Rize’nin Pazar ilçesi Balıkçılar Köyü’nde halk, geçim kaynaklarını tehdit eden kafes balıkçılığına karşı ayakta: “Deniz bizim tarlamız, elimizden alamazsınız!
Özel Haber. Gençağa Karafazlı
Kamera: İlyas Gür
(RİZE)- Rize’nin Pazar ilçesinde planlanan kafes tipi balık çiftlikleri projesine, ilçede balıkçılıkla geçimini sağlayan bölge halkı tepki gösterdi. Pazar Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İsmail Hakkı Kambay,” Burada kafes kurarsanız ekip biçtiğimiz bu tarlamızı elimizden alacaksınız. Biz istiyoruz ki mahkemeye vermiş olduğumuz bu üç şirket, mahkeme bittikten sonra… “Şeriatın kestiği parmak acımaz.” O zaman gelip kursunlar.” dedi
Daha önce Fındıklı ve Ardeşen’de, içinde Erdoğan ailesi de kurucusu olduğu (Güneysu Vakfı) Günak’ın girişimleriyle kuzuoğlu Grup adına günvak 1 ve günvak 2 olarak kafes tipi balıkçılık için üç şirket tarafından yapılması planlanan halkın karşı çıkması sonucu projeden vazgeçilen kafes balıkçılığı, şimdi de Rize’nin Pazar ilçesi Balıkçılar köyü açıklarında yapılmak isteniyor.
Kafes balıkçılık projesinin iptali için Pazar Su Ürünleri Kooperatifi tarafından açılan dava sonuçlanmadan şirketin Kafes tipi balık çiftlikleri kurmak için gerekli olan kazıkları Jandarma zoruyla balıkçıların bulunduğu limana getirmesi Balıkçı köyü halkının büyük tepkisine neden oldu. Balıkçı köyü halkı,” Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla basın açıklaması yaparak yaşananları protesto etti
Balıkçılar köyü limanında toplanan Pazar, Fındıklı, Çayeli balıkçıları basın açıklaması yaparak kafes balıkçılığını protesto etti. Açıklamaya CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Sol Parti meclis üyesi Alper taş CHP, Pazar ilçe başkanı doğa sever ile çok Balıkçılar köyünden çok sayıda yurttaş da katıldı.
“Vatandaşlarımızın tepesine bindiler Her şey para için midir? Her şey güçlü için midir?”
Kuzuoğlu şirketi mahkemenin sonucunu beklemeden gümrükten mal kaçırır gibi Jandarma zoruyla Kafes için gerekli çapaları (kazık) balıkçıların limanına getirmesine tepki gösteren Pazar Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İsmail Hakkı Kambay, “Biz diyoruz ki: Her tarafı kafeslerle kuşatılmış olan denizlerimizin, havaalanı ile Çayeli tüneli arasında boş kalmış olan yeri köy balıkçılarımıza ve büyük gırgır balıkçılarımıza açık olmasını sağlamaktır. Trabzon Su Ürünleri Fakültesi gelip bize sormamış. Kendi kafasından, kendi hesabıyla yer tayin etmiştir. Burada kafes açmak isteyen Kuzuoğlu, Günvak 1, Günvak 2 firmaları bizi tenezzül edip gelerek bir görüş sormadılar. Onun için diyoruz ki vatandaşlarımızın tepesine bindiler, üzerine gittiler. Ben onlara ve devlet büyüklerimize şunu sormak istiyorum: Her şey para için midir? Her şey güçlü için midir?” dedi.
