Ünlü gazeteci Fatih Altaylı, 21 Haziran 2025 tarihinde akşam saatlerinde evinden gözaltına alındı. Gözaltı operasyonu, sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın sosyal medya üzerinden yaptığı tehdit içerikli paylaşımın hemen ardından gerçekleşti.
● Gözaltı Operasyonu: Emniyet Bilgi Vermedi
Altaylı’nın eşi Hande Altaylı’nın açıklamasına göre, İstanbul Teşvikiye’deki evlerine gelen 7 kişilik bir emniyet ekibi, gazeteciyi hiçbir gerekçe göstermeksizin ve nereye götürüldüğü bilgisini vermeden gözaltına aldı. Kamuoyuna yapılan ilk açıklamalarda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 310/2 ve 106/1. maddeleri kapsamında, “Cumhurbaşkanına tehdit” ve “hakaret” suçlamalarıyla re’sen soruşturma başlatıldığı belirtildi.
● Oktay Saral’dan Sabah Saatlerinde Açık Tehdit
Aynı gün saat 11.00 civarında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, sosyal medya hesabından şu ifadeyi paylaştı:
“Altaylıııı! Suyun ısınmaya başladı.”
Bu paylaşım, doğrudan kişiye yönelik tehdit olarak yorumlanırken, aradan sadece 10 saat geçmeden Altaylı’nın gözaltına alınması, gözaltı kararının siyasi bir talimatla mı verildiği sorusunu gündeme taşıdı.
● Hukuk Devleti Mi, Siyasi Rejim Mi?
Altaylı’nın gözaltına alınış biçimi ve zamanlaması, Türkiye’de hukuk devletinin temel ilkelerinin ciddi şekilde ihlal edildiği yönünde yoğun eleştirilere neden oldu.
Gözaltı kararı re’sen alınmış olsa da, bir başdanışmanın açık tehdidinden saatler sonra bu kararın uygulanması, yargının bağımsızlığına gölge düşürdü.
Ailesine bilgi verilmemesi, keyfi gözaltı uygulamalarını çağrıştırıyor.
Basın özgürlüğü açısından tehlikeli bir eşik daha aşıldı.
● Basın Özgürlüğü Bir Kez Daha Yaralandı
Türkiye, halihazırda dünya basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 158. sırada bulunuyor. Fatih Altaylı gibi yıllardır gazetecilik yapan bir ismin bu şekilde gözaltına alınması, Türkiye’de ifade özgürlüğünün geldiği noktayı tekrar gözler önüne serdi.
Altaylı, son dönemde iktidarı eleştiren sert yazıları ve yorumlarıyla dikkat çekmişti.
● Siyasi Talimatla Gözaltı İddiası Güçleniyor
Oktay Saral’ın tehdidinin ardından yaşanan gözaltı gelişmesi, karar alma süreçlerinin siyasi baskıyla şekillendiği endişesini artırıyor. Hukuki sürecin şeffaf yürütülmemesi, delillere dayalı açıklamaların yapılmaması ve gözaltı sürecinin kamuoyuna kapalı gerçekleşmesi, sürecin keyfi olduğu yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
● SERT ELEŞTİRİLER YÜKSELİYOR
“Gazeteci susturuluyor”: Basın mensuplarının korku ortamında haber yapamayacağı bir dönem başlıyor.
“Hukuk askıya alındı”: Tehditle başlayan ve akşamına gözaltıyla sonuçlanan süreç, hukuk sistemine güveni sarstı.
“Yargı siyasetin emrinde”: Yargı bağımsızlığı ciddi biçimde sorgulanıyor.
“Türkiye nereye gidiyor?”: Gazetecilerin hedef haline gelmesi, demokratik rejimden uzaklaşıldığının işareti olarak değerlendiriliyor.
● SONUÇ: BU BİR GAZETECİYİ SUSTURMA OPERASYONUDUR
Fatih Altaylı’nın gözaltına alınması, sadece bireysel bir olay değil; Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü açısından kritik bir kırılma anıdır. Siyasi tehditlerle başlayan süreçlerin güvenlik güçleri eliyle uygulamaya geçmesi, ülkeyi hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaştırmaktadır.