışığında yeniden araştırılmasını, adaletin tecelli etmesini istiyor. Mahkeme kararları ne olursa olsun, halkın hür iradesine saygı duyulmasını bekliyor. Halk “bitti” demeden bu davayı bitirmeyeceğiz” ifadelerini kullandı
“Bu sadece balıkçıların işsiz kalma meselesi değil; hukuki hak arama ve yaşam hakkını koruma mücadelesidir”
Balıkçılara sorulmadan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun onayladığını vurgulayan Balıkçı köyünden Avukat Sevil Kuru, “ÇED Uygulama Yönetmeliği’nin 9. maddesi, ÇET projesinin halkla birlikte tartışılmasını, artı ve eksilerinin değerlendirilmesini, halkın rızasının alınmasını öngörüyor. Ancak Zelek Balıkçı Köyü ve Pazar halkına hiç sorulmadı, toplantı yapılmadı. Merak ediyorum, halk olarak kimlerden rıza alındı? Kamera kayıtları, belgeler ve evraklar ÇED raporu dosyasında yok. Halkla toplantı yapılmadan rapor onaylandı. Gelinen noktada yapılan keşif ve bilirkişi incelemelerinde teknik hususlara yer verilmedi, rapor varsayımlarla uygunluk belirtti. Sonuç ne olursa olsun hukuk mücadelesini sürdüreceğiz. Bu sadece balıkçıların işsiz kalma meselesi değil; hukuki hak arama ve yaşam hakkını koruma mücadelesidir. Anayasal haklarımız olan çevreyi koruma ve yaşanabilir kılma haklarını savunuyoruz. Kanunlar ve prosedürler yok sayılarak yürütülen bu dayatmaya dur diyeceğiz. Adalete olan inancımı koruyorum ve idari yargı süreciyle bu süreci başarıyla sonuçlandıracağımıza inanıyorum”
“Deniz bizim tarlamız tarlamızı peşkeş çekmek istiyorlar”
Pazar Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı muhtar İsmail Hakkı Kambay, “1970 yılından beri aktif olarak balıkçılıkla uğraşıyorum. Şu anda 189 aktif balıkçı pazar bölgesinde profesyonel olarak çalışıyor. Deniz bizim tarlamız. Bu tarlayı hiçbir faydası olmayan çiftlik sahiplerine peşkeş çekmek istiyorlar” dedi.
“Ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 30 kişiye ekmek veriyorum”
11 yaşından beri denizci olduğunu ve 100 kişiye ekmek verdiğini vurgulayan, Rize Deniz Ürünleri Avcılar Üreticiler Birliği Başkanı Mustafa Kuru, “Ben üçüncü kuşak bir balıkçıyım. 11 yaşından beri denizdeyim. 100 kişiye ekmek veriyoruz. Bizim üstümüze bu kadar gelmenin anlamı ne? ÇED raporu, bilmem ne raporu… Bu nasıl bir şey ya? Kim için olacak bu? Senin yerin varsa oraya kursana. “Yok, biz istediğimiz yere yaparız” diyorsunuz. Hayır, biz de elimizden gelen tepkiyi göstereceğiz. Geçen geldiniz şamandıra attınız, ben kaldırdım. Yine atarsanız yine kaldıracağım. Ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 30 kişiye ekmek veriyorum. Sen benim evimin önüne kurduğun zaman ben nasıl balık tutacağım? Bu deniz sizin mi? Siz mi aldınız? Bizim her şeyimiz resmi. Bir evrakım eksik olsa denize çıkamıyorum. Kazandığımız para buraya gelmiyor mu? Vergimizi vermiyor muyuz? Git defterimi incele. Git muhasebemi incele. Biz veriyoruz. Biz de sizinle birlikte bu işi durduracağız”.
“Kadınlarımız, gençlerimiz, erkeklerimiz bir aydır limanda, kıyıda, denizde nöbetteyiz. Ekmek teknemizi koruyoruz”
Matematik öğretmeni olduğunu, çoluk çocuk 1 aydan beri çadırda nöbet tuttuğunu söyleyen balıkçı kadın Hacer Yurtseven , “Ben Zelek Balıkçı Köyü’nden Hacer Yurtseven. Matematik öğretmeniyim. Kadın kıyı balıkçısıyım. 11 yaşından beri denize çıkıyorum. Resmi olarak kaptanım, balıkçıyım. Kadınlarımız, gençlerimiz, erkeklerimiz bir aydır limanda, kıyıda, denizde nöbetteyiz. Ekmek teknemizi koruyoruz. Deniz bizim geçim kaynağımız, maneviyatımız, geçmişimiz, torunlarımıza bırakacağımız mirasımız. Köy halkı olarak kafes balıkçılığı istemiyoruz. Kadın, erkek, genç, yaşlı kimse istemiyor. Çocuklarını okutuyorlar, evlendiriyorlar, geçimlerini buradan sağlıyorlar. Kadınlarımız çok güçlü, eşlerini yalnız bırakmıyorlar. Bu kadar insanın üstüne basarak bu tesisleri kuramayacaklar. Bu davayı kazanacağız. Biz rızkımızın peşindeyiz. Kafes balıkçılığına izin vermeyeceğiz” diye vurguladı
“O şirket sahipleri beni uzaktan tehdit edip duruyorlar. Onlarla ilgili bütün bilgilere sahibim. Yasa önünde bunların hesabını tane tane soracağım”
Kafes balıkçılığı yapmak isteyen şirketin yetkilileri tarafından tehdit edildiğini hepsinden hesap soracağını ve direnen balıkçılarla beraber mücadeleye devam edeceğini vurgulayan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, “Bu şirketler bu ihracatı yapacak, para kazanacak. Devlet de bundan bir miktar vergi alacak. Hikâye bu. Bundan ibaret.
