Fındıklı Belediyesi tarafından düzenlenen Haklar Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde, yaşam alanlarının savunulması ve insan hakları konularında önemli ifadeler yer aldı. Sempozyumda, yerel direnişlerin önemine vurgu yapıldı ve hakların korunması için mücadele çağrısı yapıldı.
Haber: Gençağa Karafazlı
(RİZE)- Fındıklı Belediyesince 7- 10 Aralık 2024 tarihleri arasında düzenlenen Haklar Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, “Yaşam alanlarının savunulması, temel yaşam hakkımızdır. Ancak, yerküreyi yalnızca kar ve ekonomik kazanç kaynağı olarak gören sistemler, bu hakkı tehdit etmektedir” denildi.
Sempozyum; akademisyenlerden aktivistlere, belediye başkanlarından sivil toplum temsilcilerine ve milletvekillerine kadar geniş bir katılımcı yelpazesini ağırladı ve insan hakları ile çevre konularında farkındalık yaratmayı hedefledi. Sempozyum kapsamında ise toplam 11 oturum, iki belgesel gösterimi ve Fındıklı Belediyesi Kadın Korosu’nun Halkların ve Hakların Ezgileri dinletisi gerçekleştirildi. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde Meci ile yapılan ve 30 taşın bir güvercini oluşturduğu, her taşın üzerinde Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin Türkçe, İngilizce ve Lazca maddelerinin yazılı olduğu İnsan Hakları Anıtının açılışı yapılarak sempozyum sona erdi.
Haklar Sempozyumu sonuç bildirgesini açıklayan Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, şunları söyledi:
“Bu 4 gün boyunca, günlük ortalama 150 katılımcı ile totalde 600 kadar katılımcı ile birlikte sempozyum süreci tamamlandı. Katılımcıların aktardıkları, soruları, sağladıkları katkılar neticesinde bir sonuç bildirgesi hazırlandı. Bildirgenin ilk cümlesine kolektif bilincin yereldeki temeli olan, meci manifestomuzda yer şu önemli ifade ile başlamak isteriz. Meci, insan haklarına dil, din, etnik kimlik, cinsiyet ayrımı yapmadan, doğanın haklarına ise bu dünyanın yalnızca bize ait olmadığını bilerek saygı göstermek ve aynı zamanda savunmaktır. Bu şiarla yola çıkarak Haklar Sempozyumu, hak kavramının tekdüze bir tanım olmadığı ve hala sürekli gelişime açık bir çerçeveye sahip olduğunu, hak arayışına bizi iten koşulların ele alınması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu sonuç bildirgesi, hak kavramının gelişimini, yaşam alanlarını ve bu alanların öznelerini kapsayan temel meseleleri özetlemektedir.
“Dün tehditler HES projeleri, bugün madenler”
Ekosistem, bir canlının diğerinden bağımsız var olamayacağı bir bütündür. Yaşam alanlarının savunulması, temel yaşam hakkımızdır. Ancak, yerküreyi yalnızca kar ve ekonomik kazanç kaynağı olarak gören sistemler, bu hakkı tehdit etmektedir. Dün tehditler HES projeleri gibi yenilenebilir ya da temiz enerji diye yutturulmaya çalışılan enerji dönüşüm sistemleri iken, bugün madenlerle de mücadele ediyoruz. Dün Kazdağları’nda, İliç’te; bugün Arhavi’de, Cankurtaran’da. Savaş endüstrisinin ve kapitalizmin vahşileşmesinde ihtiyaç duyulan hammadde kaynaklarından kritik ve nadir toprak elementleri olarak adlandırılan birçok element için siyasal iktidar, şirketlere çağrı yapmakta ve madencilik şirketleriyle birlikte bunun ekonomik propagandasını yürütmektedir. Tüm bu yıkıma ve talana karşı öncelikle yerel direnişi güçlendirmeli ve bu direnişi büyüterek tüm ülkeye yaymalıyız.
“Eşit, adil ve sürdürülebilir bir dünya için kararlılıkla mücadele edeceğimizi beyan ederiz”
Hak kavramı sürekli gelişen bir alandır ve bu gelişim, ancak yerel direnişlerin kolektif bilince dönüşmesiyle mümkündür. Yaşam alanlarının ve öznelerinin haklarını savunmak, yalnızca bir hak arayışı değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu hep birlikte sahiplenmeli, mücadeleyi büyütmeliyiz ve bunu ancak örgütlenme ve politika üretmekle mümkün hale getirebiliriz. Çünkü tüm hak ihlalleri bir politikadır. Tüm bu tartışmalar neticesinde ortaya çıkan bu sonuç bildirgesi, hakların korunması, geliştirilmesi ve uygulanabilirliğinin sağlanması için tüm bireylere, kurumlara ve yöneticilere bir çağrıdır. İnsan hakları, doğa hakları, kolektif haklar ve evrensel değerler ışığında, eşit, adil ve sürdürülebilir bir dünya için kararlılıkla mücadele edeceğimizi beyan ederiz.”