Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündeme dair bomba açıklamalar yaptı.
MHP’ye yakınlığıyla bilinen EtikHaber’e konuşan Bahçeli, Erken seçim durumunda oylarının artacağını iddia etti. HDP’nin içinde bulunduğu veya HDP’nin dışarıdan desteklediği bir koalisyon formülüne kapıları kapatan Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun önerisi için de “CHP Genel Başkanı hadiseye çok yanlış taraftan bakmaktadır. Bizim HDP konusunda ikna edilmemiz olmayacak bir şeydir. CHP bu çerçevede fazlaca emek sarf etmesin.” dedi.
7 Haziran’da Erdoğan’ın “hırs ve hayalleri”nin suya düştüğünü belirten Bahçeli, Erdoğan ile ilgili istifa çağrısını yineleyerek “Erdoğan’ın başına buyruk ve fiili başkanlık veya partili Cumhurbaşkanlığı uygulaması çökmüştür. Daha önce de söyledim, yine aynı görüşteyim: Erdoğan ya anayasal sınırlarına çekilmeli ya da istifayı gündemine almalıdır. Hem Cumhurbaşkanı olacaksınız hem de siyasetin göbeğinde nifak saçacaksınız, böyle bir hak ve yetki kimseye verilmemiştir.” dedi.
KOALİSYONLARDA HERHANGİ BİR SORUN YAŞANMIYOR
Koalisyon ile ilgili örnekler veren Bahçeli, AKP ile koalisyona ise çözüm sürecinin ortadan kaldırılması ve yolsuzlukların üstüne gidilmesi şartıyla evet diyebileceklerini belirtti.
Erdoğan’ın da erken seçim hesapları yaptığını belirten Bahçeli,
İşte Bahçeli’nin açıklamalarından satırbaşları:
“Sandıktan tek başına iktidar çıkmadı. Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması için bir koalisyon hükümeti kurulması gerekiyor. Bu açık.
Koalisyonların mahzurlu yönleri olduğu kadar makul ve mantıklı yanları da olduğunu ifade etmeliyim.
Şu an ki şartlarda 27 AB ülkesinin 24’ü koalisyonlarla yönetiliyor.
Ama her hangi bir sorun yaşanmıyor.
Düşünebiliyor musunuz, İtalya’da 6 partiden oluşan bir koalisyon işbaşında.
Lüksemburg’da, Letonya’da, Fransa’da 4 partiden müteşekkil koalisyonlar görev yapıyor.
Finlandiya ve Portekiz’de 3 partiden oluşan koalisyonlar ülke yönetiminde bulunuyor.
Gelişmiş ve medeni ülkelerde siyasi istikrarsızlıklar uzlaşma kanalları aktif hale getirilerek gideriliyor.
Siyasal çatışmalar fedakarlık ve sorumlu siyaset anlayışıyla törpüleniyor.
Türkiye’nin kimin yönettiğinden ziyade, nasıl yönetildiğini veya yönetilmesi gerektiğini konuşmadıkça, önceliğimize bunu almadıkça bir arpa boyu yol almamamız kolay değildir.
Sorun çözme kültürünün yaygınlaştığı ülke ve toplumlar uzlaşmaya daha yakın ve daha yatkındır.
Ne var ki, sorun çözme konusundaki ilkellikler, ikircikli tutumlar ne kadar yaygınsa uzlaşma o denli zor olmaktadır.
Bir defa koalisyondan korkulması saçmadır.
Önemli olan değişik siyasi yelpazedeki partilerin hangi niyet, ilke ve perspektifle bir araya geldikleridir.
Tartışarak, konuşarak, arayarak ve samimiyetle isteyerek doğruyu bulacağımızdan eminim.
Türkiye hükümetsiz kalmaz, aksine sebep olanlar ise mahşeri vicdanda hesap vermekten kaçamaz.
Koalisyon zıt fikirlerin rekabet ve kavgasına sahne olduğu sürece ülkeye zarar verir. Siyaset tıkanır, demokrasi patinaja yol açar.
Mesele milli çıkar ve hedeflerde buluşmayı başarabilmektir.
Koalisyona talip her parti bulunduğu pozisyondan, vazgeçilmez ilkelerine leke düşürmeden uzlaşmaya doğru adım atabilmelidir.
Türkiye koalisyon hükümetleri hususunda tecrübelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi de bu tecrübeyi farklı hükümetler içinde edinmiştir.
