Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

AHİRET GÖZ, KATARAKT İÇİN HASTADAN 571 BİN TL İSTEMİŞ!

AHİRET GÖZ, KATARAKT İÇİN HASTADAN 571 BİN TL İSTEMİŞ!İster…Bunda şaşılacak

AHİRET GÖZ, KATARAKT İÇİN HASTADAN 571 BİN TL İSTEMİŞ!

İster…

Bunda şaşılacak bir durum yok ki!

Özel sektör… Arz talep mevzuu.

Bir önceki hafta da bir başkası tanıdığım bir ailenin hastasından göz ameliyatı için 1 milyonun üzerinde para talep etmişti. Ameliyatta kullanılacak cihaz sadece onlarda varmış, yurt dışından da ek bir malzeme getirecekler ama yine de operasyonun başarılı olma olasılığı yüksek olmayacakmış. Aslında gerek de yokmuş ya! Benzer hikayeler çok.

Sosyal devlette eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerinin devlet tarafından sağlanır olması bizim için çoktan rafa kalktı. Eğitimde neredeyse tüm devlet okulları İmam Hatip’e dönüştürüldüğünden mali durumları uygun olmayanların bile çocuklarını özel okullara vermek durumunda kaldıkları bir dönemi yaşıyoruz. İlginçtir özel de de neredeyse imam hatip hiç yok!

Sağlıkta da durum farklı değil. Teknoloji, yeni binalar, artan yatak kapasitesi, hekim sayılarına dair açıklamalar, dahası artık sabah namazından muayene için kuyruğa girmiyorsunuz spotları var ama vatandaşa yansıması bu minvalde değil. MRHS üzerinden uzmanı adına bir asistandan randevu alabilen dünyanın en şanslı hastası olabilmişken “doktor seçme hakkınız var” lafı havada kalıyor.

(Özel sektör adına yetiştirilen) Asistanlarla toplamda hekim sayısının artmış olması yanıltmasın. Zira Suriyelilerle beraber nüfus da 100 milyona vururken artık çoğu anlı şanlı hastanelerde bile özele geçmek zorunda kaldıklarından bir çok branşta yeterince uzman kalmadı! Daha vahimi kamuda hatta üniversitelerde görev yapan profesör hekimlerin bile çoğunun ailelerine özel sağlık sigortası yaptırıyor (bunu bir başka yazıda yazmıştım) olması bu acı gerçeğin sonucu.

Diğer yandan diyelim poliklinik randevusunu kopardınız, size verebildikleri ameliyat ya da MR gününde hala yaşamda olup olamayacağınızın garantisi de yok!

Muhatap oradaki hekim ve görevliler ama onların da yapabileceği bir şey yok. Zaten mevcutlar gereğince görevlerini yapıyorlar.
Ama konumuz kamu hastaneleri değil, özel de fiyatlandırma. Oradan devam edelim.

En büyük özel hastane zincirinin sahibinin bakan olduğu dönemde aslında fotoğraf tam netleşti; “sağlık özele kayıyor.” Hatta abartıp ilerde tüm kamu hastaneleri de özele devredilebilir diyenlerde var. Yeni hastane ruhsatı almanın hatta mevcut hastanenize yeni poliklinik oluşturma ruhsatı almanın adeta imkansız olduğu bir dönemde zincirler ise uzadıkça uzaması böyle düşündürttürebiliyor!

Bunca yatırımı (!) bir şekilde yapmış, iş ortaklıkları oluşturmuş yanı ticarethane açmış girişimcilerin kar hedefleri şaşırtıcı değildir. Elbette hastanın tipine, kıyafetine, hastaneye geldiği arabasının modeline bakarak belirlemedikleri fiyat tarifeleri vardır.

Özel müteşebbis için ister marul, ister gömlek, isterse bir hastalığın ameliyatı olsun fiyatını belirleyen parametreler vardır.
İlk parametre maliyettir.

Sektörde varlığını pekiştirmiş sağlık girişimcisinin eli bu noktada rahat… Bazı teşvik ve fonları da değerlendirerek en iyi lokasyonda yeni binalarını yapıp cihazlarını da tedarik edebiliyor. Geriye kalıyor insan kaynağı.

Hekim dostlarımdan biliyorum, onlar kendilerini bir çalışan değil daha çok “sanatçı” olarak tanımlar. Haklılar, çünkü yaptıkları işin kreatif, moral tarafı çok yüksek. Ama özel onları öyle görmez, verdiği vereceği yüksek ücret için performans – tırmandırma kriterleri uygular.

Sahi doktorlara bu kadar cömertler mi?

Hekim kamudan aldığının 2-5 katı ücret elde edebiliyorsa elbette cömertlikten bahsedilebilir. Zaten bu maddi fark olmasa hekim kamudan neden ayrılıp çoğu kez hekim olmanın farkındalığını da yaşayamayacağı özel sektörde çalışan olsun. Ancak bu cazibeye karşın bazılarının “hekim” olduğunu anımsayarak bir süre sonra yüksek ücreti bırakıp tekrar kamuya döndüğünü de araya sıkıştıralım!

Hekime cömertler dediysek bu cömertlik yardımcı sağlık çalışanları için de geçerli anlamına gelmiyor, çoğu asgari ücretle çalıştırılıyor.
Özelin hekime yüksek ücret ödeyebilme gerçeğinin altında o hekimlerin o seviyeye gelmelerinde, eğitimlerinde, gelişmelerinde tek kuruş maliyet üstlenmemiş olmaları yatar!

Hazıra hiç bedel ödemeden konuyorlar!

6 sene tıp, üzerine ihtisas, yan dal vs vs… Kamunun deneyimli, klas hocaları salt aldıkları maaş karşılığında yıllar boyunca genç hekimleri yine kamunun kaynaklarını kullanarak bilahare özel sektörde çalışsınlar; karşılıklı bol para kazansınlar diye yetiştiriyorlar.

Türkçesi, özel sektör daha yüksek ücret ödeyebilmede kamuca eğitim maliyetleri yüklenilerek bir anlamda finanse ediliyor.
Bu durumda özel hastanelerde işittiğimiz, muhatap olduğumuz yüksek ameliyat fiyatlarının maliyetten özellikle insan kaynağı maliyetinden hareketle belirlendiği söyleyemeyiz.

Fiyat belirlemede diğer ana faktörler nelerdi?

Pazardaki rekabet koşulları, kurumun algısı, tedavi zarureti ve ürüne – hizmete talep. Yanı arz – talep denklemi.

Bulundukları semt ve marka bilinirliklerine göre özel sağlık teşekkülleri fiyat belirlemede baskı altında değiller, zira kamudan hizmet alma olasılığının zorluğu nedeniyle özele yeterince talep var. Bütçesi uygun olan zaten kamuyu aklına bile getirmiyor, uygun olmayan da MRHS den umudunu kesince borç harç ulaşabildiği özel hastaneye gidiyor. Zira sağlık bu, ihmal edilecek, ertelenebilecek bir tarafı yok.

Not: Makalenin başlığı Prof. Dr. Şaban Şimşek’in bugünkü sosyal medya paylaşımından.

Recep Ali Aksoylu / 2025.04.07