Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tahsin Ocaklı ,” Yılmaz Katmer Çaykur’un ne şekilde personel alacağını açıklamak senin işin mi”

Evet merhaba değerli basın mensuplarını ve bizi izleyenleri saygıyla selamlıyorum

Evet merhaba değerli basın mensuplarını ve bizi izleyenleri saygıyla selamlıyorum yarın 1 Mayıs işçinin emekçinin adalet arayanların bayramı 1 Mayıs için herkes alanlarda olacak bu emek mücadelesinde bulunan bütün işçilere ve işçi dostlarına bütün hak mücadelesi yapanlara selam olsun diyorum tabii bu 1 Mayıs’ta özellikle yalnızca emekçilerin hak ve özgürlüklerini savunduğumuz bir gün olarak değil aynı zamanda da 19 Mart’ta yaşanan sivil darbe nedeniyle bu darbe girişimine karşı demokrasiyi ve adaleti birlikte savunmayı aynı zamanda bir alan olarak görüyoruz bu bir mücadelenin parçası olarak görüyoruz yani bu 1 Mayıs ta ya adalet ya da sefalet tercihi yapmak durumunda olacağız sokaklar alanlar buna göre şekillenecek ben bu açıklamaları yaparken Sayın Cumhurbaşkanının da elbette ki basın açıklamasının bir bölümünü duydum ve orada kullanılan cümleler arasında bizi çok üzen bir tehdit gibi algıladığımız bazı cümleleri de halkımızın takdirine bırakmak isterim neydi onlar yani Cumhurbaşkanlığı yolunda veya o yolda o yolda mücadele eden bakalım kaç tane daha CHP’li  sırada olacak gibi buna benzer mealde bir açıklama yaptı tam olarak doymamakla birlikte buna yakın bir şeydi bu doğru değil

Cmhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisidir Türkiye’nin birinci partisini tehdit etmek bu halkı tehdit etmekle eş değer bir durumdur bu nedenle güzel olmamış şık durmamış sayın Cumhurbaşkanım şimdi ben Rize’nin Milletvekiliyim ve Rize Milletvekili olarak elbette ki çayla ilgili sorunları sürekli olarak aldığım onlarca telefon yüzlerce SMS veya sosyal medya yoluyla bize gelen şikayetleri zaman zaman halkımızla paylaşıyorum AKP Rize il başkanı tarafından Çaykur’un nasıl personel alınacağına ilişkin bir açıklamayı Pazar ilçesinde yaptığında doğrusu tüylerim diken diken oldu yani orada kurumun bir müdürü var iken Çaykur’un bir genel müdürü var iken ve Çaykur kanunlarla belli bir halde yönetilmesi gerekirken AKP’nin il başkanı sanki oranın valisi sanki oranın Çaykur genel müdürü tarım bakanı gibi çıkıp işçi alımına ilişkin şartların nasıl olacağını açıklayabiliyor böyle bir şey olamaz.