Bu kapsamda olumlu-olumsuz birçok deneyim yaşanmıştır.
29 Kasım 1961’de kurulan CHP-AP koalisyonundan itibaren 13 koalisyon hükümeti kurulmuştur.
Kimisi uzun ömürlü olmuş, kimisi ise çok kısa süreli ayakta kalmıştır.
Şu anda TBMM’de 4 parti grup kurma imkanına kavuşmuştur.
Bu demektir ki, koalisyon hükümeti bu dört parti arasından çıkacaktır.
BİZE GÖRE EN MAKBULÜ HDP-AKP KOALİSYONUDUR
Demokratik teamüller çerçevesinde, Cumhurbaşkanı’nın seçimde en çok oyu almış partinin genel başkanına hükümet kurma görevi vermesi gerekecektir.
Bu da AKP Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu’dur.
Sayın Davutoğlu bu görevi alır almaz temaslarına başlayacak, sırayla partileri ziyaret edecektir.
Bize göre koalisyonu kurması en doğru ve en makul partiler AKP ile HDP’dir.
Çünkü yıkım ve çözülme sürecinde yıllardır yan yana duran AKP ve HDP’nin bir hükümet oluşumuyla bir araya gelmeleri siyasi tutumlarına ve sürdürülen müzakerelerin doğasına uygundur.
Çözüme canlarını koyduklarını söyleyenlere gün doğmuştur.
Buyursunlar bir araya gelsinler.
28 Şubat 2015 günü, Dolmabahçe Sarayı’nda İmralı canisinin 10 maddelik ihanet metnini gururla okuyan AKP-HDP temsilcileridir.
Koalisyonun protokolünü yazma konusunda zorluk da çekmeyeceklerdir.
Çünkü bu 10 maddelik ihanet metni hükümetin ana omurgası olabilecektir. Tercih ve takdir kendilerinindir.
Nasılsa AKP ile HDP Türkiye üzerinde pazarlık yapacak kadar birbirlerine sevdalanmışlar, çözüm ve barış sloganları eşliğinde uygun adımla yürümüşlerdir.
Milletimiz AKP-HDP hükümetiyle çözümle neyin amaçlandığını görmelidir.
Süreç ihanetini Türkiye’nin başına bela edenler, sorumluluktan kaçmamalı, kaçak güreşmemelidir.
Aziz milletimiz AKP-HDP-PKK ve İmralı canisinin gizli ya da açık hedeflerini net görmelidir.
Çözümde anlaşanlar, koalisyonda da ortaklık kurabileceklerdir.
En azından tutarlılık bunu gerektirmektedir.
KÜRESEL SERMAYE AKP-CHP KOALİSYONUNA YEŞİL IŞIK YAKTI
Şayet AKP-HDP formülü tutmazsa, bu defa AKP-CHP alternatifi denenmelidir.
AKP ve CHP’nin içinden bazı kanatların buna meyyal olduğu anlaşılmaktadır.
AKP ile CHP’nin seçim beyannamelerindeki benzerlikler örtülemeyecek kadar fazladır.
Küresel sermaye ve ABD, AKP-CHP koalisyonuna yeşil ışık yakmıştır.
Uluslararası çevreler ve dış basın büyük koalisyon diyerek AKP-CHP’ye destek vermektedir.
Bu iki parti 390 milletvekili çoğunluğuyla Meclis’te her soruna çare olabilecektir.
Bu da yeterli görünmüyorsa, AKP-CHP-HDP bir araya gelerek 470 milletvekili çoğunluğuyla güçlü bir koalisyon hükümeti kurabileceklerdir.
Eğer böyle olursa, Milliyetçi Hareket Partisi de ana muhalefet görevini eksiksiz ve tam olarak yerine getirecektir.
MHP KOALİSYONA KAPALI MI
Peki Milliyetçi Hareket Partisi koalisyona kapalı mı? Hükümet seçeneklerini MHP dışında mı aramak gerekiyor?
Bahçeli: Kastım bu değil. Milliyetçi Hareket Partisi elbette Türkiye’yi seçeneksiz bırakmaz, kriz pususuna yatanların ekmeğine yağ sürmez.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin milli varlığına ve tarihi misyonuna sahip çıkmanın adıdır.
