23 Temmuz 1979 yılında jandarma komandolarının açtığı ateş sonucu katledilen 5 Devrimci Şavşat’ta düzenlenen Geçmişin izinde Geleceğimizin peşinde EMEK İNSAN DOĞA Mitinginde anıldı
Haber: Gençağa Karafazlı
23 Temmuz 1979 yılında jandarma komandolarının açtığı ateş sonucu katledilen 5 Devrimci Şavşat’ta düzenlenen Mitingde anıldı. Mitinge Şavşat sol parti başkanı Ebabekir Keskin, Artvin il başkanı Yusuf Yenigün, Genel merkez yöneticisi Alper Taş, CHP ilçe Başkanı Bora Öztürk, Şavşat Dernekleri Federasyonu Başkanı M.Faruk Altun konuşma
SOL Parti’den Şavşat’ta Kitlesel Miting
SOL Parti Şavşat İlçe Örgütü, 46 yıl önce yaşanan Şavşat Katliamı’nın yıl dönümünde kitlesel bir miting düzenledi
Temmuz 1979 tarihinde Şavşat’ta yaşanan ve tarihe “Şavşat Katliamı” olarak geçen olayların 46. yılı vesilesiyle, SOL Parti Şavşat İlçe Örgütü anlamlı bir miting organize etti. “Emek, İnsan, Doğa” temasıyla gerçekleştirilen etkinliğe binlerce vatandaş katıldı.
Şavşat Otogarı’nda başlayan yürüyüş, Şavşat Meydanı’nda sona erdi.
Burada bir araya gelen kalabalık, geçmişte yaşanan acıları anarken aynı zamanda günümüzün zulüm ve adaletsizliklerine karşı birlikte mücadele etme kararlılığını bir kez daha dile getirdi.
SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş, yaptığı konuşmada, mitinge çeşitli nedenlerle katılamayan ancak gönlü ve kulağı burada olan tüm Şavşatlıları selamladı. “Var olsunlar, sağ olsunlar” diyerek başladığı konuşmasında, tam 46 yıl önce Şavşat’ta yaşanan katliamda beş güzel insanın hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bu katliamın 12 Eylül darbesini hazırlayan özel operasyonunun bir parçası olduğunu belirten Taş, o gün de bugün de bunun bilindiğini söyledi.
23 Temmuz’un yanı sıra 12 Eylül ve sonrası süreçlerde de devrimcilerin baskı, sömürü ve zulme karşı mücadele ederken hayatlarını kaybettiklerine dikkat çekti. Şavşat Meydanı’nda buluşmalarının, geçmişte mücadele edenlerin anısına ve düşüncelerine saygı duruşu olduğunu vurguladı.
Bazı vatandaşların, “46 yıl oldu, geçmişe takılıp kalmamak gerekir” diyebileceğini söyleyen Alper Taş, devrimciler için hatırlamanın ve hatırlatmanın insan olmanın gereği olduğunu ifade etti. Bu eylemin sadece bir miting değil, devrimci bir hatırlatma olduğunu belirtti. “Hani Özgür Özel diyor ya, ‘Miting yapmıyoruz, eylem yapıyoruz.’ İşte biz de burada, hatırlayarak devrimci bir eylem gerçekleştiriyoruz” diyerek, geçmişte zam, zulüm ve sömürü düzenine karşı mücadele edenlerin bugün de benzer şartlarla karşı karşıya olduğunu, haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı hesap sorma zamanı olduğunu kaydetti.Taş, sadece insanlara değil doğaya ve canlı yaşamına da değer verilmediğine dikkat çekti.
Hayvan yasasının çıkarılmasıyla hayvanların korunmaya çalışıldığı görüntüsünün aksine, Meclis’te maden yasasıyla ormanlarımıza, zeytinliklerimize, sularımıza ve yaylalarımıza yönelik saldırıların sürdüğünü söyledi.
Bu saldırıların geçmişte yaşanan katliamlardan farklı olmadığını, aynı zihniyetin devamı olduğunu vurguladı. Şavşat’ta, Maraş’ta, Sivas’ta yaşanan katliamların bugünkü doğa tahribatlarıyla aynı kökten beslendiğini ifade etti.12 Eylül öncesi devrimcilerin insan ve emek sömürüsüne karşı çıktıkları için katledildiğini hatırlatan Taş, bugün ise emek sömürüsünün yanı sıra doğanın sömürüsünün de sürdüğünü söyledi.
Devrimcilik, zalimin zulmüne direnmek demek olduğunu belirtti ve Şavşat’ın devrimci insanları olarak yaşam alanlarını, ormanlarını, sularını ve yaylalarını koruma kararlılığında olduklarını dile getirdi. Zamanın direniş zamanı, iklimin ise direniş iklimi olduğunu vurgulayarak “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” dedi.
SOL Parti Şavşat İlçe Başkanı Ebabekir Keskin ise konuşmasında doğaya, ormana, suya ve madene sahip çıkmanın önemine dikkat çekti. Ülkenin tek adam rejimiyle, “padişahlıkla” karanlığa gömüldüğünü ve tarikatlara teslim olduğunu ifade eden Keskin, bir bakanlığın bir tarikatın, diğer bir bakanlığın başka bir tarikatın elinde olduğunu söyledi.Sağlık Bakanı’nın özel hastane sahibi, Ticaret Bakanı’nın ticaret sahibi ve Milli Eğitim Bakanı’nın özel okullar sahibi olmasıyla “Milli” kelimesinin anlamını yitirdiğine işaret etti. Kamuoyuna dair alanların tekelci sermayeye peşkeş çekildiğini belirten Keskin, buna hiçbir zaman “evet” demediklerini ve demeyeceklerini söyledi.Keskin, mücadele edilirse devletten ve halktan çalınanların geri alınabileceğini, mücadele edilmezse ise kaybedilenlerin geri gelmeyeceğini söyledi. Derelere, madenlere göz dikildiğini, bunların bir kısmının sembolik yerli işbirlikçilere, büyük kısmının ise tekelci sermayeye peşkeş çekildiğini dile getirdi.
Ormanların vahşi biçimde kesildiğini, teknik ve bilimsel yöntemlerin terk edilip vadiden vadiye tamamen tıraşlama yapıldığını, bunun toprak kaymalarına yol açtığını ve bunun örneklerinin her yerde görüldüğünü ifade etti. Artvin’in yüzde 74’ünün madencilik ruhsatlı olduğunu belirten Keskin, yaşam hakkı tanınmayacağını ama kararlılıkla mücadele edeceklerini ve madenci şirketlerin Artvin’i terk etmesini talep edeceklerini açıkladı.