Haber: Gençağa KARAFAZLI
(RİZE) – MHP Rize İl Başkanı İhsan Alkan, basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Alkan, “Silah bırakmayan gömülür, gömüyoruz zaten yıllardır. Devlet, teröre hizmet eden siyasetçilere ‘Bu millet için siyaset yapın ya da onlarla beraber gömülün’ mesajı verdi” dedi.
MHP Rize İl Başkanı İhsan Alkan, gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, “Asırlık Birlik ve Sonsuz Kardeşlik” temasıyla düzenlenen Milli Birlik ve Beraberlik buluşmaları kapsamında terörle mücadele sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Toplantıda, “Neden ‘Terörsüz Türkiye’ ifadesi kullanıldı?” sorusuna yanıt veren Alkan, “Bu sürecin nasıl oluştuğunu hep birlikte değerlendireceğiz. Bu ülkede yaşayan herkes, ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyorsa bu memleketin yurttaşıdır. Genel Başkanımızın bizlere anlattıklarını, onların da kendilerine anlattıklarını önce Sivil Toplum Kuruluşları başkanlarımıza ve vatandaşlarımıza biz bu süreci anlatmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
MHP il başkanı İhsan Alkan gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, “Asırlık Birlik ve Sonsuz Kardeşlik” temasıyla, “Terörsüz Türkiye” için Milli Birlik ve Beraberlik buluşmaları kapsamında bu anlamda bir araya geldik. dedi
MHP Rize il başkanı İhsan Alkan şunları söyledi:
“Peki neden “Terörsüz Türkiye”? İşte sizin de aklınızda olan, az önce yemek yerken bize sorduğunuz sorulara bir parça olsun cevap vermek istiyorum: Niye birdenbire “Terörist Türkiye” denildi? Birdenbire mi denildi? Bu sürece nasıl gelindi? Bu süreç nasıl oldu? Bu süreci hep beraber değerlendireceğiz” dedi.
Peki neden “Terörsüz Türkiye”? İşte sizin de aklınızda olan, az önce yemek yerken bize sorduğunuz sorulara bir parça olsun cevap vermek istiyorum: Niye birdenbire “Terörsüz Türkiye” denildi? Birdenbire mi denildi? Bu sürece nasıl gelindi? Bu süreç nasıl oldu? Bu süreci hep beraber değerlendireceğiz. Bu konuyla ilgili sormak istediğiniz herhangi bir şey olursa, memnuniyetle cevaplarız. Bu memlekette yaşayan, 81 ildeki bütün yurttaşlarımız, halihazırda Türklük bağıyla bu ülkeye bağlıdır. Kendini Türk kabul eden, “Ne mutlu Türk’üm” diyen herkes Türk’tür, bu memleketin yurttaşıdır. Bunu biz şimdi söylemiyoruz; yıllardır Milliyetçi Hareket Partisi’nin politikası olarak dile getiriyoruz.
Şimdi süreçle ilgili olarak, bütün MKYK üyelerimiz ve milletvekillerimizle beraber sahada çalışacağız. Biz anlatacağız vatandaşımıza. Biz vatandaşımıza bunu anlatmak zorundayız. Genel Başkanımızın söylediklerini söylüyoruz. Az önce bazı arkadaşlar dedi ki: “Süreci destekliyorum.” Siz dediniz ki: “Bir asker babası olarak destekliyorum.” Şehit ve gazi ailelerimizden tepki var. Kısmen evladı halihazırda şehit düşmüş ailelerimiz var; vatan için, millet için, bir süreç için.
“Sayın genel başkanımız Dr. Devlet Bahçeli, PKK’nın elebaşına bir noktada seslendi”
Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu süreçte kimseyle bir müzakere yok. Devletin herhangi bir kişiyle yaptığı bir pazarlık yok. Şahitsiniz değil mi? Ortada bir müzakere, bir şart, bir düzen yok. Bu memlekette Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli, PKK’nın elebaşına bir noktada seslendi. Seslendiği zaman da hatırlarsınız, Meclis’i çalıştırmakla ilgili aşağıdan ciddi problemler vardı. Devletin bir kurumu bir şey yapıyor, örnek: yargı. “Vay efendim, sokaktayız” deniliyor. İçişleri Bakanlığı bir şey yapıyor, “Vay efendim, sokaktayız” deniliyor. Öncelikle şunu söylüyorum: Bu memlekette sokakların karışmasından, bu milletin birliğinin ve beraberliğinin bozulmasından kime yarar var? Kimseye yarar yok. Şimdi, Genel Başkanımızın ilk yaptığı açıklamayı düşünün. Size desem ki, ondan üç gün önce bu açıklamayı kim yapsa bu memlekette bu sorun çözülür? Herkes “Devlet Bahçeli yaparsa çözülür” derdi. Peki, “Kim yaparsa en çok tepki alır?” deseler, yine “Devlet Bahçeli” derdik, değil mi? Bakın, samimiyetle konuşuyoruz.
