X Olan Twitter’da açılan bir sohbet odasında Rusya ve Kafkaslara yönelik ağırlıklı haberler yapan Sputnik adlı haber ajansında çalışan 20-25 gazeteci meslektaşımın iş akdine son verildiği ve bu 20-25 kişiden sadece üçünün greve çıktığını öğreniyordum.
Bu sohbeti dinlediğim gecenin sabahında ise Hakkarili meslektaşlarımın Ardahanlı mı, Bayburtlu mu olduğu hala tartışılan hemşehrimiz yeni Milli Savunma Bakanının Hakkari ziyaretinde yaşananlar ardından AK Parti İl Teşkilatı ve bu teşkilata yağcılık yapanlarca gazetecilere yönelik baskıya kalkıştığı haberini alıyordum..
Ve bunlar olurken sanal sayfama “Kalemim’den akan her bir mürekkep damlası; Seni hatırlatıyor..” sözü kırık bir kalbin fotoğrafıyla birlikte düşüyordu..
Ve bir tarafta Sputnik haber ajansında çalışırken işten atılan meslektaşlarım ve bu meslektaşların çoğunun katılmadığı, meslektaşım Enver Arsever’in sendikayı haklı olarak AB fonlarıyla beslendiği iddia edilen gazeteciler sendikayı eleştirdiği 3 kişilik grevi diğer taraftan sıkıştıkların da ‘biz aşiretiz, keleşi getirin..: denen Hakkari’deki meslektaşlarımın bir araya geldiği Hakkari Cemiyetinin Milli Savunma Bakanıyla görüştürülmeme ve soru sormalarına izin verilmemesi ardından yapılan basın açıklamasına üstü kapalı ortaya konulan tehdit vari söylemler ardından yaşanlar gece yarısı beni geriyor, gerdikçe de nereye gidiyoruz sorusunu bir kez daha kendi kendime soruyordum..
Evet, “Kalemim’den akan her bir mürekkep damlası; Seni hatırlatıyor..” sözü bana özgür gazetecilik denildiğinde dünyadaki ülkeler sıralamasında sonlarda olan ülkemi ve bir süre önce yazdığım, bir çok gazetede yayınlanan, ‘Çivi çakan gazeteciler birleşin..’ başlıklı yazımı hatırlatıyordu..
Çünkü ‘GAZETECİLER KENDİ AJANSLARINDA BİRLEŞMELİ..’ satırlarını eklediğim http://www.kuzeyanadolugazetesi.com/yazarlar/fakir-yilmaz/civi-cakan-gazeteciler-birlesin/3358/ linkiyle yeniden okunması ve anlaşılması umuduyla tekrardan paylaştığım yazım da dün olduğu gibi bugün de tartışılıyordu..
Şimdi gelelim gazeteci meslektaşım, Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hakan Taş”ın Hakkarili diğer meslektaşlarımla birlikte yaptığı ve aba altından sopa gösterilen açıklamasına bende gerek bir gazeteci, gerek Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve gerekse bir insan olarak altına imzamı atarak yayınlıyor ve diyorum ki; Halkın Mürekkepini Kurutmayın..
İşte Hakkari’de yaşananlar ve ardından yapılan açıklama..
BASINI BASTIRMAYIN !
Gazetecilik mesleğini ve bu mesleğin zorluklarının kitabını yazan adamım. Ukalalık sanmayın. “Hakkari’de Gazeteci Olmak” isimli kitabımın yakında üçüncü baskısı da yapılacak.
Hakkari’de çok zor şartlarda bu mesleği icra eden 50 kişiyi geçmeyen gazetecileriz. Gece gündüz demeden halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamadan olup biten her şeyden sizleri haberdar etmekle yükümlüyüz.
Bazen bizi hiçe sayan, önemsemeyen, işine gelince baş tacı, gelmeyince görmeyen zihniyetlerle çalışıyor ve yaşıyoruz.
Son yaşadığımız üzücü gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in ilimizi ziyaret edeceği bu anlamda program saatleri gönderildi ve davet edildik. İlimize gelen her misafiri çok önemsiyoruz. Hele hele bir devlet büyüğü ve haber niteliğini taşıyor ise daha da titiz takip ederek okuyucuları da bilgilendiriyoruz.
Gazeteciler Cemiyeti olarak ön çalışma yaptık. Hazırlık kapsamında kalabalık bir ekip olarak toplantıya iştirak edeceğimizi karara bağladık. Sayın Bakanımıza halkımızı ve bölgemizi ilgilendiren sorular hazırladık. Örneğin, tüm halkın ve özellikle esnaflarımızın merak ettiği, “Askere neden çarşı izni verilmiyor” gibi veya “Yerel basına neden ilan ve duyuru verilmiyor” gibi onlarca soru hazırladık. Saat 11.40 ta basın ile toplantı deniliyordu programda. Bizler 1 saat önceden gittik. 1 saat 40 dakika bekletildik. Daha sonra basın içeri denildi ama basına oturacak yer bile yoktu. İl Başkanının uyarısıyla bir gurup Ak Partili dışarı çıktı. Basın mensuplarından soru alınmayacaktır denildi ve sayın Bakan sunum yaptılar. Hemen sonrasında yemeğe geçildi. Bu defa Bakanlık korumaları basın yemekhaneye giremez diyerek bize kapıları kapattılar.
Basın soru soramaz
Basın yemekhaneye giremez
Ama basın dördüncü güçtür.
Ama basın güzidedir, değerlidir!..
Biz kendimizi kimselerden üstün ve güçlü görmüyoruz. İşimizi yaparken, halkımızı doğru bilgilendirmek adına sahada ter dökerken, saldırılara maruz kalırken, yıpranırken anlayış ve saygı bekliyoruz. Şemdinli ve Yüksekova’dan gazeteci arkadaşlarımız bu önemli toplantı için sabahın erken saatlerinde öğretmenevine geldiler. Bizler çay ve yemek derdinde değiliz. Toplam 300 kişinin buluştuğu yemekli bir toplantıya basın neden alınmıyor? Bakan korumalarının sürekli uyarısı ve sert tavırlarıyla karşılaştık.
Türkiye Yüzyılı Buluşması kapsamında Bakanlarımız ilimize ziyaretlerini sürdüreceklerdir. Buna benzer yanlışlar tekrarlanmasın diye Hakkari Gazeteciler Cemiyeti olarak bir açıklama yaptık. Açıklamamızda hakaret yok sadece eleştiri var.
Yeni valimiz ve Ak Parti İl Başkanlığımızdan ricamız basına sadece kolaylık ve hak ettiği değeri veriniz. Biz halkız, bizden bilgi bekleyen halkın gözü, kulağı, sesi, yüreğiyiz. Bize yapılan her yanlışlık ve ambargo halka yapılıyor. Dün biz öğretmenevine çarşı merkezinden yürüyerek giderken onlarca esnaf yolumuzu keserek, “Lütfen Asker çarşı izni konusunu Sayın Bakanımıza iletin, piyasamız canlansın” diyerek ısrarlarını sürdürdüler. Dönüş yolunda yine o esnafların önünden geçtik ve yanıt veremedik. Tüm bu gelişmelerden Sayın Bakan ve İl Başkanı haberdar değillerdir sanırım. Biz sizleri eleştirerek aslında destek oluyoruz. Çünkü sizler içeride otururken dışarıda neler olduğundan haberdar değilsiniz. Lütfen BASINI bastırmayın. Biz işimizi yaparken sadece kolaylık ve anlayış talep ediyoruz. Eğer kalemimizi kırarsanız o mürekkebin içinde halk boğulur…
YORUMLAR