“Burada kafes kurarsanız ekip biçtiğimiz bu tarlamızı elimizden alacaksınız”
Jandarmanın Kuzuoğlu’na ait Kafes için gerekli olan kazıkları liman içerisine sokmak istemesine ne karşı çıkan Kambay yaşananları şu sözlerle aktardı: “Benden giriş kapısının kumandasını istemiş karakol komutanı. Ben gittim oraya dedim ki: “Sayın komutan, eğer bu anahtarı Kuzuoğlu’na teslim edeceksen ben size teslim etmeyeceğim. O zaman siz ya kapıyı girersiniz veya hiçbir zaman o malzemelerini içeri alamazsınız. Ne zaman geleceğini sorduğum halde bana bir cevap veremediler. Neden veremediler? Perşembe günü görüştüğümde cuma günü cuma saatini ayarlayarak buraya içeri girmek istediler. Sanki biz teröristmişiz gibi, kimsenin olmadığı zamanda… Ben kendimi bu şekilde değerlendiriyorum. Bu bizlere yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kolluk kuvvetine hiç yakışmaz. Bu çok yanlış bir şey oldu. Ama onlar da emir kuludur, biliyorum. Burada kafes kurarsanız ekip biçtiğimiz bu tarlamızı elimizden alacaksınız. Biz istiyoruz ki mahkemeye vermiş olduğumuz bu üç şirket, mahkeme bittikten sonra… “Şeriatın kestiği parmak acımaz.” O zaman gelip kursunlar. Mahkememiz devam ediyor. Bu raporun süresi bitmeden, hiçbir mahkemeye çıkılmadan, apar topar sanki gümrükten mal kaçırır gibi buraya gördüğünüz bu demir çapalar yerleştirildi” ifadelerini kullandı
“Cumhurbaşkanımızdan rica ediyoruz, buna el atılsın. Balıkçıyı başkasına peşkeş çektirmesin”
40 yıldan beri balıkçılıkla geçinen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu duruma el atmasını isteyen Rize ili Deniz ürünleri Avcılar üreticiler i birliği başkanı Mustafa Kuru, “Biz balıkçı olarak, 40 yıl yıl denizden ekmeğini çıkaran biri olarak, kafes kurmaya başladılar. Tabii ki biz bunlara karşıyız. Neden diyeceğim? Bizim Balıkçıköyü olarak 200 tane Pazar ilçe olarak, Çayeli ilçe olarak Rize’nin 200-300 tane resmi küçükbaş amatör balıkçılarımız var. Rize-Çayeli arasında şu anda biz oralarda küçük tekne ve büyük tekne olarak hiçbir yerde ağ atılacak yer kalmadı. Rize-Çayeli arası bitmiştir. Şıra geldi Balıkçı köyüne. Balıkçı köy ismi üzerinde, Karadeniz’de tek deniz incisi olarak bu Balıkçıköy de kafes kurmak olmaması lazım. Düşünmek gerekiyor. Biz buna karşıyız. Kurdurmamaya çalışacağız. Lütfen cumhurbaşkanımızdan rica ediyoruz, buna el atılsın. Balıkçıyı başkasına peşkeş çektirmesin” dedi.
“Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bu kafesi burada hukuksuz bir biçimde yapmaya kalkıyorlar. Hiçbiriniz ses çıkarmıyorsunuz”
Balıkçıların eylemine destek veren CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı Cumhur başkanı Erdoğan’a şöyle seslendi: “Bak, buradan AKP’li milletvekillerine, Rize Valisine, özellikle de Pazarlı Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a, sonra da Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Bu kafesi burada hukuksuz bir biçimde yapmaya kalkıyorlar. Hiçbiriniz ses çıkarmıyorsunuz. Pazar halkı… Yarın yürütmeyi durdurma kararı çıkacak olan, emin olduğumuz bir konuda bu şirketlerin peşinde… Bunlar izinsiz bir biçimde buraya mallarını, demirlerini dökemezler. Dökerlerse gücüm yetseydi bugün onların hepsini denize atacaktım. Evet, ağır ama hepsini atacaktım. Buradan kendimi ihbar ediyorum. Bir daha kepçe bulursam yapacağım bunu. Yapacağım, aynen.
