Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

9 Yıl Rektörlük Yaptın, Şimdi RTEÜ’ye Gitmeye Yüzün Mü Yok Hüseyin Karaman?

9 Yıl Rektörlük Yaptın, Şimdi RTEÜ’ye Gitmeye Yüzün Mü Yok

9 Yıl Rektörlük Yaptın, Şimdi RTEÜ’ye Gitmeye Yüzün Mü Yok Hüseyin Karaman?

Haber ve Yorum: Gençağa Karafazlı

Gerçeklerden Kaçan Bir Rektör, Unutulmayan Bir Hesaplaşma….

Bir dönem Gülen Cemaatin yakın dostu, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nde 9 yıl rektörlük yapmış bir isim… Görev süresi boyunca kendisini “akademik başarıların mimarı”, “üniversitenin yıldızını parlatan lider” gibi sıfatlarla pazarlayan bir yönetici… Ama ne acıdır ki, o “yıldız” parlamadı, aksine üniversite tarihe karanlık bir dönem olarak kazındı. Ve işte o kişi, Hüseyin Karaman, şimdi sessizce döndüğü Rize’de, yıllarca yönettiği üniversitenin kapısından içeri bile giremiyor.

Neden? Çünkü gidecek yüzü kalmadı.

“RTEÜ’YÜ BİLİMİN DEĞİL, BASKININ KALESİNE ÇEVİRDİ”

Karaman’ın göreve geldiği ilk günden itibaren temel önceliği, bilim üretmek değil; kadrolaşmak oldu. Akademik liyakati, siyasi sadakate feda etti. Üniversite kadrolarını, Trabzon’dan getirttiği isimlerle doldurdu. Rize halkının üniversitede temsil edilmediği, öğrencilerin sesinin bastırıldığı bir dönem başladı.

İddialar sıradan değil:

  • FETÖ ile bağı bilinen akademisyenleri üniversiteye kazandırıp, sonra aynı isimleri ihbar ederek kendine alan açtı.
  • Üniversitede fikir özgürlüğünü, akademik etiği ve kurumsal şeffaflığı sistematik biçimde rafa kaldırdı.

“TACİZCİ HOCAYI AKLADI ONU ÖDÜLLENDİRDİ”

RTEÜ tarihine kazınan bir başka kara sayfa da Karaman’ın döneminde yaşandı.
Öğrencilere yönelik taciz iddialarıyla gündeme gelen öğretim görevlisi Serkan Hacıcaferoğlu hakkında başlatılan disiplin soruşturması, “cezaya gerek yok” denilerek kapatıldı.
Bu kişi daha sonra bölüm başkanı, ardından doçent ve nihayetinde profesör yapıldı.
RTEÜ de ki bu ödüllendirme kararların altında Hüseyin Karaman’ın imzası var.
O dönemde üniversite yönetimi susarken, öğrenciler ve mağdurlar yalnız bırakıldı. Toplumun vicdanında büyük yara açıldı.

Sorarız: Rektörlük yaptığı dönemde adalet terazisini böyle çarpıtan bir isme, bilimsel ya da ahlaki meşruiyet yüklenebilir mi?

“BASININ SESİNİ KESTİ, SANSÜRLE YÖNETTİ”

RTEÜ’de herhangi bir olumsuzluğu haber yapan gazetecilere karşı dava üstüne dava açıldı.
Karaman, basını susturmayı üniversite yönetiminin bir parçası haline getirdi.
Gazeteci Gençağa Karafazlı başta olmak üzere birçok gazetecinin haberlerine erişim yasağı aldırttı.
Eleştiriye, haberciliğe, kamu yararına tahammül edemedi.

Bu dönem boyunca, kamuoyunun bilgi alma hakkı mahkeme kararlarıyla boğulurken, yandaş medya Karaman için adeta bir alkış makinesine dönüştürüldü.

