Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Okumuşoğlu ,”Fırtına Vadisi bir kez daha konuştu. Ya doğanın kurallarına uyacaksın, ya da aynı acıyı defalarca yaşayacaksın”

Haber : Gençağa Karafazlı Rize başta olmak üzere çevre illerde

Haber : Gençağa Karafazlı

Rize başta olmak üzere çevre illerde yoğun ve şiddetli yağmur sonrası başta dere yatakları üzerinde sözde turizm adına yapılan yapılar ve tesisler sel sularına kapılıp gitti.

Bu manzara sonrası yetkililer her zaman olduğu gibi bilindik “ yaraları saracağız” açıklamalarının ardı arkası kesilmeden devam ediyor.

yetkililer bu açıklamaları yapa dursun . Biz , yaşam alanlarının yılmaz savunucusu hukukçu Av . Yakup Okumuşoğlu’ nun bu felaketin ardından sosyal medya hesabında yaptığı açıklamaya bakalım.

“Defalarca söyledik Dere yatağı yol değildir”

Okumuşoğlu , “Sel geldi, heyelan indi; yollar kapandı, köprüler yıkıldı.

Ayder yolu ulaşıma kapandı, dere taşkınları evleri ve tesisleri yuttu.

Dere yatağına kondurulan köprüler, bungalovlar, oteller… yerle bir oldu.

Defalarca söyledik:

Dere yatağı yol değildir.

Dere yatağı rant için kurulacak otel değildir.

Dere yatağına bungalov dizmek “turizm” değildir.

Kitleyi sürüklemek de turizm değildir. Fırtına Vadisi hareketin yeri değildir.

Ama dinleyen kim?

Kitleyi turizm sanıp üzerine yol yapıyorlar. Tamam, diyelim biz yanlış düşünüyoruz!

“yolu mu ÇED’e uyduruyorlar, yoksa ÇED’i mi yola?”

Yol için sözde ÇED yapmışsın, yetmemiş revize etmişsin!


Güya bilim adamları yazmış çizmiş!

Güya önlemler alınmış!

Güya çevreye zarar vermeyecekmiş!

“Koskoca bakanlık yanlış yapmazmış”…

Müteahhit de milim ÇED’in dışına çıkmazmış… Sit alanıymış, milli parkmış… Yersen!

Ne bakan var, ne denetleyen!

O ÇED dosyasını elinize alıp da gittiniz mi o yola?

Hiç baktınız mı: yolu mu ÇED’e uyduruyorlar, yoksa ÇED’i mi yola?

Yok! Gitmezler… gidemezler!

Velhasıl…

Akıl bağırıyor.

Bilim uyarıyor.

Hukuk yazıyor.

Ama onlar hepsini rafa kaldırıyor.

Ve bizler… ah bizler!

Bir güruha döndük; sürüldüğümüz uçuruma koşar adım gidiyoruz.

Şimdi…

Buyursunlar, bir daha revize etsinler o çedi, bir daha yapsınlar!

Para bol, mühendislik o biçim nasılsa.

Sanıyorlar ki aklı, bilimi, hukuku eğip bükünce doğa da boyun eğer.

Oysa doğa kandırılmaz.

Doğa maniple edilemez.

Kendi belirlediği anda gelir, tek tek anlatır:

Bir köprüyü yıkar, bir yolu kapatır, bir oteli suya gömer…

Ve dersini verir.

Ya doğanın kurallarına uyacaksın,

ya da aynı acıyı defalarca yaşayacaksın! Kaçınılmaz.

Unutma.. bir kez daha diyelim.

Zaman geçtikçe bu yağışların hem yoğunluğu hem de sıklığı artacak.

Bil ki zaman eridikçe faturalar kabaracak.

Buna iklim krizi diyorlar.

Reddetme lüksün yok.

Bunu bil… ve ona göre dur”