Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bu konsey başka konsey! Sahne devrildi, ortaya ilginç şeyler çıktı. Yine Süleyman basa mı? Çok daha ötesi…!

Adnan Onay Milliyetçi, Muhafazakar
Adnan Onay
Milliyetçi, Muhafazakar olarak tanımlanan Mansur Yavaş’ın TUSAŞ saldırısından bir hafta sonra Cumhuriyet Bayramı adı altında konser düzenlemesi çeşitli çevrelerden ağır eleştiri alırken, bu kutlamalarda sanatçılarla yaptığı sözleşmelerdeki rakamlar dudak uçuklatıyor.!
Yavaş’ın konserde sahne alan Ebru Gündeş’e 69 milyon verecek olması medyada gündem oluştururken, olayı ortaya çıkaran “Veryansın TV” ekibi bu kez bir başka skandalı daha ortaya çıkardı. Meğer, havaya saçılan paralar bununla sınırlı değilmiş! Mor ve Ötesi adlı müzik grubuna yaklaşık 72 milyon, Tan Taşçı’ya da 10 milyon 300 bin lira ödenmesi için sözleşmeler yapılmış. Türkiye’de en star sanatçılara dahi 5-6 milyon ödenirken, Yavaş’ın sadece bu üç sanatçıyla toplamda 150 milyonun üzerinde ödeme yapmak üzere sözleşme yapması işin içinde bir bit yeniği olduğunu ortaya çıkardı.
İşin garibi; Bu paraların büyük bir kısmının bir başka proje için kullanıldığı, sanatçılarla anlaşma yapan Ankara Kent Konseyinin organizasyon aracılığıyla elde ettiği paraları başka amaçla kullanmakta olduğu iddiası!
Yazılanlara göre, organizasyonlardan paralar aktarmaktaki asıl amaç Mansur Yavaş’ı Erdoğan’ın karşısına çıkarıp Cumhurbaşkanı yapmak..!
Böylesine kirli bir operasyonun arkasında iki Rizeli ismin bulunduğu iddiası ise biz, Rizeliler adına esef verici!
İddiaların merkezinde olan Rizeli isimlere gelince; bu isimler Mansur Yavaş’ın desteğiyle Ankara Büyükşehir Kent Konseyinin Başkanı olan Halil İbrahim Yılmaz ve onun yardımcısı Süleyman Basa..!
Halil İbrahim Yılmaz, Süleyman Basa’nın aksine Yavaş gibi Milliyetçi, Muhafazakar bilinen bir isim. ‘Nasıl olmuş da bu farklı iki kimlik bir araya gelebilmiş’ şeklindeki sorunun cevabı da ortaya atılan iddiayla anlaşılmakta.
İddia konusu; dudak uçuklatan paraların Süleyman Basa aracılığıyla Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı olabilmesi için harcandığı şeklinde..
SÜLEYMAN BASA İDDİALARDA BAŞROLDE
ODA TV’den Hürrem Elmasçı’nın iddiası şöyle;
Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı yolunda propagandası için Kent Konseyine sokulan ve Halil İbrahim Yılmaz’ın yardımcısı yapılan Süleyman Basa, Birlik Haber Ajansı adı altında bir ajans kurmuş, bu ajans üzerinden Mansur Yavaş’ı şişirme haberleri yaptırtarak karşılığında dağıtılan milyonlardan payını alıyormuş.!
Denilebilir ki; iyi de bu nasıl olabiliyor?
Süleyman Basa, TBMM çalışanı pozisyonundayken böyle şeylere nasıl bulaşabilir?
Doğrusu ben de bu konuda birçok açıdan şaşkınım! Zira Basa, aynı zamanda iktidarın maddi desteğiyle, İçişleri Bakanlığı üzerinden birçok projeler alarak ekibiyle birlikte ilden, ile gezip, buralarda üç beş kişilik organizasyonlar düzenliyor. RTÜK’le de ortak programlar yapıyor, İletişim Başkanlığı da destekçisi..
Daha önce başkanlık yaptığı bir derneğin milyonlarını iç ettiği iddiasıyla Ağır Cezada yargılanan Süleyman Basa’nın proje harcamalarını eminim ona fon sağlayan İçişleri Bakanlığı ve diğerleri titizlikle takip ediyordur!
