Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sol Parti Tarım-Çay Çalıştayı Sonuç Bildirgesini kamuoyu ile paylaştı

Haber: Gençağa Karafazlı 20 Nisan 2025 tarihinde Rize’de Tek Gıda

Haber: Gençağa Karafazlı

20 Nisan 2025 tarihinde Rize’de Tek Gıda İş Sendikasında gerçekleştirilen Tarım-Çay Çalıştayı, iktidarın tarım – gıda ve çay politikalarını, çay üreticilerinin sorunlarını ve çözüm yollarını ele almak amacıyla toplanmıştı.

200 bin üreticisi ve yaklaşık 1 milyon insanın dolaylı yoldan geçim kaynağı olan çay ve çaykur ile ilgili sonuç bildirgesine şu konulara dikkat çekildi.

SOL PARTİ DOĞU KARADENİZ İL ÖRGÜTLERİ TARIM-ÇAY ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
20 Nisan 2025 tarihinde Rize’de gerçekleştirilen Tarım-Çay Çalıştayı, iktidarın tarım-gıda ve çay politikalarını, çay üreticilerinin sorunlarını ve çözüm yollarını ele almak amacıyla toplanmıştır. Bu sonuç bildirgesi, Çalıştay süresince ortaya çıkan ortak görüş ve mücadele taleplerini içermektedir.
Doğu Karadeniz’de en önemli geçim kaynağı olan çay tarımının geleceği günümüzde 200 bin üretici ve yaklaşık olarak 1 milyon kişiyi etkilemektedir. Çay bölgede hayatın önemli parçası olduğu kadar, Türkiye çay tüketiminde dünyada ilk sırada yer aldığı için ülkemiz açısından da kritik önemdedir. Ancak tek adam rejimi, tarım-gıda alanında diğer ürünlerde de yaptığı gibi, çayı ulusal ve küresel şirketlerin hâkimiyetine tabi kılmak, çayda kamunun lehine olan uygulama ve kurumları ortadan kaldırmak ve sermaye lehine dönüştürmek istemektedir. İktidarın hedefleri arasında sık sık özelleştirme gündemi ile anılan ÇAYKUR da vardır. Varlık Fonu’na devredilen ÇAYKUR’un her yıl zarar açıklaması, özelleştirmeyi daha sık gündeme getirmektedir. Bölge halkının kota ve kontenjan uygulamalarına son verecek, özel sektörü sınırlayacak bir çay kanunu talebi yıllardır gündemdedir. Ancak ÇAYKUR’u işlevsizleştiren, kamunun çay tarımındaki varlığını soyutlaştıran kanun teklifleri ile çay tarımının tamamen piyasalaşması öngörülmektedir. Keza bölge topyekun sermayenin saldırısı altındadır. Doğu Karadeniz özellikle maden ocakları ve HES’ler, vs. ile doğal varlıklarıyla sermayeye peşkeş çekilmekte; doğal varlıklar gibi çay tarımı da bu saldırıdan zarar görmektedir.

