Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Of Folklor Derneği’nden Doğaya ve Uyuşturucuya Karşı Tarihi Çağrı: “Şirketlerin Yağmasına Geçit Yok!”

Of Folklor Derneği’nden Tarihi Direniş Çağrısı: “Yaşam Alanlarımızı Vermeyeceğiz!” Doğa

Of Folklor Derneği’nden Tarihi Direniş Çağrısı: “Yaşam Alanlarımızı Vermeyeceğiz!”

Doğa talanı ve uyuşturucuya karşı tek yürek: “Bu coğrafya bizim, şirketlerin yağmasına geçit yok!”

Haber: Gençağa Karafazlı

TRABZON – Türkiye genelinde doğa talanı ve maden projeleriyle gündeme gelen çevre yıkımları ile gençler arasında hızla yayılan uyuşturucu kullanımına karşı, Of Folklor Derneği toplumu sarsacak bir açıklama ve eylem planı ile kamuoyunun karşısına çıktı. Dernek, TBMM’den geçen ve maden şirketlerinin yaylalarda faaliyetlerini hızlandırmasına olanak sağlayan yasaya karşı ses yükseltti: “Yaşam alanlarımızı elimizden alamayacaksınız. Şirketlerin yağmasına geçit yok.”

“İNSANLIK AĞIR BİR SALDIRI ALTINDA”

Of Folklor Derneği tarafından yapılan kapsamlı açıklamada, doğaya yönelik saldırıların sadece çevresel değil, aynı zamanda kültürel ve yaşamsal bir tehdit olduğu vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İnsanlık ağır bir saldırı altında… Yağlı dünyamız bu saldırıya direnmekte zorlanıyor. Dünyanın tüm kaynakları, sermayenin doymak bilmez iştahına kurban ediliyor. Doğa can çekişiyor. Bu böyle gitmez. Bilim söylüyor: Doğaya yönelik saldırı bu hızla devam ederse, üzerinde yaşayacağımız bir dünya kalmayacak. Elli yıl sonra dünyanın kaynakları tükenecek. Bu bir kehanet değil, apaçık bir gerçek. Cennet güzelliğinde bir gezegeni, göz göre göre cehenneme çeviriyoruz.”

“HES’LERLE DERELERİMİZİ KURUTTULAR, BALIKLARIMIZI KATLETTİLER”

Dernek açıklamasında, özellikle Karadeniz’de son 15 yılda yaşanan yıkımlar ayrıntılı bir biçimde sıralandı:

“Son on beş yılda yaşadık ve gördük. HES projeleriyle sularımıza el koydular, derelerimizi kuruttular. Karadeniz artık eskisi gibi gürül gürül akan dereleriyle anılmıyor. Bundan sonra içinde ‘dere’ geçen türkülerimiz olmayacak. Derelerimizin kurumasıyla iklim bile değişti. Vadilerdeki evlerin atıkları kuruyan dere yataklarına akıtıldı. Bir zamanlar yüzmeyi öğrendiğimiz, çekinmeden suyunu içtiğimiz derelere artık ayak bile sokamıyoruz.”

“Denizlerimiz de büyük saldırıya uğradı. Karadeniz otoyolu ile deniz canlılarını öldürdüler. Deniz dolguları, balıkların yumurtlama alanlarını yok etti. Son otuz yılda Karadeniz’de on beş balık türü yok oldu. Arıtmasız atıklar borularla denize verildi, kıyıdan yüz metre açığa taşındı, oradan derinlere salındı. Sofralarımıza gelen mezgit, kalkan, barbun gibi dip balıklarının artık zehir taşıdığını öngörmek zor değil.”

“KAFES BALIKÇILIĞI YASAKLANMALIYDI, TÜM KARADENİZ’E YAYILDI”

“Denizlerimiz, bir de kafes balıkçılığı ile zehirlendi. Kullanılan yemler, antibiyotikler ve ölen kafes balıklarının çökeltileri yaban hayatını mahvetti. Avrupa’nın 2010 yılında yasakladığı bu sistem Karadeniz’i boydan boya sardı. Biz ise sessiz kaldık. Sessiz kaldıkça durmadılar.”

“SIRA MADEN SALDIRISINA GELDİ: BU TOPRAK BİZİM!”

Açıklamada, ülkenin dört bir yanında maden şirketlerine verilen ruhsatların yarattığı büyük tehdit şu sözlerle vurgulandı:

“Şimdi sıra maden saldırısına geldi. Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız, kimliğimizi oluşturan, kültürel varlığımızı belirleyen toprağımızı elimizden almaya çalışıyorlar. Tüm ülke tehdit altında. Ama en çok da Karadeniz… Doğu Karadeniz coğrafyasının neredeyse tamamı maden bölgesi olarak tanımlanmış durumda. Gümüşhane ve Trabzon’un neredeyse tamamı, maden şirketlerine ruhsatlandırılmış. Ve bu alanlar, tapulu arazilerin %55’ine denk geliyor.”

“Yaşadık, gördük. Ünye ve Fatsa altın madeniyle zehirlendi. Gümüşhane’nin büyük bölümü aynı şekilde zehirlendi. Siyanür, bu coğrafyaları yaşanmaz hale getirdi. Durmuyorlar. ‘İklim Yasası’ adı altında halkın hukuk mücadelesinin önü kesildi. Ama biz de durmayacağız. Yaşam alanlarımızı bu vahşi saldırıya karşı koruyacağız!”

“HONEYFTER YAYLASI’NDA HALK ALTIN MADENİNİ DURDURDU”

Of Folklor Derneği, geçtiğimiz haftalarda Düzköy Honefter Yaylası’nda planlanan altın madeni projesinin, halkın kararlı mücadelesiyle durdurulduğunu da hatırlatarak şöyle seslendi:

“Halk birlik olursa, hiçbir güç önümüzde duramaz. Düzköy’de bunu başardık. Şimdi sıra diğer alanları savunmakta. Birlik olalım ve hep birlikte haykıralım: Bu coğrafya bizim! Şirketlerin yağmasına geçit yok!”


GENÇLERİ ZEHİRLEYEN UYUŞTURUCUYA KARŞI TOPLUMSAL SEFERBERLİK

Of Folklor Derneği’nin mücadele alanı yalnızca çevresel yıkım değil. Gençler arasında bir salgın gibi yayılan uyuşturucu kullanımına karşı da harekete geçen dernek, farkındalık ve eğitim temelli bir kampanya başlattı.

Bu kapsamda:

  • 300 adet çam fidanı ücretsiz olarak dağıtılacak. Amaç: Gençleri doğayla buluşturmak, köklenmeyi öğretmek, bağımlılıklara karşı doğal bağlar kurmak.

  • 5.000 broşür hazırlanarak Karadeniz’in farklı noktalarında dağıtılacak. Broşürlerde uyuşturucunun zararları, çözüm yolları ve dayanışma mekanizmaları anlatılacak.

“SADECE HORON DEĞİL, DİRENİŞ DE ÖĞRETİYORUZ”

Of Folklor Derneği’nden yapılan açıklamada mücadeleye dair son sözler şöyle oldu:

“Folklor bizim için sadece horon oynamak değil. Bu toprakların ezgisini yaşamak, doğasına ve insanına sahip çıkmaktır. Yaşam alanlarımızı, derelerimizi, yaylalarımızı, çocuklarımızı, geleceğimizi savunacağız. Gençliğimizi uyuşturucu ile çürütmek isteyen zihniyete de doğamızı yağmalayan şirketlere de geçit vermeyeceğiz.”