Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Uğur Mumcu’yu Hayattan Koparan Karanlık Suikastın 32. Yılı: O Tuğla Hala Çekilmedi

Türkiye’nin önemli aydınlarından, gazeteci Uğur Mumcu’nun uğradığı bombalı saldırı sonrası

Türkiye’nin önemli aydınlarından, gazeteci Uğur Mumcu’nun uğradığı bombalı saldırı sonrası hayatını kaybetmesinin üzerinden 32 yıl geçti. Karanlık cinayet tam olarak aydınlatılamazken, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın söylediği iddia edilen “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır”

Türkiye’nin önemli aydın ve gazetecilerinden Uğur Mumcu’nun uğradığı suikast sonrası hayatını kaybetmesinin üzerinden tam 32 yıl geçti.

Mumcu, 24 Ocak 1993 günü o dönem Karlı Sokak adına sahip olan sokakta arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonrası hayatını kaybetti. Mumcu, o dönem araştırmacı gazeteci kimliğiyle tanınan terör, yolsuzluk ve siyaset gibi kritik konularda önemli haberlere imza atan bir isim olarak biliniyordu.

‘BİR TUĞLA ÇEKERSEK DUVAR YIKILIR’

Uğur Mumcu’nun cinayeti sonrası dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın Mumcu’nun ailesine söylediği iddia edilen ve sonrasında ise inkar edilen “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” sözleri, cinayetin arkasındaki karanlık elin büyüklüğünü ifade ediyordu.

‘BU İŞİ DEVLET YAPMIŞTIR’

Yine o dönem Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görevli olan askeri savcı Ülkü Coşkun, soruşturmada görev alan isimlerden biriydi. Cinayetin ardından Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demirel ile birlikte Mumcu’nun evine giden Coşkun “Üzerime gelmeyin, bu işi devlet yapmıştır” derken sonrasında o da bu sözleri sarf ettiğini reddedecekti.

Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, DGM savcısı Ülkü Coşkun’u soruşturmayı savsakladığı gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’na şikayet ederken, yapılan soruşturmada Bakanlık müfettişlerinin hazırladığı rapor iddiaları doğrularken, Coşkun’un asker olması nedeniyle hakkında işlem yapılamazken Milli Savunma Bakanlığı’nın dosyayı dönük bir işlem uygulamaması tepkiyle karşılanmıştı.

ÇALI SÜPÜRGESİ…

Suikastın işlendiği gün, sonradan Mumcu’nun isminin verildiği Karlı Sokak’ta “devlet büyüklerinin geleceği” gerekçe gösterilerek çalı süpürgesiyle delillerin süpürülmesi, 32 yıllık süreçte yaşanacakların habercisi gibiydi.

CİNAYETİ KİM PLANLADI?

32 yıllık süreçte çok sayıda isim bu cinayete karıştığı gerekçesiyle tutuklanırken, açılan bir dava hala devam ediyor. Cinayetle ilgili tutuklamalar yapılmış ve cezalar verilmiş olsa bile bu cinayetin arkasındaki gücün kim olduğu, cinayetin emrini kimin verdiği halen cevabı aranan soru olmaya devam ediyor.

‘UMUT OPERASYONU’

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun derlediği habere göre, İçişleri Bakanlığı, 1999 yılında Mumcu cinayetiyle ilgili yeni bir inceleme yapılmasını talep etti. Bu süreçte “Umut Operasyonu” adı verilen süreç başlatılırken elde edilen delillerle 2000 yılında dava açıldı.

SİYASİ CİNAYETLERİN ARKASINDA İRAN MI VARDI?

Umut operasyonu, adını “Uğur Mumcu Uzun Takip” operasyonundan aldı. Operasyon, Ocak 2000’de Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun Beykoz’daki villasına düzenlenen baskında bulunan hard disklerin incelenmesinden sonra açıldı. Buradaki bilgilerden İstanbul’da “Tevhit – Selam / Kudüs Ordusu” adlı örgütün İran bağlantısıyla eylemleri yaptığı şüphesi açığa çıktı. Sadece Uğur Mumcu cinayeti değil, aynı örgütün Muammer Aksoy, Bahriye Üçok suikastları gibi pek çok eyleme imza attığı iddia edildi.

İlk yargılama ardından sanıklardan Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve Ferhan Özmen’e “Anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Örgütün İran bağlantısını sağladığı iddia edilen Ali Akbulut, Selahattin Eş, Ahmet Cansız, Aydın Koral ve firari sanık Oğuz Demir hakkındaki dosya ise ayrıldı.

KİM NE KADAR CEZA ALDI?

2002’de Yargıtay Necdet Yüksel’e ve Rüştü Aytufan’a verilen hapis cezalarını onadı. Hakkında verilen ilk karar bozulan Özmen’e 28 Temmuz 2005’te Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ağırlaştırılmış müebbet, Ekrem Baytap’a da 15 yıl hapis cezası verildi.

Yedi sanık ise (Abdulhamit Çelik, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, Mehmet Şahin, Fatih Aydın, Muzaffer Dağdeviren ve Yusuf Karakuş) altı yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklar hakkında ceza indirimine gidilirken, firari sanık Oğuz Demir’in dosyası ayrıldı.

2006’da Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Özmen hakkındaki kararı onadı. Sanık Baytap’a verilen 15 yıl hapis cezası bozuldu. Diğer sanıkların ise cezalarında indirime yol açan Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanamayacaklarına belirtildi.

Mahkeme, 17 Aralık 2013’te, sanıklardan Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap’ı “silahlı suç örgütü kurma ve yönetme” eylemlerinden 12 yıl 6’şar aya; Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Recep Aydın da “silahlı suç örgütü üyesi olmak” suçundan 6 yıl 3’er ay hapse mahkûm etti.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 2009’da “Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu” örgütü mensubu Ali Akbulut, Selahattin Eş, Ahmet Cansız ve Aydın Koral’ın yargılanmasına başlandı. Sanıkların Tahran’da yaşadığı ve örgütün İran bağlantısını sağladıkları ifade edildi. Firari Oğuz Demir ile bu sanıkların dosyaları arandıkları gerekçesiyle kapatılmadı.

MEHMET AĞAR TANIK OLARAK DİNLENECEK

Dava süreci hâlâ devam ediyor. 16 Ocak 2025’te Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, mahkeme heyeti, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Bu karar, Mumcu ailesinin avukatı Turgut Kazan’ın talebi üzerine alındı.

Davanın bir sonraki duruşması 12 Mayıs 2025’te görülecek. Bu duruşmada o dönem “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” diyen Mehmet Ağar’ın ne yönde ifade vereceği ise merak ediliyor.

 

Kaynak: T24