“Başka evlatlar dağa çıkmasın, silah tutmasın, düzen bozmasın”
“İstediğimiz şu: Başka evlatlar dağa çıkmasın, silah tutmasın, düzen bozmasın. Çocuklarımızı sürekli birileri kaldırıp götürmesin”
Şehit analarımız, babalarımız bizim de analarımız, babalarımızdır. Yıllardır onların evlatlarıyız; gidiyoruz, geliyoruz. Ne anlatacağız? İstediğimiz şu: Başka evlatlar dağa çıkmasın, silah tutmasın, düzen bozmasın. Çocuklarımızı sürekli birileri kaldırıp götürmesin.
Bakın, 1978’de kurulmuş bir örgüt, 1984’te dağa çıktı. Asala’nın bittiği günden bugüne, memleketin doğusunda, güneydoğusunda, dağında, bayırında ne tarım bıraktılar ne başka bir şey ne düzen bıraktılar.
“Terör örgütünün başı, elebaşı çıktı, “Silahları bırakın” diye açıklama yaptı. Bundan sevinmeyecek miyiz?”
Şimdi, devlet Bahçeli, Genel Başkanımız niye böyle yaptı? 1979 senesini ben hatırlamam. 80 öncesinin devrimcileri burada. En son Genel Başkanımız bir çağrı yaptı, dedi ki: Öcalan “Silah bırakma çağrısı yapsın.” Çıktı, “Silah bırak” dedi. Bu memlekette 40 yıldır silahıyla beraber dağda öğretmenimizi, polisimizi, yurttaşımızı öldüren silahlı canilerin oluşturduğu bir noktada, hiçbir talebimiz yok, bir pazarlığımız yok, kimseyle müzakere etmedik. Terör örgütünün başı, elebaşı çıktı, “Silahları bırakın” diye açıklama yaptı. Bundan sevinmeyecek miyiz? Vay be, bu niye böyle bir açıklama yaptı? Güçlenmeye çalışıyoruz, içeride güçlenmeye çalışıyoruz. Güçlüyüz; artık dağında bir şey kalmadı ki içeride.
“Silah bırakmayanı gömeriz. Gömdük, 40 senedir gömüyoruz zaten”
“Silahları bırakmayanı gömeriz”
Ama birisi diyor ki: “Vay efendim, bu kadar mıydı silah bırakma?” Silah bırakmayanı gömeriz. Gömdük, 40 senedir gömüyoruz zaten. Silah bırakmayan gömülür. Sürekli bu bölgedeki emperyal devletlerin emellerine hizmet eden taşeron bir örgüt var. İçeride de bunların üst yapısından emir alan siyasetçiler var. Devlet aslında o siyasetçilere bir şey söyledi: “Ya bu millet için siyaset yapın ya da onlarla beraber gömülün.”
Niye biz ısrarla, 5 milyon oy alan bir partinin bütün seçmenleri bunlar gibi düşünüyor diye altını çiziyoruz? Israrla bir talep var. Evet, 5 milyon oy gidiyor Halkların Demokratik Partisi’ne. Ama biliyoruz ki o 5 milyon oyun hepsi, bu kafadaki insanların düşündüğünü düşünmüyor. Ben biliyorum, gördüm, yaşadım.
“Suriye’de silah bırakmamışsalar o Suriye’nin sorunu”
Bir gazetecinin, “KCK’nın altında 3-4 kol var: Suriye, İran, Irak diye sıralanmış kolların bir tanesi Türkiye. O kolun altındaki sadece bir tanesi bırakıyor, diğerleri bırakmıyor. Biz bundan mutlu mu olmalıyız? Sorusuna Alkan, “Ben bunu anlamıyorum. Valla bizim ülkemizdeki kol silah bırakmayla ilgili bir tasarrufta bulunmuşsa, bundan mutlu olalım. Diğerleri de bırakır belki. Diğer ülkelerin içerisindeki vatandaşlar… İşte Suriye. Demedi mi? “Bizi yardıma çağırmadı mı Suriye devlet başkanı?” Şimdi Suriye’deki bırakmamış. Suriye’nin sorunu o. Ama beni tehdit ederse zaten vurma hakkım var, vuruyorum da. Irak’taki de benim sorunum değil, onun kendi sorunu. Ama vuruyorum.
Bölgesel Güç ve İç Sorunların Çözümü
Bu coğrafyada güçlü olmanın yolu, o coğrafyalarda da bizim güçlü olmamızdan geçer. Ama kendi içimizdeki sorunları çözmeden, kucaklaşmadan oraya gidebilmemiz imkânsız” ifadelerini kullandı.