Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Samandağ Çöğürlü Mahallesi’nde 25 Yıldır Faaliyet Gösteren Gür-Kal İnşaata Ait Taş Ocağına Karşı Halkının Mücadelesi Devam Ediyor

Haber: Gençağa Karafazlı (HATAY)- Samandağ Çöğürlü Mahallesi’nde 25 yıldır faaliyet

Haber: Gençağa Karafazlı

(HATAY)- Samandağ Çöğürlü Mahallesi’nde 25 yıldır faaliyet gösteren Gür-Kal İnşaata ait taş ocağına karşı mahalle halkının mücadelesi devam ediyor. Mahale sakinlerinden Ayfer Doğru, “Onlar biz mücadele etmesek de gidecekler ama, bizden alabilecekleri hiçbir şey kalmayınca gidecekler, talan edecekleri bakir başka rant alanı bulunca gidecekler ve şu an yağmaladıkları topraklarımıza dönüp bakmayacaklar. Bizi bize kırdırıp düşman edenler sefa içinde yaşamaya devam edecek biz ekip biçecek toprak, başımızı sokabileceğimiz hasarsız ev bulamayacağız” dedi

Hatay, Samandağ Çöğürlü Mahallesi’nde 25 yıldır faaliyet gösteren Gür-Kal İnşaata ait taş ocağı, tehlike yarattığı gerekçesiyle Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından kapatılmasına rağmen yeniden faaliyete geçirilmesine karşı mücadele eden Çöğürlü mahallesi kadınlar şirkete ait araçların geçişini engellemeye çalıştı, şirket çalışanları ise mahalleli kadınlara saldırdı. Saldırı anları anbean kameralara yansıdı.Mahalle halkı saldırı olayını basın açıklamasıyla protesto etti.

“Şirket haftanın yedi günü ve nezaretçi bulundurma şartının göz ardı ederek yeniden çalışmalara başladı”

Ormanlık ve tarım alanlarıyla çevrili, 3 bin 500’den fazla nüfusa sahip Çöğürlü Mahallesi, Gür-Kal İnşaat’ın işlettiği beton santrali ve taş ocağının kapasitesinin halkın tepkisine rağmen her yıl arttırıldığı bir yer haline geldi. 17 Ekim 2024 tarihinde Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından yapılan incelemelerde, ocağın mevzuata aykırı ve tehlikeli bir geometriye sahip olduğu tespit edildi. Ocak alanında 60-90 metre arası tehlikeli şev yüksekliği, ters şev oluşumları, askıda kaya parçaları ve kalker tabakalanmalarının ocak içine doğru eğimli olması gibi tehlike yaratacak riskler belirlenerek taş ocağı faaliyetleri durduruldu. Faaliyetlerin durdurulması halk tarafından sevinçle karşılansa da bir süre sonra MAPEG’in karışık bir gerekçe ile faaliyetlere yeniden izin vermesi mahale halkına hayal kırıklığı yarattı.

28 Kasım tarihinde tehlikeli durumların giderilmesi şartıyla, daimi nezaretçi kontrolünde ocağın yeniden faaliyete geçmesine onay verildi. Gür-Kal İnşaat, projeye aykırı hareket ederek ocağın altındaki yolu kullanan halkı, yolun altından geçen Asi Nehri’ni, çevreyi ve olası bir kazada hayatları riske atılan işçilerin güvenliğini tehlikeye atmaya devam ediyor. Tehlikeli durumları düzeltmeleri ve daimi nezaretçi bulundurmaları şartıyla ve belirli saatlerde şirketin çalışılmasına izin verilmiş ancak şirket bu kuralı hiçe sayarak haftanın yedi günü ve nezaretçi bulundurma şartının göz ardı edilerek yeniden çalışmalara başlamasına mahalle halkı tepki gösterdi.