“Ya onlar beni denize atar ya da bu kafes balıkçılığının burada yapılmasına izin vermeyiz”
O yüzden bu pazar halkını çileden çıkarmayın. Diyoruz ki: Hemen 10 gün içinde bu şirket buraya indirdiği bu çapalarını alsın gitsin. Eğer bu şirket çapalarını alıp gitmezse buradan geçinen insanlar bunun önüne teknelerini çekerler. Ben de gelirim. Burada kimseyi çalıştırmam kardeşim. Ya onlar beni denize atar ya da bu kafes balıkçılığının burada yapılmasına izin vermeyiz. O kadar yüzden tekrar ediyorum: Sayın Cumhurbaşkanı duy beni! Osman Aşkın Bak, duy beni! Sayın bakan, duy! Rize milletvekilleri, sayın vali, susmayın! İki tane şirket para kazanacak diye Pazarı, Karadeniz’i feda etmeyin. Ekmeğimizle oynamayın. İnsanların istediği şey budur. Tekrar söylüyorum: Sahil boyunca Ardeşen’de yapımı durduruldu, iptal edildi. Fındıklı da yapımı durduruldu, iptal edildi. Orada da yapımı durduruldu, iptal edildi. Oraları mı yanlıştı, yoksa Pazar pazarı kurban mı etmek istiyorsunuz? Öyle bir şey yok. Öyle yağma yok. Bu halk burada bunun yapılmasına izin vermez. Şirket yetkililerine çağrımı yeniden yapıyorum: Çapalarınızı buradan kaldırın, gidin başka yerde çalışın” dedi
“Siz para babalarının, zenginlerin, rantçıların hükümeti misiniz?”
Yukarıdan tepeden, Balıkçılar Köyü’nün insanlarına, yetkililerine, muhtarına danışmadan bir iki insanı zengin etmek için kafes balıkçılığı yapma kararı alındığını söyleyen Sol parti meclis üyesi Alper Taş, “Orman bitti, deniz bitti…Balıkçılar köyü, bütün yaşamı, bütün kültürü balıkçılık üzerine oluşmuş bir yerden söz ediyoruz. Ve burada siz, yukarıdan tepeden Balıkçılar Köyü’nün insanlarına, yetkililerine, muhtarına danışmadan bir iki insanı zengin etmek için yukarıdan burada bir kafes balıkçılığı yapma kararı alıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz! Kime sordunuz? Kime danıştınız? Siz bir avuç insanı zengin etmekle görevli misiniz? Sorumlu musunuz? Sizin yapmanız gereken halkın, toplumun çıkarını savunmak değil mi? Siz para babalarının, zenginlerin, rantçıların hükümeti misiniz? Kimsiniz siz? Bu topraklarda doğmuşsunuz. Bu toprakları en çok kirleten, bu topraklarda doğanlar maalesef. Tek isimlerini saymayalım, kusura bakmasın. Cumhurbaşkanından başlayarak…
“Ey hukukçular, ey mahkeme heyeti! Lütfen bir avuç para babasının hukukunu değil, halkın hukukunu savunun”
Ya yetti kardeşim! Madenle ormanlarımıza giriyorsunuz, HES’lerle derelerimize giriyorsunuz, yetmedi, şimdi de gelip denizlerimizde, kıyılarımızda kafes balıkçılığıyla hem balıkçılığımızı öldürüyorsunuz hem balığı öldürüyorsunuz hem denizlerimizi katlediyorsunuz. Ayıp değil mi? Günah değil mi? Bakın, o kadar kendinizden eminsiniz ki… Muhtarım anlattı, mahkeme süreci sürüyor, bitmemiş ve siz utanmadan gelmişsiniz buraya çapaları koymuşsunuz. Yani o kadar eminsiniz ki mahkemeyi kazanacağınıza. Ya ey hukukçular, ey mahkeme heyeti! Lütfen bir avuç para babasının hukukunu değil, halkın hukukunu savunun. Halkın çıkarını savunun “diye konuştu.
“Bir şirket 21 tane olmak üzere 3 şirket, 63 tane kafes kuracak”
Pazar Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İsmail Hakkı Kambay, “Bunlar denizde kurulacak kafeslerin ağırlıkları. Bunlarla beraber bir şirket 21 tane olmak üzere 3 şirket, 63 tane kafes kuracak. Bu gördüğünüz şapa isminde ağırlık ve bunlarla beraber kafesleri yerinde sabit tutmaya yarıyor. Ama bu gördüğünüz bu demir yığınları… Öyle bir zaman oluyor ki bunlara ağ attığımız zaman sarılıyor, milyarlarca zarar veriyor” dedi.