Sadece övgüye açık bir rektörlük anlayışıyla yönetilen üniversitede; yandaş gazetecilere bilgisayarlar dağıtıldı, röportajlar verildi, ama tek bir eleştiriye bile izin verilmedi.
Bu sansür düzeniyle RTEÜ, bir kamu üniversitesi değil, kişisel şova dönüşmüş bir propaganda sahnesine çevrildi.

“CEMAAT ZİYARETİNİ İNKAR ETTİ, FOTOĞRAFLAR YALANI ORTAYA SERDİ”

Rektör Karaman hakkında en ciddi iddialardan biri ise Afrika’daki Gülen cemaatine ait okulları ziyaret etmesiydi.
Karaman önce inkâr etti:
Gazteci ,Gençağa Karafazlı ,Karaman ‘a “Afrika’da Gülen Cemaatine ait bazı okulları bir grup akademisyenle ziyaret ettiğiniz doğrumu sorusuna Karaman, “Cemaatle ilgim yoktur, çocuklarım da onların okullarında okumamıştır.” Şeklinde alakasız cevaplar verdi.
Ama kısa sürede gazeteci Karafazlı Karaman’ın Afrika ziyareti ve cemaat okulundaki fotoğrafları yayınlayarak, Karaman’ın bu açıklamasını çürüttü.
Afrika’daki bir FETÖ okulunda çekilmiş, öğrencilerle sohbet ederken görüntülendiği fotoğraflar kamuoyuyla paylaşıldı.

Verdiği cevap mı?
“Afrika gezisi bedavaydı, biz de gittik…”
Bu kadar basit. Hiçbir açıklama, hiçbir pişmanlık, hiçbir özür…

İşte o belgeler:

 

“BİLİMİ UNUTTURDU, SİYASİ YOLSUZLUKLA ANILDI”

RTEÜ’nün adını ulusal basına taşımayı başaran tek konu Karaman’ın akademik başarıları değil, iddialar, yolsuzluklar, baskılar ve sansürler oldu.
Karaman’ın imzası, bir bilim kurumunun itibar kaybında en belirgin izlerden biri olarak kaldı.
Patent, yayın, sıralama gibi rakamlarla süslenen başarı hikâyesi; içeride suskun akademisyenler, korkuyla konuşan öğrenciler, disiplin cezalarıyla bastırılan fikirlerle örtülmeye çalışıldı. Bunu ise RTEÜ vakfı heyetinde bulunan TBMM eski başkanı İsmail Kahraman .Hani İstanbul ‘da ABD donanmalarını protesto eden Devrimcilerin üzerine “Allah Allah” sesleriyle saldıranların dernek yöneticisi meşhur Karaman’a sırtını dayamayı da hiç bir zaman ihmal etmedi..

“VE ŞİMDİ GERİ DÖNDÜ… AMA KAPI AÇILMADI”

Bunca olayın ardından Hüseyin Karaman, geçtiğimiz günlerde Rize’ye döndü.
Vali ve belediye başkanıyla poz verdi.
Ama “yıldızını parlatmış” olduğunu iddia ettiği üniversiteye uğramadı.

Uğrayamazdı.
Çünkü ardında bıraktığı enkaz, bu şehirde hâlâ konuşuluyor.
Çünkü üniversite kapısında adının hatırlattığı şey “başarı” değil; “baskı, kayırma, sessizlik ve utanç.”

Soru açık ve net:
Hüseyin Karaman hangi yüzle Rize’ye döndü?
Ve daha önemlisi:
Rize ona hangi yüzle bakıyor?

Yazının sonunu Rize’de esprileri ile bilinen uzun yıllar Adalet parti il başkanlığı görevini sürdüren Nihat Mete,nin o meşhur sözü ile tamamlayalım.

Nihat Mete , ANAP iktidarında yaş çaya verilen fiyatı olumlu bulan ANAP’lı bir vekile, “Bunlar utanmaz çünkü bunlar, sabah kalktıklarında yüzlerini koliva (Pişmiş mısır) suyu ile yıkıyor öyle sokağa çıkıyorlar. Bunlar utanmaz”