“Şirket çalışanın kadınlara saldırı anları kameralara yansıdı”

Çöğürlü Mahallesi halkı sakinleri duruma tepki göstermek amacıyla mahalleden geçen Gür-Kal İnşaata ait araçlarının önünü kesti. Bu duruma tepki gösteren bazı şirket çalışanları mahalle halkına saldırdı, saldırı anı anbean kameralara yansıdı. Saldırıya uğrayarak tehdit edildiklerini yapılan saldırının, akıl sağlığı yerinde olmadığı halde şirket tarafından çalıştırılan bir şahıs tarafından gerçekleştirildiğini iddia eden muhtar Kıymet Doğru ve mahalle halkı duruma tepki göstererek basın açıklaması gerçekleştirdi.  “Burada süren 25 yıllık işkence, yaşam hakkını savunan kanunlar nerede, “Mahallemizde ölüm santrali istemiyoruz” yazılı pankart açan “Havama suyuma toprağıma dokunma” slogan atan Mahalleli adına basın açıklamasını Ayfer Doğru okudu.

“Bu gözü doymazların elimizden her şeyimizi alarak bizi yaşam alanlarımızdan göç ettirmek istiyorlar”

Doğru, “Gürkal Taş Ocağı İşletmesi tarafından yapılan ve 25 yıldır devam eden katliama yeter demek için buradayız. Bilindiği üzere işletme ile ilgili 2022 ve 2024 yıllarında faaliyet durdurma kararı verilmiş daha sonra tehlike teşkil eden durumları düzeltmeleri amacıyla daimi nezaretçi bulundurma şartıyla çalışma izni verilmiştir. Ancak gördüğümüz kadarıyla düzeltme yapma izni kötüye kullanılarak maksat aşılmış haftanın yedi günü kendilerine tanınan çalışma saatlerini de aşarak ve nezaretçi olmadan çalışıp doğamızı katletmeye, bizi nefessiz bırakmaya devam etmektedir. Sartlar olgunlaşınca halk kolektif bir duruş sergileyecektir. Ancak burada şartların olgunlaşması demek;

Evlerimizin depreme gerek kalmadan mahallemizden geçen ağır tonajlı binlerce aracın verdiği hasar sonucu başımıza yıkılması demek, Ağaçlarımızın kuruması, toprağımızın ot dahi bitmeyecek hale getirilmesi demek, Çocuklarımızın astımlı doğması demek, Tarihi kültürel miras olan sit alanın yok edilmesi demek, Bu gözü doymazların elimizden her şeyimizi alarak bizi yaşam alanlarımızdan göç ettirmek zorunda bırakmaları demek” ifadelerini kullandı.

“Onlar biz mücadele etmesek de gidecekler elbette ama bizden alabilecekleri hiçbir şey kalmayınca gidecekler”

Şirketin usulsüz ve hukuksuz patlatmalar gerçekleştirdiğini belirten Ayfer Doğru, “Onlar biz mücadele etmesek de gidecekler elbette ama bizden alabilecekleri hiçbir şey kalmayınca gidecekler, talan edecekleri bakir başka rant alanı bulunca gidecekler ve şu an yağmaladıkları topraklarımıza dönüp bakmayacaklar. Bizi bize kırdırıp düşman edenler sefa içinde yaşamaya devam edecek biz ekip biçecek toprak, başımızı sokabileceğimiz hasarsız ev bulamayacağız. En kötüsü de başımıza bir şey gelirse komşum, akrabam var inancını da bizden alarak gidecekler. Mahallesini korumaya çalışan gönüllüler olan bizler; görmek, duymak, karışmak istemeyen köylülerimize, işletmenin hukuksuz bir şekilde çalışmasına göz yuman yetkililere, bana ne bu taş ocağı bizim mahallemize değil diyen yan mahallelere ve Samandağlı hemşerilerimize soruyoruz;

Başka santrallerden getirilen çimento atığının tüm ilçenin bağını, bahçesini suladığı nehre dökülmesine Kirletilen suyla sulanan meyve ve sebzelerle kendinizin ve çocuklarınızın zehirlenmesine Nehir yatağının doldurularak yol yapılmasına ,  tarihi miras olan SİT alanının yok edilmesine, Ağır tonajla araçların şehir merkezinden geçmesi kısmi yasaklıyken , mahallemizden gün içinde yüzlercesinin geçmesine, şoförlerinin canımızı hiçe saymasına ve bizi darp etmesine, Yaşam alanımızın talan edilmesine, sermayeye peşkeş çekilmesine Doğamızın katledilmesine, gönlünüz razı mı?

