Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cemaatlerdeki bölünmeler… 15 Temmuz detayı

Menzil tarikatında yaşanan miras kavgası, İslamcı camiada yaşanan bölünmeler tartışma

Menzil tarikatında yaşanan miras kavgası, İslamcı camiada yaşanan bölünmeler tartışma konusu oldu. Mirat Haber “Türkiye’deki Büyük Cemaatler Neden Bölünüyor” başlıklı bir yazı kaleme alındı.

Ali Rıza Demircan‘ın imtiyaz sahibi olduğu Mirat Haber’de Odatv’nin, ‘Menzil’in miras kavgası bitmiyor’ haberi alıntılanarak Menzil Cemaati’ne yönelik ‘İslam ümmetinin yüz karaları’ başlıklı bir haber yayınlanmıştı.

Haberde Menzilcilerin içine düştüğü miras kavgası ile ilgili “Adaletin, affın merhametin ve haklara saygınının öncüsü olması gereken bu insanlar ve benzerleri İslam’ın ve de Türkiye Müslümanlarının yüz karasıdır” denilmişti.

Bu haberin ardından Mirat Haber’de dikkat çeken bir yazı kaleme alındı.

Nejdet Demirel imzalı “Türkiye’deki büyük cemaatler neden bölünüyor” başlıklı yazıda “15 Temmuz darbe girişimi sonrasında devlet, güvenlik paradigmasını kökten değiştirdi. “Kırmızı kitap” olarak adlandırılan strateji belgesine yeni bir yaklaşım hakim oldu. Çok açık olan bir gerçek var: Devlet, bu bölünmeleri durdurabilecek güçte olmasına rağmen müdahale etmiyor” ifadelerine yer verildi.

Demirel’in yazısı şöyle:

“Son yıllarda Türkiye’deki büyük cemaatlerin art arda bölünmesi tesadüf değil. Müslümanların gelecek vizyonu açısından bu meseleyi çok önemsediğimi ısrarla belirtmek istiyorum. Bu yazıyı: Türkiye’de Menzil ve Mahmut efendi olarak bilinen Cemaatlerde bölünme ve kavgaların başladığı günlerde yazmayı düşündüm. Acaba fitneye sebep olur muyum? Kaygısıyla hep erteleyip durdum. Bilgisine güvendiğim bazı dostlarımın: bu konunun herkes tarafından bilinmesinin müslümanlara zarar değil, tam aksine fayda sağlayıp ufuk açıcı olacağını söylemeleri üzerine yazmaya karar verdim.

15 TEMMUZ SONRASI…

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında devlet, güvenlik paradigmasını kökten değiştirdi. “Kırmızı kitap” olarak adlandırılan strateji belgesine yeni bir yaklaşım hakim oldu.
“Hiçbir yapı, düşüncesi, ideolojisi, ne olursa olsun bakılmaksızın, devletten bağımsız bir şekilde büyüyerek devasal hale gelmesine izin verilmeyecektir.

Bu düşünce, sadece radikal gruplar için değil, İslami camialar dahil tüm yapılar için geçerli bir durumdu. Fetö örneğinden alınan dersle, ileride devlete karşı risk taşıma potansiyeli olduğuna inanılan; büyük cemaatlerin dahil olduğu tüm yapılara izin verilmeyecek. Devletin kabul ettiği Fetö sonrası yeni streteji belgesinde: bu oluşumlar küçültülüp yönetilebilir hale dönüştürülmesi bir devlet politikası olarak benimsenmiştir.

İÇ AYRIŞMALAR

Mahmut Efendi ve Menzil Cemaati içinde yaşanan iç ayrışmalar ve liderlik krizlerini bu stratejinin devamı niteliğinde okumak gerektiğini düşünüyorum.

Çok açık olan bir gerçek var: Devlet, bu bölünmeleri durdurabilecek güçte olmasına rağmen müdahale etmiyor. Bu Cemaatlerde yaşanan bölünmeyi seyretmekle yetiniyor. Çünkü sistemin önceliği; bu yapıların ideoloji ve düşünce yapıları değil. Devletin asıl ilgi alanı; bu cemaatleri kontrol edebilir hale getirmek. İster İslamcı, ister Kemalist, ister liberal olsun fark etmiyor.. Her yapı, büyüklüğü oranında sistem için tehdit olarak algılandığından, şahit olduğumuz cemaat içi kavgalara müdahale edilmiyor.

Dolayısıyla bu büyük cemaatlerin içine düşmüş olduğu bu bölünmüşlük durumu spontane gelişen bir durum olmadığının bilinmesi gerekir.

“UZUN VADEDE FAYDA SAĞLAYACAK”

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) vasıtasıyla yürütülen bu operasyonların varlığı: Olumsuz gibi gözükse de, uzun vadede dindar insanlara fayda sağlayacağına inanıyorum. Çünkü Akparti sonrası: CHP gibi bir partinin iktidara geldiğinde İlk işi; cemaat ve vakıflar olacağını söylemeye gerek yok. Sistemin bu yapılara karşı yapacağı operasyonun meşruiyet kaynağı: Yukarıda örneklerini verdiğimiz cemaatlerin büyüklüğü ve sahip oldukları imkanlar bu oluşumların tasviyesine dayanak olacaktır. Geçmişte örneklerine şahit olduğumuz Hukuk marifetiyle dindar İnsanlara yapılan zulümler, cemaat ve vakıfların büyüklüğü ve sahip oldukları imkanlar bahane edilerek yapılmıştı.

Bu yazı; herhangi bir cemaati savunmak ya da yargılamak amacıyla yazılmadı. Aksine, Müslümanların içinde bulunduğu dağınıklığı ve bölünmüşlüğün nedenlerini anlamak ve bir uyanışa kapı aralamak için yazıldı. Çünkü bugün susmak, yarın daha büyük zulümlere kapı aralayacaktır.”