Çay Tarımını Bekleyen Tehditler
• Çok çeşitli sorunlarla uğraşmak zorunda kalan küçük üreticinin desteklenmeyip ithalatçı politikaların uygulamaya koyulması bu üreticilerin yabancı çayla rekabet edememesine ve tasfiyesine neden olacaktır.
• Yaş çay taban fiyatının üreticinin ve mevsimlik işçilerin insanca yaşayabileceği düzeyin altında olması üreticinin çay tarımından giderek hızlı şekilde kopuşuna neden olacaktır.
• ÇAYKUR’da mevcut kota uygulamasının sürdürülmesi de çay üreticisinin çayını düşük fiyatlarla özel sektöre satmasına yol açmaktadır. Böylece üretici maliyetinin altına dahi çayını şirketlere satmaya mahkum kalacaktır.
• ÇAYKUR’un özelleştirilmesi çay üreticisinin özel sektöre bağımlılığını artıracaktır. Üretici şirketlere mahkum edildiği gibi, tüketici de şirketlerin yüksek kar marjlarıyla sattığı çayı almak zorunda kalacaktır.
• 90’lı yıllarda özelleştirme savunucularının düşük verimlilik, düşük kapasite kullanımı, atıl ve çağın gerisinde kalmış otomasyon sistemi ve şirketlerin hâkimiyetindeki kuruluşlarla üreticinin ürününü değerinde satacağı, tüketicinin ise kaliteli ürünü ucuza alacağı söylemiyle gerçekleştirdikleri özelleştirmeye meşruiyet kazandırma çabaları ÇAYKUR’un özelleştirilme planlarında da devreye sokulacaktır. Tüm bu söylemlerin karşısında durarak ÇAYKUR’un demokratik ve kamucu şekilde, yani emekçilerin denetimi ve yönetiminde olacak şekilde yeniden yapılandırılmasını talep etmek gerekmektedir.
• Çayda yaratılmaya çalışılan bu yeni düzen küçük üreticiliği tasfiye edip yerine büyük ölçekli üretimi ikame etmeyi ve/veya yasal altyapısını da hazırlayarak küçük üreticiyi sözleşmeli üretimle kendi toprağında çay şirketlerinin işçisi haline getirmeyi hedeflemektedir. Sözleşmeli üretim şirketlerin üreticinin kullandığı girdiden, üretim tarzına kadar bütün süreçlerine hakim olduğu ama üretimden gelen riski üstüne almayarak üreticiyi boyunduruk altına almaya çalıştığı bir model olarak çay tarımında üretici için büyük bir tehlikedir.
• Tek adam rejiminin Meclisten geçirmeye çalıştığı Çay Kanunu da küçük üreticiyi ve küçük aile tarımını tasfiye etmek, çay tarımını şirketlerin eline vermek ve sözleşmeli üretimle hala varlığını sürdüren üreticiyi de kendi toprağında işçileştirme tehdididir.
• Sözleşmeli üretim dışında ucuz göçmen emeği, mevsimlik işçilik ve yarıcılık ilişkileri de çay tarımında sermayenin yarattığı sorunların bir örüntüsünü sunmaktadır. Çayda üretim sürecinde emeğin hakkını gözetecek bir çizgi izlenmelidir.
• İklim krizi de bölge için önemli bir tehdittir. Artan sıcaklıklar çayda verimi düşürdüğü gibi yeni bitki ve hayvan türlerinin, ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bunlara karşı mücadele yoğun kimyasal ilaç kullanımı riskini taşımaktadır.

Çay’a ÇAYKUR’a Sahip Çıkalım
Tüm bu tehditler karşısında çay üreticisi mücadeleyi birleştirmek zorundadır.  Çay üreticisi ÇAYKUR’un kota ve kontenjan uygulamasının son bulmasına; yaş çay fiyatının çay üreticisinin ve mevsimlik işçilerin insanca yaşam sürdürebilecek bir düzeye çekilmesine; ÇAYKUR’un şirketçi anlayışla değil emekçilerin denetiminde ve yönetiminde faaliyet yürütmesine yönelik bir mücadele hattı inşa etmelidir. Ayrıca mevsimlik işçilerin örgütlenme hakları, sosyal ve sağlık güvencelerinin sağlanması için çalışma yürütülmelidir.
Çay üreticisinin varlığını tehdit eden mevcut riskler karşısında bir araya gelerek dertlerini, fikirlerini ve taleplerini tartışacağı ve haklarına sahip çıkacağı kanallar yaratılmalı; forumlar, meclisler gibi çay üreticisinin birleşik mücadeleyi yürüteceği alanlar inşa edilmelidir. Çay üreticisini şirketlere bağımlı kılacak ve/veya tasfiye edecek bir Çay Kanunu çıkarılmasına karşı kamuoyu harekete geçirilmeli; çay üreticisini şirketlerin işçisi haline getirecek sözleşmeli üretim modeline karşı durulmalıdır. Çayda sermaye çıkarlarına ve şirket hakimiyetine karşı mücadele büyütülmeli; çay üreticisi emeğine sahip çıkmak için sokakta, meydanda, bulunduğu her alanda sesini yükseltmeli, birlikte hareket etmelidir.” ifadelerine yer verildi …