Geride kalan hafta sonu uydu üzerinde yayın yapan ulusal tv TEMPO TV’de yayınlanan ‘GAZETECİLERLE GÜNDEM’ adlı programımızda 3 canlı programı tamamlayıp gece yarısı döndüğüm evde bir kez daha ulusla medya ekranlarına yansıyan manşetini hazırlayıp, uykuya çekilmeye çalışırken hala kurban parasını ödeyemediğim bayramda kazaya kurban olan arabamı sabah erkenden tamirciye bırakmam gerektiğini hatırlayarak uykuya dalıyorum..
Ve sabahın ilk saatlerinde uyanıp, bir çok ulusal gazetenin düşünemediği, göremediği ve haber yapamadığı haberimizin manşetini süslediği gazetemizin Halk TV başta olmak üzere bir çok yayın organında ekranlara yansıdığını görüyor ve bu moralle evden çıkıp, aracımı bekleyen tamirciye gidiyorum..
Yani hepimiz olmasakta çoğunluğun yaşadığı pazartesi sendromu içinde koşturma telaşı ile bende haftaya ve güne başlıyorum.. Ve gazetemizin usta grafikeri, baskıcı, muhabiri Baran’ın ‘Abi yazın hazır mı?’ sorusuyla günün yazsını yazma saatimin gelip çattığını anlayarak onca yarım kalan ve kaleme dökülmesi gereken düşüncelerimin eşliğinde yeniden bilgisayarımın başına geçiyorum..
Ve Geniş bir alanda, yoğun bir tempoda çalışarak toparlamaya çalıştığımız 24 saatin yetmediğini görünce en iyisi tüm bedenini saran yorgunluğa teslim olup, kendini uykuya bırakmaktır tam yaşanmasını isteyip, yarım yamalak kalan hayat..
24 saatin yetmediği ve her gün biraz daha yorduğu hayatın çarklarında öğütülmeye devam ettiğimiz bir süreç içinde bir taraftan ekmek kapım gazeteciliği, diğer yandan sosyal sorumluluklarımı yerine getirme çabası ve her gün biraz daha ilgi/alaka isteyen ailenin, ‘boynuz kulağı geçer’ gibi boyları boyunu aşan bol torunlu ailenin telaşı içinde yarım kalan aşklar gibi tamamlanmayan yazılarıma üzülürüm..
Her akşam ve sabahın erken saatlerine sevgiliye sarılırcasına yorgun dizlerimin üzerine aldığım benim kadar yorgun olan bilgisayarımın tuşlarını sevgiliyi okşar gibi okşayan yorgun parmaklarımın artık gözlük isteyen gözlerime inat yazmaya devam ederken bir anda gelen bir telefon yada unutulan bir konuyu hatırlamamla yarım kalır büyük bir şevkle başladığım onca yazım..
35 Yılda fazladır kesintisiz her gün yazdığım ‘YAZIYORSAM SEBEBİ VAR’ adlı köşe yazılarım, haberlerim, okunmayı bekleyen kitaplarım, onca notlarımın bir şaşırdığı bu durumu atlatmak adına yorgunluktan, yoğunluktan yarım bıraktığım onca yazımı tamamlamak istiyorum, kırık, dökük bir köy çeşmesinin başına geçerek..
Özledim o cizlavıt ayakkabımı çıkarıp, içine toz, çamur koyup, oynadığım gübre kokan köy havası ve yorulmuş, dökülmüş, kurumuş yaprakların rüzgarla bir sağa, bir sola yalpalandığı bir bahçenin içinde son çıkan yasa ile öldürülmesi istenen insanoğlunun can yoldaşlarından olan köpeklerin sesi ile yeniden uyanmak istiyor ve ‘haydi baştan al hayatı..’ demek istiyorum.
Ama nafile çekip giden aşklar gibi o çok özlemini çektiğim her gün geride kalan günleri kuruyup, yere düşen ve bir rüzgarla havalarda uçan ve nereye konacağı ve çürüyeceği bilinmeyen yaprak misali yakalamak ne mümkün..
Hayatın her alanı ile doya doya yaşamaya çalışırken yaşana yoğunlukta unuttuğumuz onca şey gibi her gün yazılması gereken yazılarımı da ertelemek, yarım bırakmak kadar beni üzen şey var mı bilmem ama ‘ben sana aşık olduğum gibi yazılarımda aşığım..’ diyen şairi hatırlıyorum..
Ki o şairin de yani Nazım’ın da benim gibi onca aşkın yaşandığı şu ‘son bahar’ denen hayat yolunda çok aradığı şey aslında yarım kalan onca aşkı gibi yazıları, şiirler ve şarkıları olduğunu geçte olsa anladığında artık çekip, giden hayatın ısırılmış elma misali yarısını geride bıraktığını da anlıyordu.
Ve yine ‘bugünün işini yarına bırakma..’ sözünün neden söylendiğini de anlasam da onunda doyamadığı sevgililerine, sevdiğinden uzak misali uzaklardan hayata göz yumduğu vatanına hediye, anı ve ‘yaşanmamış yaşanmışlıklar’ diye benim gibi yarım bıraktığı onca yazısının o an yaşanması gereken hayat gibi yeniden yaşanmadığını da anlatırken
İşte böyle bir duygu yaşarım her yarım bırakıp, tamamlayamadığım onca yazım gibi yaşanmasını hayale ettiğim ama hep yarım kalan yaşanmamışlıklara dolu ve bugün olmasa da yarın anlaşılır sevdiğim denerek bir kenara yarım kalan aşklar misali yarım kalarak yazılan hayatı..
YORUMLAR