TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Bütçe görüşmelerinde CHP Rize milletvekili Tahsin ocaklı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a kültür sanat ve bakanlığıyla ilgili çarpıcı sorular yöneltti.
Ocaklı , “Kültürel iktidar sanatçılara baskıyla propaganda yaptırmak değildir. Baskıyla, parayla “İnce Memed” romanını yazdıramazsınız. Baskıyla “Mona Roza” şiiri yazdıramazsınız kimseye. Parayla “Yazımı kışa çevirdin” diye türkü yaktıramazsınız. Anadolu coğrafyasından çıkan insanların keşfedilmesiyle olur kültür inşası” dedi
Ocaklı’nın bütçe görüşmelerinde bakan Nuri Ersoy’u şu sözlerle eleştirdi ve sorular yöneltti.
” Sayın Başkan,komisyonumuzun üyelerini, bakanlığı ve heyetini saygıyla selamlıyorum. Basın emekçilerimizi de saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakan, bugün aslında sizi grup kararımız gereği sessizce dinleyecektik. Çünkü Türkiye’nin her yerinde ölüm acıları, şehit acıları var; bugün toprağa verilen şehit cenazeleri nedeniyle sadece sizi sessizce dinlemeye karar vermiştik. Ancak laf atmayacaktık, her şey böyle ilerleyecekti. Fakat planladığımız gibi olmadı. Arkadaşlarım sessiz kaldı ama ben dayanamadım.
Siz buraya geldiğinizde sırtımı döndüm size. Belki farkında değilsiniz; çünkü buraya geldiğinizde 21 Ocak’ta yaşanan facianın izleri yeniden canlandı. Elinizde öyle bir koku yoktu ama benim vicdanımdan o yangın kokusu geçti, yüreğime oturdu ve sizin elinizi sıkmadım.
Sayın Bakanım,
Dilovası’nda yanarak öldük. Bolu’da yanarak öldük. Türkiye’de yaşanan sellerde, depremlerde, önlenebilir bütün doğal afetlerde Türkiye ölmeye devam ediyor. Uçak düşmeleri var; sürekli bir travma, sürekli bir acı içinde insanlar… Elbette bütün bunların hepsinde sizin sorumluluğunuz vardır demem. O ayrı bir şeydir. Ama sizin sorumluluğunuzda olan, 36’sı çocuk 78 vatandaşımızın Kartalkaya’da yaşamını yitirmesiydi. Orada sizin sorumluluğunuz çok büyüktü. Ve siz orada çaresizce bağıran, yardım isteyen insanlar varken… Şimdi size yeni bir soruyla bunu soracağım:
O gün, Ankara’da bir otelde sabah sporunuzu yapıyor muydunuz?
Ve sabah sporunuzu yaparken yangın faciasını duyduğunuz hâlde sporunuzu bitirip ondan sonra mı bu işle ilgilendiniz? Bunu merak ediyorum. Bunu özellikle herkesin duyacağı biçimde soruyorum ve açıklamanızı istiyorum.
Sayın Bakanım, spor yapmayı elbette anlayışla karşılayabilirim. Ama ben olsaydım, eğer spor yapıyorsam, yarıda keserdim. Siz kestiniz mi, kesmediniz mi? Bunu öğrenmek istiyoruz.
Cumhuriyet savcısının talebine rağmen bürokratlarınıza soruşturma izni vermemeniz büyük bir faciaydı. Başsavcılığın Danıştay’a götürdüğü dosyada, soruşturma izni vermemenize dair karar kaldırıldı. Mahkemede görülen ilk davada 11 sanık için ağırlaştırılmış müebbet verildi. Ama toplum vicdanı bu karara razı değil. Çünkü burada siyasi sorumluluğu olan hiç kimse yargılanmadı. İktidarınızın hiçbir kurumundan ne bir istifa geldi ne de bir ceza.
Dolayısıyla vicdanlar rahatsız.“13 kez denetim yapıldığı” söylenen bir otelde nasıl olur da bu kadar insanı kaybedebiliriz?
Yeni doğan çetesinde ölüyoruz.
Maden ocaklarında ölüyoruz.
İş cinayetlerinde ölüyoruz.
Sellerde ölüyoruz.
Depremlerde ölüyoruz. Her yerde, önlenebilir her durumda ölüyoruz. Ve iktidarınızın bununla ilgili sorumlu olan hiçbir kişiyi ne istifa ettirdiğini ne de cezalandırdığını görmedik. Bu olmaz.