Benim asıl şaştığım şey ise, on parmağında on marifet olan Süleyman Basa’nın başında bulunduğu Türk İnternet Medya Birliği ( TİMBİR ) adlı kuruluşa Cumhurbaşkanımız tarafından 3335 Sayılı Uluslararası Nitelikteki Teşekkül Kuruluş sıfatı verilmesi oldu..!
Akıl erdiremediğim bu olayın arkasını araştırdığımda öğrendim ki, bu kuruluşa bu kimliği kazandıran isim Nizamettin Bilici adlı Ankara’lı bir gazeteci arkadaşımız..
Basa, bu medya birliğinin Cumhurbaşkanımızın imzasıyla uluslararası nitelik kazanmasının ardından Bilici ve ekibini ekarte etmiş.
Sonrasında da bu kuruluşu kurduğu Birlik Haber Ajansıyla entegre ederek hem yurt dışında, hem de yurt içinde arkaplan hesapları doğrultusunda kullanmaya başlamış. Her ne kadar bu ince kurguyu kimsenin fark etmediğini düşünse de işte bir gün olmuş Hürrem Elmasçı gibi bir gazetecinin görüş alanına girmiş.!
Eminim ki sadece Elmasçı değil, başka birçok duyarlı gazeteci, medya mensubu, vatansever de konunun takipçisidir.. Mutlaka bu derin kurguyla ilgili yeni yazılar yazılacaktır..!
SİNAN BURHAN BU İŞİN NERESİNDE?
Numan Kurtulmuş’un ekibinden olup, onunla birlikte Ak Parti’ye geçen Sinan Burhan, uzun süre Süleyman Basa ile devlet destekli projelerde yer aldı. Birlikte yurt içi ve yurt dışında bir arada bulunuşları var.
Sinan Burhan’ın kurduğu Anadolu Yayıncılar Derneği’nin yardımcısı olan Hasan Yavuz Bakır aynı zamanda Süleyman Basa’nın ele geçirdiği ve amacı doğrultusunda kullandığı TİMBİR adlı kuruluşun da Yönetim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Temsilcisi. Ayrıca Bakır’ın kendisinin de kurduğu bir dernek var. Bu dernek de bu işlerin organizasyonunda devreye sokulmakta..
Sahibi FETÖ’den arandığı için yurt dışına, ABD’ye kaçmış olan ÇAY TV’nin bir çalışanı olan Bakır, nasıl olmuşsa aynı zamanda Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın gözetimindeki Ç.Rizespor’un da yönetiminde yer almakta. Yani Süleyman Basa’nın bir zamanlar içinde yer aldığı Rizespor AŞ,’nin yönetiminde..! Bakan Bak, Süleyman Basa’nın memleketlisi ve ona destek çıkanlardan..
İçişleri Bakanlığı üzerinden alınan nice proje, iddialara konu bu ilginç isimlerin iç içe geçtiği kuruluşlar arasında dönüp duruyor. İşin içinde devlet kuruluşlarından alınıp, pazarlanan reklamlar da var. Bu kirli işlerin malzemeleri de yereldeki zavallı medya kuruluşları.! Onlar da çeşitli yöntemlerle bu ekibin ağlarına düşürülmüş durumda..
Diyeceksiniz ki ; “Nasıl olur da Sinan Burhan bunlarla işbirliği içerisinde olabiliyor? Öyle ya; Sinan Burhan, bir ara ABB Meclis üyesiydi ve Mansur Yavaş’a muhalefet ediyordu! Ekranlarda da iktidarı savunur gözüküyor!”
Maalesef, görüntüler bazen böyle olur ama sahnenin arkasında zaman zaman başka işler döner.!
Hürrem Elmasçı, arı kovanına çomak sokunca manzara bizlerin de gözüne sokuldu adeta. Ben de şeytanın gör dediklerinin bir kısmını yazmak istedim. Yazımda özel hayatlara girmemeye de özen gösterdim.
Kimseye bir düşmanlığım yok.
Bahse konu isimlerin hemen hepsi de aynı mecralarda bulunduğumuz tanıdıklarımız. Ancak, inancım, düşüncem o ki; bu tip kişilerin medya dünyasını kirletmesine izin vermememiz gerek.
Umarım, ortadaki bu önemli iddialar hiçbir adli mercilere gerek kalmadan tüm boyutuyla aydınlanır..Hepimize de bunlardan bir ders çıkar..!