Yukarıdaki twiti görüp, gülümseyerek ekran resmini çektikten sonra gelen bir telefon üzerine yoğunlaşan gündemim dolaysıya bir yıl 3 ay önce yazdığım yazıyı hem İstanbul trafiğinde araç kullandığım için hem de programa yetişme telaşı içinde arşivimde arayıp, bulmaya vaktim olmayınca telefonla aradığım kızım Nazo’ya bugünlerde sıkça gündemi meşgul eden soruyla ilgili düşündüklerimi yani ‘Kim aday olacak?’ başlıklı yazımı sesli söyleyip, uzaktan yazdırıp sonra da diğer kızım ve meslektaşım olan Şeyma ablana at düzeltsin oda bana atsın dedim.
Çünkü Nazo’yu aramadan önce TEMPO TV’de yaptığımız canlı yayın GAZETECİLERLE GÜNDEM’e davet ettiğim AK Parti İstanbul Avcılar İlçe Başkanı ve 20’ye yakın yönetimi ile Özel bir program yapmak telaşı içinde bir yıl 3 ay önce yazdığım aşağıda ki yazıyı arayıp, bulup ve ‘1 yıl 3 ay önce yazmıştım’ başlığıyla yazacağım yazıyı ötelemek zorunda kalmıştım.
Tabi 16 Milyonluk İstanbul metropolünün önemli ilçelerinden olan Avcılar’ın AK Parti İlçe Teşkilatının davetimi kabul etmesi benim için daha önemli olduğu kadar benim gibi sol orjinli, muhalif denen ama çoğu gerçek gazeteciliği yapmaya çalışanlar olan gazetecilerinde saraya davet edilmesi de o kadar önemliydi.
Çünkü onlar kadar muhalif olan bir gazeteci olan benim canlı yayın teklifim iktidarın önemli bir teşkilatınca kabul edilmesi de benim kadar muhalif olan diğer meslektaşlarımın saraya daveti kadar önemliydi.
Evet, AK Parti İst. Avcılar İlçe Teşkilatını GAZETECİLERLE GÜNDEM adlı programımda ağırlayıp, iki saatlik canlı yayından sonra yolcu ederken bu kez Anadolu Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Bedri Yalçın ve Genel Başkan Yardımcısı Aytaş Battal’ın da davetimizi kabul edip, programımıza geleceği haberini alınca bu kez de bu programın telaşı içine girip, aşağıdaki yazımı yani Ersin Çelik’in twiti üzerine aklıma gelen 1 yıl 3 ay önce yazdığım yazı ile tahmin değil, iddia hiç değil, olacak gibi görünen fikrimi döktüğüm ‘Erdağan Fox’a giderse şaşırmayın..’ başlıklı yazıyı aramayı geciktirmiş, hatta unutturmuştu.
Eve gelip, günün yorgunluğunu atmadan başına geçtiğim bilgisayarımda bir yandan gündemi inceleyip, diğer yandan Nazoma telefonda yazdırdığım yazıyı bir kez daha okuyup, düzeltip siteme eklerken bu kez çok sevdiğim bir arkadaşımın bana attığı videolu mesajını görüyor ve tıklıyordum.
Arkadaşımın bana attığı linki tıklayınca yaptığı bir haber dolaysıyla terörist ilan edilip, yurt dışına gitmek zorunda kalan Gazeteci Can Dündar’ın günün yorumu olduğunu görüp izlerken benim 2 gün önce görüp, not ettiğim ama yoğunluğum dolaysıyla öteleyip, unuttuğum konuyla ilgili konuştuğunu görünce yeniden 1 yıl 3 ay önce yazdığım yazımı hatırlayıp ve arayıp, buldum.
Ve meslektaş hemşerim, Fox TV Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk’ün de aralarında bulunduğu muhalif gazeteciler denen meslektaşlarımın saraya davet edilmesi ile 1 yıl 3 ay önce yazdığım yazıda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anlıyor ve diyordum ki; buna benzer onca yazı ve yorumların hatta haberlerin er ya da geç olarak gerçekleşeceğini tahmin etmenin bile ‘gazeteciyim’ diyen için çok ama çok önemlidir.
Ve Erdoğan’ın saraya davet ettiği benim de ‘gazeteciyim diyenin bu davete gitmesinden hiç bir sakınca olmadığı gibi kamuoyuna haber vermeleri için görevleri ve gerekir’ dediğim gazetecilerin isimlerinin netleştiğinin haberini de okuyarak başta yılar önce ulusal gazetelerde imzamla manşet ettiğim ve boşa gittiği sonradan anlaşılan eğitimde ki Fatih Projesi, Sezgin Baran olayı, Korkmaz Karaca sonucu olmak üzere 35 yıla yaklaşan süre içinde onca haber ve yorumumun suya yazılmış değil, geçmişi geleceğe taşıyan birer tarih belge, bilgi olduğunu da bir kez daha anlıyor ve ‘ben gazeteciyim’ diyerek işimi en iyi şekilde yapma hazzıyla kendi kendime haklı olarak gururlanıyordum.