Açıkladıkları kriterler arasında sayılan yaşadığı ilçedeki fabrikaya müracaatı normal olur ama daha evvel geriye dönük bir sigorta geçmişinin olmaması şartını koymak senin ne hakkın be kardeşim orada şu anda çalışan 10.000 işçi var geriye dönük sigortası olanları işe almama şartı zaten orada çalışanların çalışamaması demektir öyle bir şey olabilir mi bu tutum hem yasalara aykırıdır hem açıklamaya hakkı yoktur Çaykur il başkanı düzeltiyorum Rize il başkanı AK Parti il başkanı açıklamalarında işçinin nasıl alınacağına dair kriterleri saymak yerine çay üreticisinin ve çalışanlarının haklarını nasıl savunacağını izah etmelidir çay fiyatı için bizim 35 olarak söylediğimiz rakamın doğru olup olmadığını bizimle birlikte maliyetlerini tartışarak neyi vereceklerini cesaretle söylemelidir odur onun işi onunla ilgili propaganda yapmaktır daha doğrusu açıklayamaz fiyatı da o açıklayamaz elbette personel alımları da elbette ki Çaykur Genel Müdürlüğü ve İŞKUR üzerinden herkesin görebileceği ve güvenceyle inanabileceği noter huzurunda eşit koşullarda yapılmalıdır öyle siz önce mülakatla almayı uygun gördünüz sonra gördüğünüz tepki üzerine bunları açıkladınız ve şimdi de çay üreticisi de bütün çalışanları da benim sayfalarımda da veya sizin sayfalarınızda haber sitelerinin yorumlarında gidin bakın bunun doğru olmadığını herkes söylüyor o yüzden Çaykur düzeltiyorum sürekli mesele çay olunca Çaykur diye biliyorum AKP İl Başkanının bu işlere kafa yormak yerine söylediğim gibi çay üreticisinin sorunlarıyla ilgilenmesini biz tavsiye ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Samsun’da çok önemli bir heyelanla ilgili ne yazık ki ağır sonuçları olan ölümlerin yaşandığı bir heyelan faciası yaşandı yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum ailelere sabır diliyorum ama bu heyelan meselesi Karadeniz’in kaderi değildir daha önce yaptığım çeşitli basın açıklamalarında bu konulara çokça değinmiş heyelanların adeta yerlerini de işaret ederek bu lokasyonlarda zemin etütlerinin yapılması gerektiği ve zemin etütlerine göre de istinat ya da her ne türlü başka türlü önlemi var ise buradaki heyelanların durdurabilmesinin mümkün olduğunu ifade etmiştim.

Bbu iddialarımdan bu iktidar bu savalarımdan sonra Karadeniz’de dört büyük heyelan yaşandı ve buralarda yaşamını yitiren vatandaşlarımız oldu bundan sonra da olmaya devam edecek çünkü Karadeniz’in artık deprem bölge sınıfı olarak da bir değişime ihtiyacı var artık depremlerin çokça yaşandığı bir yer haline geldi bu nedenle özellikle sıvılaşmış zemin oluşması gibi yağışlardan dolayı zeminin kayaya tutunamamasından kaynaklı yüzeysel kaymaların çokça şey yaşanabileceğini biliyoruz ve çağrıyı buradan bir daha yapıyorum .

Türkiye’nin kaynaklarını Türkiye’nin güvenliğini ayırın öyle günlük 8.8 8 milyon lira Cumhurbaşkanının koruma giderlerinin hani sadece %10’u kadarı bu bölgeye ayrılsa o bölgede bu heyelan tehlikeleri tehditleri kalkar deprem tehditleri kalkar o nedenle iş ilk yapılacak olan iş bu tehditlere ve tehlikelere karşı iktidarın oraya bütçe ayırması ve etütlerin derhal yapılıp bu belgenin güvenli hale getirilmesi sağlanmalıdır.

Önümüzde bir Kanal İstanbul rantı var. Bu Kanal İstanbul rantının büyüklüğü herkes biliniyor ben şimdi size soruyorum kanal İstanbul yapıldığında Kanal İstanbul’un etrafında milyon dolarlar eden evler olduğunda benim bölgede çay üreticiline fındık üreticisine ona buna ne faydası olacak işçime ne faydası olacak yani birilerinin orada yüksek servet değerli gayrimenkulleri oluşturduğunda bunların altyapıları üstelik de benim devletim eliyle bizim bütçemizden karşılandığında ne faydası olacak bize içme suyu baralarımız havzalarımızın yok olmasının hiç mi kıymeti yok bu kadar vicdansızlık olabilir mi ya değerli vatandaşlarım bakın İstanbul Belediye Başkanımızın tutuklanmasının maliyeti 1.9 trilyon lira bunu biliyorsunuz yani doğmayan bebeğin bile 35 milyon 35.000 L borçlu olarak doğacağı yaşayanların vefat edecek olanların da bu parayı belki mirasçılarına borç olarak bırakacağı bir döneme geldik niye işte hukuk dışı bu davranışlar yüzünden Türkiye’deki şirketler kaçıyorlar kimse gelmiyor dışarıdan bize mal satılmaz duruma geldik ve bütün bunların karşılığında demokrasi olmadığı için yaşıyoruz bir tane şey var yapılacak yargılamaları açık yapacaksınız tutuksuz yargılama yapacaksınız delilleriniz somut olacak öyle akçeli işlere karışmış olan herhangi biri çıkarsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak önce biz zaten suç duyurusunda bulunuruz.