Balıkçı Recep Yurtsever:
“Geçimimizin %95’i balıkçılıkla sağlanıyor. Âmâ burada kafes balıkçılığı başladığı anda bu iş tamamen bitecek. Havalimanı yapıldığında da bir şey demedik, sesimizi çıkarmadık. Orada da bir tarafımız gitti. Simdi ikinci kez burada kafes balıkçılığı yapılıyor ve bu sefer balıkçılık tamamen yok olacak. Balıkçılık bittiğinde 200-300 kişi mağdur olacak. Zaten insanlarımız göç ediyor. Bizim tek geçim kaynağımız burası, buradan ekmeğimizi kazanıyoruz. Eğer kafes balıkçılığı yayılırsa bu iş tamamen sona erecek. Bittikten sonra ne olacak? Biz zaten yaşlandık, bizim için belki sorun değil ama gelecek nesil büyük sıkıntı yaşayacak. Çok vahim bir durum var. O yüzden bunun olmaması taraftarıyız.”
“Kafes balıkçılık istemiyoruz denizimiz bitecek”
Balıkçı köyünde yaşamını sürdüren aileler basın açıklamasına destek vermek için limana gelerek destek verdi. Mevlüde Oğuz ,“Kafes kurmak istemiyoruz. Biz buradan geçimimizi sağlıyoruz. Bizim geçimimiz denizden oluyor. Buraya niçin kuruyorlar? Kurmalarını istemiyoruz. Yani denizimiz bitiyor, yüzme yerimiz bitiyor, her şeyimiz bitiyor. İstemiyoruz ki kurmasınlar. Kafes balıkçılığı istemiyoruz burada”
“Eşlerimiz, çocuklarımız bu denizden para kazanıyorlar”
Sevda Kuru, “Bütün balıkçı tekneleri bu olayı istemiyorlar. Biz bunları istemiyoruz. Bizim geçimimiz balıkçılıkla. Eşlerimiz, çocuklarımız bu denizden para kazanıyorlar. Evlerini geçindiriyorlar. Biz istemiyoruz bu balıkçılığı”
“Burası yıllardır AK Parti’ye oy veriyor. Niye bize bunu yapıyor?”
Suzan Yurtsever, “Adı üstünde balıkçı köyü olduğu için bu millet buradan geçimini yapıyor. Bu kadar millet ne yiyecek ne içecek? Burada çay da yok. Çay olsaydı… Bizim burada çay da yok. Yani 500 kilo, 1 ton çayımız var. Ne istiyorlar bu milletten ya? Olur mu böyle şey? Burada istemiyoruz. İstemiyoruz. Çoluk çocuk burada geçimini sağlıyor. Bütün millet ona bağlı. İstemiyoruz. Hatta AK Partiliyiz. Burası yıllardır AK Parti’ye oy veriyor. Niye bize bunu yapıyor? İstemiyoruz.”
“Bu kadar halk, bu kadar köylü Balıkçı köyü halkı ne yiyip ne ile geçinecek Millet çoluk çocuk buradan geçiniyor”
AK Parti Pazar ileç bakanlığında görev yaptığını belirten Vildan Tafranlı , “Ben AK Parti kadın kolları başkanlığındayım. Burada AK Parti ile bir alakası yok. Burada kafesçilik yapan insanlara diyoruz. Burada mülakat yapılmamış. Bu kadar insanın, bu kadar köylünün geçimini sağladıkları halde, bildikleri halde nasıl olur, nasıl olmaz? Biz yaparsak siz aç mı kalırsınız, geçiminizi nasıl sağlarsınız?” diye hiç sorulmadı. Hiç açıklama yapılmadı. Bir araya oturup da toplantı yapılmadı. Yapılmadan direkt getirdiniz. İşte görüyorsunuz, buraya koymuşlar. Bu kadar halk, bu kadar köylü… Balıkçı köyü halkı olarak ne yiyip ne geçinecekler? Millet çoluk çocuk buradan geçiniyor. Bir de burada çok balıkçılık var. Adı üstünde balıkçı köyü. Çok balık var, balıkçılık Var. Bu AK Parti ile ne alakası var ki? Eminim ki Sayın Cumhurbaşkanım bu şekilde dile geldiği zaman, bu şekilde bilindiği zaman mutlaka bir el atacak. Bu kafesçilik de burada yapılmayacak”
“Taşıyamıyoruz artık. Sırtımızdan insinler. Denizlerimizi, balıklarımızı rahat bıraksınlar.”