Türk milletinin kaderi üzerinde etkisi olacak her kavram ve oluşum hakkında söz söylemek durumunda olanların başında şüphesiz ki Türk milliyetçileri gelmektedir.
Ülkemizin milli, adil, ahlaki bir yönetimle tanışması bir zorunluluktur.
Ancak biz, önce söz, tutum ve politikaları birbirine benzeyen partilerin koalisyon kurmalarının daha doğru olacağına inanıyoruz.
Uyum için bunu mecburi addediyoruz.
Zorluk çıkarmak gibi bir niyetimiz yok.
Süreci yokuşa sürelim de sorumluluktan kurtulalım diye bir arayışımız da olamaz.
AKP-HDP açılım ve çözümde aynı kareye girmedi mi?
Sözde demokratikleşme adımlarında aynı safta durmadılar mı?
Oslo’dan İmralı’ya kadar yürütülen pazarlıkların tüm risklerini beraberce göğüslemediler mi?
Türkiye’nin geleceğini müzakerelere bağlamadılar mı?
İşte fırsat, işte çözüm için tarihi imkan.
Çözüm sürecinin filmini değil, nasıl uygulayacaklarını göstersinler de görelim.
Madem kan durdu, silahlar sustu, analar ağlamıyor; o zaman korkmasınlar, gizli kapaklı görüşmesinler, birlikteliklerini koalisyonla güçlendirsinler.
Dediğimiz budur.
Hatta CHP’yi de yanlarına alsınlar, işte çözüm koalisyonu.
Eğer başaramazlar ise, ülkemizi seçeneksiz bırakmayız.
Ve Türk milletini namerde muhtaç etmeyiz.
CHP BU ÇERÇEVEDE FAZLACA EMEK SARFETMESİN
Yani koalisyona gireriz mi diyorsunuz?
Devlet Bahçeli: Bizim kategorik itirazlarımız yok, sadece ilkelerimiz var.
Koalisyona gireriz değil, sadece konuşmaya başlarız.
Azınlık hükümeti formülü sonuçsuzdur ve doğru değildir.
HDP’nin içinde yer alacağı veya destek vereceği her formül bizim dışımızda ve gündemimizde değildir.
Yüzde 60’lık bloktan bahsediliyor. Bu bize göre boş laftır.
Oranların toplamıyla hükümet kurulacaksa, ne ilkeye, ne ahlaka, ne de haysiyete ihtiyaç vardır.
Kundaktaki bebekleri kurşunlayan, Mehmetçikleri, polisleri ve masum binlerce vatandaşımızı acımasızca katleden bir terör örgütünün siyasi kuryesiyle aynı blokta nasıl bulunuruz?
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kast eden mihraklarla işimiz ve münasebetimiz katiyen olmaz.
CHP Genel Başkanı hadiseye çok yanlış taraftan bakmaktadır.
CHP sözcüleri ezbere konuşmakta ve havanda su dövmektedir.
Bizim HDP konusunda ikna edilmemiz olmayacak bir şeydir.
CHP bu çerçevede fazlaca emek sarfetmesin.
Böylesi bir teşebbüse heves edenler sadece zamanlarını israf etmekle kalmazlar, Türkiye’ye de haksızlık ederler.
Milliyetçi Hareket Partisi kan dökenlerin, bundan pişmanlık duymayanların, küresel plan ve projelere tetikçilik yapan kiralık katillerin hiçbir şart altında meşruiyet kazanmalarına hizmet etmez.
AKP İLE KOALİSYON BU ŞARTLARDA KONUŞULABİLİR
O zaman AKP’yle koalisyona daha sıcaksınız.
Devlet Bahçeli: Konu sıcaklık soğukluk meselesi değildir.
Eğer ki, süreç ihaneti, yani çözüm süreci tamamen ortadan kalkar, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinden hesap sorma iradesi gösterilir, Erdoğan da anayasal sınırlarına bir daha taşmamak üzere çekilirse AKP’yle koalisyonu konuşabiliriz.
Bunun için Twitter mesajımda demiştim ki; hesaplaşmadan helalleşme olmaz. Yine aynı görüşteyim, biz de değişen bir şey yok.
Türkiye’nin siyasi belirsizlik yaşamasını istemez ve dilemeyiz. Elimizi taşın altına koymaktan da çekinmeyiz.
Ama önce AKP geçmişiyle yüzleşecek. 13 yıllık enkazın hesabını verecek.