Ama buradaki hikaye yargılamalardaki daha soruşturmalar ve iddiaların zorla yapılmaya çalıştığı bir durum yaşanıyor yani tutuklamalar yanıyor tutuklamalardan sonra soruşturmalarda delil uydurulmaya çalışılıyor bu olmaz üstelik işte Sayın Zafer Partisi Genel Başkanının yargılaması başladığı iddianameleri okuduk içi boş bu iddianameler ile bir insan 100 gün boyunca tutuklu tutulabilir ve duruşma salonunda tutukluluğu devam edebilir mi olmaz.

İktidar şimdi yeni bir af yasasına hazırlanıyor onu da öğrendik 2023 öncesinde suçları kapsayacak şekilde düzenlemek yoluyla bizim arkadaşlarımızı bu kapsamın dışında tutmak istiyorlar biz buradan uyarı yapalım adalet ve hak meselesi herkes içindir ve üstelik de bugün yaşanan bu hukuksuzluklara karşı bütün dünyaya rezil oluyorsunuz o yüzden yargılamaların adil yapılması bir an önce sonuçlandırılması için meclis burada biz hazırız adalet Bakanı burada ama özellikle yetiştirilmiş ve sadece tutuklama için hazırlanmış olan savcıları bu görevde tuttuğunuz sürece bu ülkede adalet beklentisi hiçbir vatandaşta olmaz.

Ben gene Karadeniz’e döneyim çay üreticisi artık kendi çayını toplayamaz hale geldi çayın tarlasına sahip olan yaşlılar daha önce çay ortaklığı toplama ortaklığı yaptığı insanlara yarısını vermek suretiyle gelirleri bölüşüyorlar idi şimdi çay tarlalarının sahipleri yarısından vazgeçtiler üçte birine razı oldular artık tarlan elde edeceği gelirin üçte birini dahi elde edemez duruma geldi onun da içinde gübre fiyatı olunca taşıma fiyatı olunca yani çay fiyatı artık ele başa geldi ne istiyorlar. Çay fiyatı ele başa gelsin orada toprakta mülkiyet el değişimi sağlansın kime elbette ki çok uluslu madencilik firmalarına ama biz defalarca söylediğimiz gibi ne çayı ne fındığı ne tarımı asla bırakmayacağız bu iktidar elbette gidecek bu iktidarı elbette halk gönderecek ve tarımda en azından hak ettikleri payı ve ücreti alacaklar en azından bu iktidarın gayri safi milli hasıla içinde verme görevi olan anayasal olarak vermesi zorunlu olan parayı %20’sini verdiğini tekrar hatırlatarak bu kesintilerle karşılaşmayacak bir iktidarı bizim sağlayacağımızı söyleyip Karadeniz’le ilgili hiç merak etmesin çiftçilerimiz biz burada olduğumuz sürece ya bunlar yanlışlarını düzeltecekler ya da siz bu yanlış yapanları göndereceksiniz birlikte göndereceğiz.

Yakındır seçim sandığı gelir haziran ayında ben bir iddiamı tekrarlayayım burada temmuz ayından sonra düzeltiyorum temmuz ayından sonra bu iktidar bir seçim takvimini açıklamaya mecbur kalacak bu cümlem burada not olarak dursun takipteyiz vatandaşlarımız şunu bilsin kendinize güvenin inanın yakın zamanda seçim olacak hepimiz rahat edeceğiz bu adalet meselesi de bu hukuk meselesinde de hepimiz mutlu olacak her şey çok güzel olacak diyorum teşekkür ediyorum