Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

**”Ortahisar’da Kelimelerin Buluşması”**

Bugün, taş sokakların ve denizden esen tuz kokusunun iç içe

Bugün, taş sokakların ve denizden esen tuz kokusunun iç içe geçtiği Ortahisar’da, kelimeler kendi bayramını kutladı.
Saatler 13’ü gösterdiğinde, Yakup Karpuz’un dingin ama derin sesiyle başlayan söyleşi, kelimelerin evrenine açılan bir kapı gibiydi.
Masada Melih Günaydın, H. Fahri Gümüştekin ve Süleyman Hacıbektaşoğlu… Üç farklı ses, üç ayrı dünyanın anlatıcısı, ama aynı ufka bakan yazarlar.
Söz, bir an bilim kurgunun soğuk gezegenlerinde dolaştı; insanın makinelere, zamanın belleğe, belleğin ise sonsuzluğa karıştığı diyarlarda…
Bir an sonra polisiyenin karanlık sokaklarına indi: gerçeğin maskesini düşürmek için yanan loş bir lambanın ışığında, vicdanın ve adaletin izini süren cümleler yankılandı.
Ve sonra, belgesel romanın kalbine , yani hayatın ta kendisine yöneldik. Gerçeklerin sert kabuğu, edebiyatın zarif diliyle aralandı.
Konuşmaların arasında, doğanın yorgun nefesi duyuldu.
Yaşam alanı mücadelesinin, bir ağacın, bir derenin, bir köylünün sessiz çığlığının nasıl romana, şiire, söze dönüştüğü anlatıldı.
İyilerle kötülerin kavgası, sadece kitaplarda değil, hayatın bizzat içinde sürdü o masada.
Dinleyenlerin gözlerinde umutla sarmalanmış bir kararlılık, anlatanların sesinde insanlığın kurtuluşuna dair inatçı bir inanç vardı.
Ortahisar’ın taş duvarları, bu kelimeleri bir süre daha içinde tutacak belki; ama bugün orada söylenen her cümle, doğanın kalbine, insanın vicdanına, edebiyatın sonsuzluğuna kazındı.