Sonuç olarak 1 yıl 3ay önce ele aldığım aşağıda ki yazının ne kadar haklı bir yazı olduğunu bugün muhalif denen ama halkın büyük bölümünün gazeteci dediği gazetecileri saraya davet eden Erdoğan’ın yarın İsmail Küçükkaya’nın ayrıldığı, Şentürk’ün bir yandan Genel Yayın Yönetmenlik, diğer yandan Orta Sayfa adlı programla can verdiği, Selçuk Tepeli ve İlker Karagöz’ün haber reytingini düşürmeyip, tam tersine arttırdığı Fox TV ve gitse şaşmayın.
Ve aynı Erdoğan diğer muhalif diye bilinen medya ve gazetelere de gidecek, gelecek, demeç verecek, hatta şimdiden iddia ediyorum sansür yasası olarak adlandırılan dezenformasyon yasasının bu davete hediye olarak Anayasa Mahkemesince ret edilebileceğini söyleyen, ima eden ama gerçekleşmesinin her an olacağı belirtiyor ve 1 yıl 3 ay önceki yazımın yorumunu, o yazıyı önceden okuyanlara, yeni okuyacaklara bırakıyor ve gidecek denen Erdoğan’ın 20 yıldır olduğu iktidardan gitmemek için direniyor ve bunu da başaracak gibi diyerek o yazıyı bir kez daha yayınlıyorum.
**Erdoğan Fox’a giderse şaşırmayın…
Yazıldığı tarih: 07.11.2021
Yayınlandığı saat: 23.51
2023’ten öncesi seçim olmayacağını söyleyen, ama her anda yapılabileceği alenen görünen bir seçime hazırlanılırken, iktidar olacağını sanan muhalefetçe anlaşılmayan Erdoğan, son olarak sanal bir şekilde katıldığı partisinin 4 il kongresinde erken seçim mesajını bir daha vermiştir.
Aynı Erdoğan’ın başında bulunduğu iktidarın aldığı sıkı yönetim uygulamalı pandemi yasaklarına karşı, partisinin kongrelerinin yapıldığı salonların, sosyal mesafe umursanmadan tıklım tıklım oluşuna da kızmıyor, tam tersi mutlu oluyordu, “Bitti, tükendi, bir daha iktidar olamaz” denen partisini canlı tutmak için benim hala gribal bir olay olduğuna ve başta iktidarlarca olmak üzere sağlık mafyasınca çok abartıldığına inandığım pandemiye rağmen tıka basa dolu olan salonlarda bulunanları tek, tek, isim, isim ve maskelerini indirtip el kaldırtırken…
Aynı Erdoğan yüzde 51 bulmak için yeni bir anayasa, demokratik haklar yönünde hukuk reformu yapacaklarını söyleyip, Arınç’tan sonra Cemil Çiçek’i konuşturmasıyla her an veya 2023’te yapılacak seçimi alacağını şimdiden işaret ediyor.
Ve başında AHİM’in “bırakın” dediği Demirtaş’ın geldiği, aralarında Kavala’nın, Kars Belediye Başkanı Bilgen’in olduğu siyasilerin serbest kalacağı, Kürtlerin ve ulusalcıların yumuşayacağı tutuklu politikacıların, gazetecilerin serbest bırakılması adımını da atma fırsatını bekleyen aynı Erdoğan, yüzde 51 için, Diyanet Radyo’nun, TRT Kurdi televizyonun içinde olduğu havuz medya dışındaki basın ve medyanın önemini de biliyor.
Seçimlere dolu dizgin hazırlanan Erdoğan’ı anlamak için ABD’nin yeni yönetimine yolladığı sıcak mesajları ve kendisini destekleyenlerin de haberlerini ilgiyle takip ettiği FOX TV gibi medya ve basın kanallarına öncüleri yönlendirip, demeçler verdirtmesidir.
Daha açıkçası aynı Erdoğan, adını ağzına almadığı FOX TV’ye yakınlaşma adına bir zamanlar benim de akşam gazetesindeyken haber müdürüm olan “Çalar Saat” haber programını sunan İsmail Küçükkaya’nın son yerel seçimlerde İBB adaylarına moderatörlük yapmasına, iki bakanının bizzat bu kanala gitmesine ve ardından telefonla da olsa Cemil Çiçek’in açıklama yapmasına izin vermesidir.
Meslektaşım Doğan Şentürk’ün ortaya koyduğu gazetecilik tecrübesiyle ve bütün baskılara rağmen başında olduğu ekiple birlikte marka yaptığı FOX TV’nin reytingini de yüzde 51 hesabına katan aynı Erdoğan, bugün veya yarın ya da seçim arifesinde FOX’a giderse şaşırmayın. Çünkü Erdoğan’ın da gücünü bildiği FOX gibi medya ve basının siyasilerin kazanımı öncesi, ülkenin kazanmasında büyük payı olduğu bir gerçektir.
YORUMLAR