Yetkililere soruyoruz; MAPEG’in kapatma kararı verdiği bu işletmede sadece düzeltme işlemi mi yapılıyor? Eğer öyleyse daimî nezaretçi nerede? Düzeltme amacıyla açılan bir taş ocağında patlatma yapılabilir mi? Usulsüz ve hukuksuz yapılan patlamayı kurumlar koruyabilir mi? Bu dava sadece muhtarımız Kıymet Hanım’ın davasıymış gibi Kıymet Hanım sudan sebepli şikayetlerle ikide bir ifadeye çağırılırken karşı tarafın hukuk tanımazlığı neden göz ardı ediliyor? Bu dava sadece Kıymet Hanımın değil hepimizin davasıdır. Çöğürlü Mahallesi’nin huzuru kaçırılmış insanları olan bizler protesto hakkımızı kullanarak bu hukuksuz katliam son bulana kadar mücadelemize devam edeceğimizi bildiriyoruz. Ağacımıza, dağımıza, toprağımıza, çocuğumuzun solduğu havaya sahip çıkacağız, çünkü bu topraklar bizim” dedi.

“Burada doğduk burada büyüdük Atalarımızın toprağını bu adama teslim etmeyeceğiz”

Gidecek başka yerimiz ve ilçemiz yok diyen mahalle sakinlerinden Şevkiye Doğru, “Biz adamlarımıza sesleniyoruz, yani ne olursunuz biz burada üzerimize düşeni yapıyoruz, biz burada doğduk burada yaşıyoruz bizim gidecek başka yerimiz yok gidecek baka ilçemiz yok. Burada doğduk burada büyüdük Atalarımızın toprağını bu adama teslim etmeyeceğiz, sonuna kadar biz buradayız ne olursunuz devlet su işleri size sesleniyoruz, bizi duyun bizi görün bu yasadışı ocağı kapatmanızı rica ediyoruz lütfen lütfen” dedi

“Var olan bütün anayasalar insanın yaşama hakkını korumak için vardır. Ama biz görüyoruz ki Taş, mıcır, beton, para bizden daha değerli. Bizim canımız bu kadar ucuz sayılmamalı”

Vatandaşın canına kasteden kamyona dur demesi yasak oluyor da ruhsatsız bir işletmenin iki mahalleyi birleştiren yol üstünde durması yasal mı diye soran Çöğürtlü mahallesi muhtarı Kıymet Doğru, “Şu anda üzerinde bulunduğumuz yol olarak görünen yol aslında yol değil aslında burası bizim tapulu alanımız .ve biz bunu itiraz ederek kanıtladık zaten. Bize yol kesmek yasak deniyor ne zaman hakkımızı savunmaya kalksak. Arkamda gördüğümüz işletme 5 yıldır bizlerin tapulu yoluna kurulmuş. Adamların bizim tapulu yolumuzun üstünde santral kurup, yolumuzu kapatması yasal mı? vatandaşın canına kasteden kamyona dur demesi yasak oluyor da ruhsatsız bir işletmenin iki mahalleyi birleştiren yol üstünde durması yasal mı? MAPEK tarafından kapatılan bir işletmenin kılıf uydurularak ki, 2022 de ve 2024 de iki ayrı kapatma kararı olan bir işletmenin kılıf uydurularak güya bu düzeltme amaçlı çalışacak denilerek kapasite arttırmasına, işçi daha fazla işçi istihdam etmesine, daha fazla araç satın alması yasal mı? yeryüzünde insan canından daha kutsal hiçbir şey yoktur. Var olan bütün anayasalar insan sağlığını insan huzurunu insanın yaşama hakkını korumak için vardır. Ama biz görüyoruz ki yeryüzünde insan canından daha değersiz hiçbir şey yok. Taş bizden daha değerli, mıcır bizden daha değerli, beton bizden daha değerli, para bizden daha değerli. Bizim canımız bu kadar ucuz sayılmamalı. Bizi koruması gereken kimlerse benim ricam ve talebim onlardandır. Biz sadece nefes almak istiyoruz, biz sadece can güvenliğimizin korunmasını istiyoruz. Bizim ekstra hiçbir talebimiz yok. Sadece hakkımız olanın bize verilmesini istiyoruz biz” diye konuştu