7 Haziran öncesi meydanlarda neler söyledik neler. Şimdi bunları unutalım mı?
Hırsıza, haine karşı bizimle yürür müsün diye sorduğumuzda, evet diyen milyonlarca Türkiye sevdalısını üç-beş koltuk için hayal kırıklığına nasıl uğratalım? Bu vebale nasıl ortak olalım?
İhanet ve soygunların telafisi yapılmadan, buna dair garanti ve teminat verilmeden Milliyetçi Hareket Partisi koalisyona razı olmaz, bu oyuna gelmez, tuzağa düşmez.
AKP önce aynaya bakacak, dürüstçe kendini gözden geçirecek.
Erdoğan “Herkes egolarını bir kenara koysun ve Türkiye’yi hükümetsiz ve başsız bırakmasın” diyor.
Ama hala kendisinin egolarının tutsağı olduğunu anlamıyor.
Erdoğan siyasetten rol kapmaya çalışmasın, devreye girmek için fırsat kollamasın, bize yetecektir.
Süreç ihanetine kol kanat gerenlerle birlikte olamayız.
Geçmişte yaşanan onca rezaleti bir çırpıda gündemimizden çıkaramayız.
Rüşvet ve yolsuzluğa adı karışanlardan hesap sorulmadan ya da bu uğurda samimi eğilim gösterilmeden koalisyonun adını dahi anmayız.
Milliyetçi Hareket’e çamur atan hakaret lobisinin tuzak ve tertiplerini aklımızdan çıkarmayız.
Doğruda uzlaşacaksak ilk önce dosdoğru olmalıyız.
Kırmızı çizgilerimizi eleştirenler, bizden taviz bekleyenler, arka kapı diplomasisi uygulayanlar ilkesizliklerinin kurbanı olduklarını iyi bilmelidirler.
Biz var eden, bizi 46 yıldır diri ve şuurlu tutan kurallarımız, yazılı olmayan anayasamız vardır. Bunlardan ödün vermeyiz.
Ne diyorsak milletimizin lehinedir.
Neyi istiyorsak milletimizin menfaatinedir.
Hırsızlar dışarında gezerken biz hükümet sıralarında oturacağız öyle mi?
Rüşvetçiler, vakıf adı altında tahsilat büroları açanlar saltanat sürerken biz koltukları dolduracağız öyle mi?
Türklük ve Türk milleti süreç ihaneti tarafından cendereye alınmışken, biz kırmızı plakalarla gezeceğiz öyle mi?
Yok böyle bir dünya!
Milliyetçi Hareket Partisi binlerce yıllık Türk-İslam ülküsünün varisi, bu çağdaki emanetçisidir.
Biz ikbalin değil, istikbalin peşindeyiz.
Biz millet ve vatan davasının savunucusuyuz.
Uzlaşmaz değiliz, ulaşılmaz hiç değiliz.
Diyoruz ki, Anayasa’nın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerine kimseler el sürmesin.
Türklükle kimse uğraşmasın.
Hukuk devletine herkes saygı duysun.
Hırsız ve hainler el üstünde tutulmasın.
Milletimizin sosyal ve ekonomik sorunları acilen çözülsün.
Herkesin fikir hürriyetine riayet edilsin, milli birlik ve kardeşlikten geri adım atılmasın.
Adalete vurulan darbeler tamir edilsin, toplumsal onarım ve huzurlu gelecek inşası sağlansın.
Kim çaldıysa, kim rüşvet yediyse, kim hıyanete ortak olduysa, kim suç işlediyse, kim milletimizin bekasına zarar verip fitne çığırtkanlığı yaptıysa hesabını versin.
Çok şey mi istiyoruz?”
ÇÖZÜM ÜRETİLMEZSE ÇARE SANDIKTIR
Türkiye’nin ufku ve önü açık. Bu yüzden endişeye mahal yoktur.
Demokratik adap içinde sürdürülen tartışmalardan çekinmemek gerekiyor. Daha iyisini bulmak için mücadeleden yorulmayacağız.
Her şeye rağmen, siyaset çözüm üretmezse, çare sandıktır ve seçimdir.
Erdoğan’ın kafasında da bu vardır.
Çözümsüzlüğün zeminini oluşturup, sonra da muhalefeti suçlayarak Türkiye’yi tekrar seçime götürmenin planlarını yaptığından kuşku duymuyorum.