Size bağlı Devlet Tiyatrolarından biraz bahsetmek istiyorum. Genel Müdür de burada. Üniversite mezunu gençlere 35.000–40.000 TL gibi ücretler veriyorsunuz; hem de güvencesiz çalıştırıyorsunuz. Ama Devlet Tiyatrolarında bilet satışlarına %300 zam yapıyorsunuz. Ne oluyor? %300 zam yapınca en çok gelme ihtiyacı olan gençler tiyatrolara gidemiyor. Ön sıraların fiyatları zaten uçmuş durumda; oraya erişmeleri mümkün değil. Salonların ön sıraları boş kalıyor. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliyoruz. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı bölümüne 12 öğretim görevlisi geliyordu. Sayın Karadağlı, siz üniversite yönetimine herhangi bir siyasi baskıda bulundunuz mu?“Bu sanatçılar bana ‘AK teneke’ diyorlar, siz de beni Cumhurbaşkanı atadı, size edilen söz bana da edilmiş sayılır, burada çalışmalarını istemiyorum” dediniz mi, demediniz mi?
Bu üniversitede ve tiyatro bölümünde neden sadece iki hoca kaldı? Koskoca bir Devlet Tiyatrosu’nda nasıl olur da iki hoca kalır? Sanata verdiğiniz değer bu mudur? Bunu anlamak istiyorum. Siz göreve gelir gelmez Sayın Karadağlı, kurum içi görevler yeniden dağıtıldı. Kurum içinde emek veren sanatçılar arasında büyük bir ayrım yapıldı. Repertuar süreçlerinin artık sanat kurullarında değil, sizin tercihinize göre şekillendiğini herkes biliyor. Bundan vazgeçin.
“Kültürel iktidar olma” meselesinde siyasi iktidarın bir cümlesi vardı: “Siyasi iktidardayız ama maalesef sosyal ve kültürel olarak iktidar olamadık.” Olamazsınız tabii. Çünkü kültürel iktidar, sanatçılara zorla propaganda yaptırmak değildir. Propagandanızı yapmayanları cezalandırmak suçtur. Cezaevinde olan, protesto eden sanatçıları içeri atıyorsunuz; okurları, yazarları, çizerleri… Böyle kültür inşa edilmez.
Mesela bir İnci Mehmet romanını yazdıramazsınız.
Monariza şiirini yazdıramazsınız.
“Yazımı kışa çevirdin” türküsünü söyletemezsiniz.
Parayla tuttuğunuz insanlar bunları yapamaz.
Kültür, Anadolu’nun içinden çıkan insanların keşfedilmesiyle olur.
“Doğu Karadeniz’in hiçbir il merkezinde turizm açısından bir değer kalmamıştır”
Gelelim turizm meselesine.
Ben Rize’den seçildim geldim. Doğu Karadeniz’in hiçbir il merkezinde turizm açısından bir değer kalmamıştır. Bu sadece sizin döneminizin değil, 23 yıllık AKP iktidarının sonucudur. Çünkü Karadeniz şehirlerinin ruhu alındı. Karadeniz’in karakterini oluşturan dağlar, dereler ve denizler üzerine yapılan saldırılar, çıkarılan yasalar nedeniyle oradaki insanların önü kesildi. Artık çaydan, fındıktan, balıkçılıktan geçinemiyorlar. Turizmde ise hiçbir şey yapamıyorsunuz.
“8 bin tane kaçak bungalov var”
Fırtına Vadisi ile ilgili de bilgi vereyim: 7800 tane kaçak bungalov var. Bu insanlar neden bunları yaptı biliyor musunuz? Çünkü çaydan geçinemediler, fındıktan geçinemediler. Bir gelir elde ederiz diye tarlalarına bungalov yaptılar. Ne yaptınız siz peki? Getirdiğiniz günübirlik kiralamalarla turizmde tekelleşmeyi sağlamak üzere — altını çizerek söylüyorum — Karadeniz’deki otelcilik sektörünü belli şirketlere aktaran bir düzenleme yaptınız. Bu insanların çalışmalarına izin vermiyorsunuz. “Yapı kullanma izin belgesi” istiyorsunuz. Nasıl bulacaklar?25 yıl boyunca gerekli düzenlemeler yapılmadı. İnsanlar son birikimlerini bungalovlara yatırırken ses çıkarmayan iktidar şimdi bunları yıkacağım diye tutturdu. İnsanların geçim kaynakları yeniden ellerinden alınıyor. Bu sistem hatasıdır; iktidarınızda ve yönetiminizde ciddi bir hata var.
RTÜK ile ilgili de… Son 10 yılda 400 milyonun üzerinde ceza kesildi ve bunların çoğunluğu doğruları söyleyen televizyonlara, gazetecilere verildi. Sözcü TV, Tele1, Halk TV defalarca cezalandırıldı. RTÜK, basın özgürlüğünü sansürlemek için bir baskı aracına dönüştürüldü. Gazetecilik, duyulmasını istemediğiniz şeyleri de yazmaktır. İktidar propagandası yapmayanları susturmanız, halkın alternatif bilgi kaynaklarını kapatmanız iktidarınızı koruyamaz. Yanılıyorsunuz. Son olarak, bu bütçeyle ilgili teknik analiz yapamadım ama yönetiminizde sorun olduğu gerçektir. Yine de bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.”
