Susurluk’un kilit isimlerinden suç örgütü lideri Hadi Özcan (67) Diyarbakır Cezaevi’nde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Hadi Özcan’ın Sapanca’da toprağa verileceği öğrenildi.
Suç örgütü lideri Hadi Özcan, Diyarbakır Cezaevinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Hadi Özcan’ın cenazesinin memleketi Sapanca’ya getirilmesi ve cuma günü burada toprağa verilmesi bekleniyor.
75 YIL CEZAYA ÇARPTIRILDI
Nizamettin Keskin, Sürmeli Göçer ve Fehmi Göçer’in öldürülmesi olayına karıştığı iddiasıyla aranan ve o dönem yurtdışında bulunan Hadi Özcan, 2020 yılında yakalandı. 2021 yılında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Özcan, azmettirme suçundan 75 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 28 yıllık infazını tamamlamak üzere Diyarbakır 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
2006’DA ÖLÜMDEN DÖNDÜ
Kocaeli ve Sakarya’da organize bir suç çetesi oluşturan Hadi Özcan, haraç alma, öldürmeye ve yaralamaya azmettirme gibi pek çok suçtan da yargılandı. Hadi Özcan, 10 Mart 2006 tarihinde İzmit Yahya Kaptan mevkiinde kurulan bir pusuya hedef oldu. Aracı, kaleşnikoflarla tarandı. Özcan saldırıdan yaralı kurtuldu.
HADİ ÖZCAN KİMDİR
Kocaeli ve Sakarya’da çevresindeki kişilerle birlikte organize bir suç çetesi oluşturan Hadi Özcan, yalnızca azmettirme değil, tehdit, haraç alma, öldürmeye ve yaralamaya azmettirme gibi pek çok suçtan da yargılandı.
SUSURLUK’UN KİLİT İSMİ
Hadi Özcan, Susurluk kazası öncesinde savcılığa verdiği ifadede derin yapılanmayı ayrıntılarıyla anlattı. Özcan, ilk defa “Mehmet Özbay” kod isimli Abdullah Çatlı’nın gerçek kimliğini deşifre ederek kayıtlara geçirmişti.
Kurdukları paravan şirketlerle, 1990’lı yıllarda BOTAŞ’ın Ceyhan’daki atık petrol ihalesini alan Hadi Özcan ve Abdullah Çatlı’nın arası, milyonlarca dolarlık para gelirinin paylaşılması aşamasında açılmıştı.
Hadi Özcan, Abdullah Çatlı’nın kendisini öldürmek için plan yaptığını ve bunu da Yeşil’den öğrendiğini ifade etmişti.
Gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın Reis adlı kitabında da Hadi Özcan şu şekilde anlatılıyor:
“Hadi Özcan, 1954 İzmit doğumlu, eski bir Ülkücü’ydü. 1970’li yıllarda Sapanca Kırkpınar Ülkü Ocağı başkanlığını yapmıştı. Bir ara cezaevine girmiş, çıktığında hem yeraltı dünyasıyla hem de uyuşturucuyla tanışmıştı. 1990’lı yıllarda İzmit çevresinde “Ülkücü Baba” diye nam salmıştı. Abdullah Çatlı ile Hadi Özcan petrol işini yapmaya başladılar. Abdullah Çatlı, Hadi Özcan sayesinde, İzmit’te o zamanlar jandarma alay komutanı olan Albay Veli Küçük’le tanıştı.
Çatlı, Yeşil’le de bu sayede tanışmış oldu. Tuğgeneral Küçük, İzmit’te görev yaptığı sırada, Hereke-Düzce-Sapanca üçgeninde Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım gibi bazı faili meçhul cinayetlerin meydana gelmesi ve başta Abdullah Çatlı’yla ilişkisi yüzünden, Genelkurmayca soruşturmaya uğradı ve aklandı. Çatlı’nın Tuğgeneral Küçük ve dolayısıyla Yeşil’le arası bir zaman sonra açıldı. Çünkü Çatlı ekibi, diğer grubun adamı Hadi Özcan’a “kazık atmak” istemişlerdi. 1.500 ton petrol atığı İskenderun Demir Çelik’e satılmıştı. İlk sorun, bu işten elde edilen paranın paylaşımında çıktı.
Ülkücü Hadi Özcan “emeğinin” karşılığını almak istiyordu. Ancak diğerleri Hadi Özcan’ı “sömürmek” taraftarıydı:
“Bana bir haftalık süreli çek vereceklerini söylediler. Ankara’ya gittim, kapısında Bucak AŞ yazan üç katlı binadan içeri girdim. Milletvekili Sedat Bucak ile Haluk Kırcı’nın bulunduğu büroda, benim hakkım olan 6 milyar yerine, bana gözdağı verilerek, 500 milyon vermek istediler. Tepki gösterip münakaşa ettim. Verilen parayı almadım ve aramızda soğuk bir savaş başladı. Beni öldüreceklerini düşünerek, Kocaeli Emniyet İkinci Şube Müdürü Kâmil Toprak’la dolaşmaya başladım.”
Oysa iki eski Ülkücü, Çatlı ve Özcan ortaklık günlerinde, ne güzel “işler” peşinde koşacaklarını konuşmuşlardı:
“İran ile Irak sınırındaki bir nehirden 2 bin tonluk motorla kaçak petrol çıkarılıp, açık denizlerde 50 bin tonluk gemilere yüklenerek, oradan İngiltere’ye götürülüp satılacaktı. Karşılığında ya silah ya da para alınacaktı. Bu organizasyonu Çatlı’ya söylediğimde, hemen işin üzerine atlamıştı. Halen bu işi, ortağı Ahmet Baydar kendi hesabına yapıyor”
Çatlı, ülküdaşı Özcan’ın bulduğu depoları sadece petrol atıkları için kullanmadı. Boru hatlarından “kelepçe” tabir edilen yöntemle petrol çalıp bunları İzmit’e götürüp bu depolara koyuyorlardı. Aslında “kelepçe” işini, daha önce Kürtler yapıyordu. Çatlı ile Özcan ittifak yaparak İzmit piyasasından Kürtleri sildiler. Kolay kazanılan para iki ülküdaşı birbirine düşman etti…
Ama Baysa şirketi Çatlı’ya aşkı da getirdi. Emniyet Müdürü Kâmil Toprak ise daha sonra yaptığı açıklamada “adını lekelemek ve karalamak isteyenlerin kasıtlı olarak bu şekilde ifade verdiklerini, ayrıca Hadi Özcan’a koruma da vermediğini” söylemiştir.”
Odatv.com