Aylin Mazlumoğlu, “Balıklar özgür olmalı. Denizler temiz olmalı. Başka diyeceğim bir şey yok. Balıkları özgür bıraksınlar. İnsanların sırtlarından insinler artık. İnsanlar artık taşıyamıyor. Taşıya mıyoruz artık. Sırtımızdan insinler. Denizlerimizi, balıklarımızı rahat bıraksınlar. Kafes nedir ya? Kafese hayır! O kadar”
“Bu köyün zaten yarısından fazla nüfusu dışarıya göç etmiş. Şimdi kalan bu kadar köylü var. Bunlar da şimdi buradan göç etme mecburiyetinde kalacak”
Paza AK APrti kurucu olduğunu belirterek sözlerine başlayan Bakı Oğuz, “pazarda AK Parti’nin kurucusuyum, buranın yerli balıkçıları var. Şimdi burası kafes kurulduğu zaman kapanacak. Kapandığı zaman da buradaki bu yöre balıkçısı gidip balıkçılık yapamayacak. Yapamadığı gibi nereye gidecek? Bu köyün zaten yarısından fazla nüfusu dışarıya göç etmiş. Şimdi kalan bu kadar köylü var. Bunlar da şimdi buradan göç etme mecburiyetinde kalacak. Ne yapacak? Ekmeğini nereden çıkaracak? Başka tarafa aramaya gidecek.
Bu sefer bir daha buranın vatandaşının ekmeğini alıyorsun. Çünkü bunlar olduğu zaman da 300 metre yanaştırmıyor. Hemen askeriye geliyor. Ceza… Zaten sahil güvenlik buraya koydular. Hemen cezayı basacak. Bunların olmaması için biz haklarımızı savunacağız. Ama tabii ki devlet eğer ki bu vatandaşı yok sayar da bir müteahhitte ve firmaya satarsa, o da devletin bileceğidir.”
“Erdoğan ekmeği alıp bir tek kişiye verdiğini görmüyor mü”
Dursun Hacıoğlu, “Tayyip Erdoğan’la niye denmiyor ki? Hah işte bu yapılanlar halkı fakir, halkı mağdur ediyor. Onun ekmeğini alıp da bir kişiyi zengine verenleri görmüyor mu? Ve o işin içinde reis-i cumhurun oğlu olduğunu ikrar edenleri görmüyor mu? Görmüyor mu?Öyle duyuluyor. Reis-i cumhur da işin içinde. Peki, üç tarafı deniz olan bir memlekette bir tane denizcilik bakanı yok da orman bakanı bu işe niye bakıyor? Madem Karadenizlisin, niye bir denizcilik bakanı koymadın? Anlayanı koymadın. Orman bakanı da böyle yapar; gider kafese oğlunu da ortak eder, köylüyü de ezer. Sonra da “Ben köylü tarafıyım” dersin. Öyle bir şey yoktur.
“Balıkçılık sona ererse bunların yiyecek ekmeği bile kalmayacak, göç etmesi lazım”
Bir yurttaş, “Kendi memleketine yapamadığını bu adam kendime olduğumu yapıyor. Bizimkine de yapamadı. Evet, geldi burada balıkçı ismi ve balıkçılıkla geçinen kişilerin ekmeğini alıyor ve köylüye az bırakacak. Reis-i cumhur diyor ki: “Üç çocuk azdır. Dört olsun, beş olsun.” Neyle geçindirecek? Neyle bu millet, bu çocukları geçindirecek? Balıkçılık sona ererse bunların yiyecek ekmeği bile kalmayacak, göç etmesi lazım. Yani bu milletin, bu köylünün ismi üzerinde: “Balıkçı köyü.” Balıkçılıkla geçinen aşağı yukarı 100 parça gemi var. Bunları aç bırakacaksın. Günlük ekmeğini denizden çıkaranları aç bırakacaksın”