Eren, 1980’de ODTÜ’lü Sinan Suner’in öldürülmesini protesto eden bir eyleme katılmış, eylemde çıkan çatışmada askerî inzibat eri Zekeriya Önge’yi öldürmekten idam cezasına çarptırılmıştı.
13 Aralık 1980’deki idamın üzerinden tam 45 yıl geçti.
Eren’e idam cezası verildiğinde henüz 17 yaşında olması ve yaşı büyütülerek idam edilmesi onu dönemin simge ismi yaptı.
Anka’nın aktardığına göre Cumhuriyet Halk partisi (CHP) ve Emek Partisi (EMEP) Eren’i bugün mezarı başında andı.
CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, anmada şunları söyledi:
“İdam kararını verenler ya hatırlanmıyor ya da kötü hatırlanıyor. Ama Erdal hepimizin genç bir kardeşi olarak yaşıyor.”
17 yaşındaki Erdal Eren, 12 Eylül Darbesi’nin ardından 13 Aralık 1980’de yaşı büyütülerek idam edilmişti.
12 Eylül cuntası tarafından idam edilen Erdal Eren ile yoldaşları Sinan Suner ve Ercan Koca, katledilişlerinin 45. yılında mezarları başında anıldı.
Evrensel’in haberine göre, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen anma programı mezarlığın 2 No’lu kapısında toplanmalar ile başladı. Buradan, “Denizlerden Erdal’a gençlik emeğin saflarında”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm”, “Erdallar yaşayacak, sosyalizm kazanacak” sloganlarıyla Erdal Eren’in, Sinan Suner’in ve Ercan Koca’nın mezarlarına yürüyüş yapıldı.
“MESEM programı çocuklar için ölüm programıdır”
Erdal Eren’in mezarı başında konuşan Emek Gençliği MYK üyesi İrem Taçyıldız, “Erdal Eren, mücadeleyi meslek liseli sıralarında büyüten bir gençti. Onun mücadelesi meslek lisesi sıralarında okuyan gençler açısından kritik bir önem taşıyor. İktidarın mesleki eğitim kılıfında sunduğu MESEM programını her alanda pazarlıyor. Bu programlar sayesinde sermayenin çarkları çocukların kanıyla dönüyor” dedi.
Erdal Eren’in mücadele mirasını omuzladıklarını belirten Taçyıldız, “Erdallar yaşayacak, sosyalizm kazanacak” diyerek sözlerini tamamladı.
“Erdal bugün işçi sınıfının grevlerinde yaşıyor”
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan ise “45 yıl önce 12 Eylül askeri faşist cuntasının işçi, emekçi, kadın genç, demokrasi mücadelesi verenlere, sınıfsız sömürüsüz bir dünya mücadelesi verenlere korku salmak için Erdal yoldaşımızı astılar. Denizler için de öyle yaptılar. Binler on binler olarak Denizlerin Erdalların yolunda yürümeye devam etti” dedi.
Erdal Eren’nin bugün işçi sınıfının grevlerinde yaşadığını vurgulayan Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Erdallar MESEM mücadelesinde, çocukların okullarda 1 öğün parasız yemek yemesi mücadelesinde, bilimsel demokratik özerk bir üniversite mücadelesinde yaşamaya devam ediyor. Saray rejimi baskı ve zulüm politikalarıyla bugün 12 Eylül’ü yaşatıyor. Belediyelere kayyum atıyor. Bugün Türkiye işçi sınıfının en ağır koşullarda çalışması için tekellerin ekonomi programını uygulayarak açlık sınırında bir asgari ücreti bize dayatıyorlar. İşçiler iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor.”
“Erdal’ı anlamak mücadeleden geçer”
Devrimci 78’liler Federasyonu adına konuşan Emel Uzman, “Onlar olmasaydı gurur duyduğumuz bir mücadelemiz olmazdı. Hak ve özgürlüklerin yok edildiği bir anlayış bu ülkenin başına bela oldu. Erdal’ı anlamak zorbalığa karşı çıkmaktan, mücadeleden geçer. Omuz omuza olmalıyız” dedi.
Erdal Eren’in öldürülmesi
2 Şubat 1980’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencisi Sinan Suner’in öldürülmesini protesto ettiği için gözaltına alınan 24 kişi arasında Erdal Eren de vardı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Eren, 19 Mart 1980’de idama mahkûm edildi.
Eren, idam edildiğinde 17 yaşındaydı. Eren’in öldürdüğü iddia edilen askerin otopsi raporlarında, ölüme neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair görüşler yer almasına rağmen otopsi raporları karartıldı.
Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nin, önce “delillerin noksanlığı” nedeniyle esastan, ardından da idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK’nin 59’uncu maddesinin uygulanmaması nedeniyle usulden bozmasına rağmen, Daireler Kurulu iki kararı da reddetti.
“Milli Güvenlik Konseyi” tarafından onaylanan karar, “İdamı Engelleyelim! Erdal Eren idam edilemez” kampanyasına rağmen 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde infaz edildi.