Ama bir köy, bir köyün yaşam alanının tamamı yok olacak. Buna karşılık milletvekilleri, valileri, bakanları hiç kimseyle görüşemeyeceksiniz. Yüksek oranda iktidara vaktinde destek vermiş bu halkı muhatap almayacaksınız. Elbette ki bu halkın da kendini savunma ve direnme hakkı vardır. Şu anda yaşanan şey de budur. Ve ben sizinle bir gün 9 saat denizle nöbet tuttuğum için kendimi çok gururlu hissediyorum. Niye? Çünkü bütün balıkçılar oradaydı. Kaymakamın da katıldığı, Sahil Güvenlik Komutanı’nın da katıldığı, kararlılığımızın görüldüğü bir 8–9 saat yaşadık.
Balıkçılarımızın direnişi, benim de onlarla birlikte orada oluşum bir güç birliği oluşturdu ve şimdilik gittiler. Şimdilik diyorum çünkü bunlar yeniden gelebilirler. Yeniden gelirlerse yeniden karşılarında olacağım. Onu da bilsinler.O şirket sahipleri beni uzaktan tehdit edip duruyorlar. Onlarla ilgili bütün bilgilere sahibim. Yasa önünde bunların hesabını tane tane soracağım. Kurukafalılara diyorum: Bu gücü koruyun. Orada hiç kimse hiçbir şey yapamaz.
Hiç kimse sakın ola ki “Devlet gelir, ceza yazar, şunu yapar, bunu yapar” diye çekinmesin. Kim ne yaparsa karşılığını veririz.
Dört temel başlığı hatırlatayım, niye istemiyoruz kısmını:
- Biz tekneyle sahile olan şamandıradan mesafeyi ölçtük: 830 metre. Yine şamandıradan havalimanına kalan mesafeyi ölçtük: 900 metre. Oradan kalkan uçaklar düşebilir. %100 düşebilir. O uçaklardaki insanları da uyaracağım, siz de uyaracaksınız. Eğer o kafes oraya yapılırsa yakınlarımız tehlike altındadır. Asla inanmayın. “Sinyalizasyonla kaldıracağız” falan dedikleri şeylere inanmayın. Cep telefonunuzu uçağa bindiğinizde kapattırıyorlar. Kimseyi kandıramazlar. Demek ki uçuş güvenliğini tehlikeye sokacak. Bu nedenle buna karşıyız.
- İkinci en önemli başlık: 185 adet balıkçımız var. Çevre illerden gelenlerle beraber büyük bir kitlenin geçim kaynağı yok olacak. Avlak yerleri tamamen bitecek.
- Bunların denize attıkları yemlerin üçte biri balıklar tarafından tüketiliyor. Üçte biri kafeslerin dışına çıkıyor, dışarıdaki balıklar tarafından tüketiliyor. Ama geriye kalan üçte biri suda çözülüyor, dipte tortu tabakası olarak birikiyor. Bu, avlak alanlarındaki balık türlerinin nesillerinin değişmesi demek, geçim kaynağının eksilmesi demek. Ayrıca Karadeniz’in gelgit hareketiyle bu tortu kıyıya ulaşıyor. Kıyıya ulaştığında beyaz köpüklenmeler görürsünüz. İçinde antibiyotikler, GDO’lu yemler, bakteriler var. Çocuklarımızın derilerine değdiğinde cilt hastalıklarına yol açabiliyor. Bu da turizmi engelliyor.
- Her şey tek bir kişinin ticareti için. 3 tane kurum var işin içinde:
- Güneysu İlim Yayma Cemiyeti Vakfı, Güneysu Vakfı
- Fındıklı’daki şirket
İlim cemiyeti ama kafes balıkçılığının ortağı. Öğrenci yetiştirmesi gereken bir vakıf büyük çoğunluğunu almış. Bir kısmı da Fındıklı’daki şirkete kalmış. Onlar da kaynak göndermek için çabalıyor. Her şeyi biliyoruz şirkete buradan söylüyorum: Onu size orada yaptırtmayacağız kardeşim. Yaptırtmayacağız. Siz yaptırtmayacaksınız, ben sizin yanınızda olacağım. Aslında iradesizsiniz. O nedenle bu direniş ve gösterdiğiniz çaba beni çok mutlu etti. Hem hukuk mücadelesi veren arkadaşlarım, ama en önemlisi köylünün kendi ağıyla, oltasıyla, motoruyla, teknesiyle bu direnişte var olması zafer getirdi. Şimdilik her gün teyakkuz halinde olacağız. Ben sizin emrinizdeyim. Bununla ilgili bir şey olursa bana haber verirsiniz. Müdahale edebildiğimiz kadar ederiz. Yaptırtmayacağız. İyi ki varsınız. İyi ki Pazar’ı bu kadar güzel savunuyorsunuz. Çok teşekkür ederim” ifadelerine yer verdi.