Edirne’den Çanakkale’ye, Muğla’dan Antalya’ya tüm kıyıların işletmelerini Muğla merkezli MUÇEV isimli bir şirkete devir iddiaları gündemdeki yerini korumaya devam ediyor..
Kamuya ait yerleri ihalesiz alan eli kolu uzun bu şirketin içi tipik AKP torbası. CHP de yüksek disiplin kurulu üyesi bir dönem çevreci avukat olarak da bilinen Av. Remzi Kazmaz ve AK Partili Parti yöneticisi yakınları da var içinde, yandaş gazeteci de. İşte AKP’nin icat ettiği bir yağma organizasyonun portresi…
Gazeteci Fatih Çekirge de şirketin yönetim kuruluna girdi
İlk olarak Gazeteci Çekirge den başlayalım ardından CHP li Kazamaz ‘ durumunu değernedirelşm.
Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge’nin, dünkü yazısında bahsettiği “Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi”nde yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı. Odatv’ye konuşan Fatih Çekirge, “Ben burada tamamiyle gönüllük esasına dayalı olarak görev aldım” dedi.
Fatih Çekirge, dünkü “Sahillere yeni düzen geliyor” başlıklı yazısında, “Akdeniz’in cennet koylarına yeni bir çevre ve koruma sistemi geliyor. Önceki hafta Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan ve yönetimi ile Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki bir toplantı yaptı. Toplantı sonucunda şu karara varıldı: ‘Başta Göcek olmak üzere özel çevre koruma bölgeleri işletme hakkı MUÇEV’den Deniz Ticaret Odası’nın kurduğu yeni şirkete devrediliyor.’ Böylece Göcek, Gökova, Hisarönü körfezlerindeki özel çevre koruma bölgeleri bu şirket tarafından işletilecek” bilgisini vermişti.
“Yıllardır tonoz, mapa, iskele işletme yapısı bir standarda kavuşturulamamıştı” diyen Çekirge şirketin amacını “Bu şirketin amacı, koruma alanlarının temiz tutulmasının kontrolü, yapılandırılması tonoz ve mapa sisteminin dünya standartlarına göre kurulması olacak” diye anlatmıştı.
İŞTE ŞİRKETİN YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
16 Mayıs’ta Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yer alan ilana göre Muğla Valiliği ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı’nın iştirakı (MUÇEV) bünyesinde bulunan, sahiller, plajlar, yat bağlama tesisleri, iskeleler, koylar ve gözde turizm tesislerine artık bu şirket hükmedecek.
Odatv, Fatih Çekirge’nin yazısında bahsettiği şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nden yönetim kurulu bilgilerine ulaştı. Buna göre; Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’nin yönetiminde Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan’ın yanı sıra Hürriyet yazarı Fatih Çekirge’nin de yer aldığı anlaşıldı. Çekirge son olarak referandumda “evet” kararıyla medya dünyasında tartışılmıştı. Kalkavan ise, yolsuzluk soruşturmaları sürecinde Milli Gemi ihalesine yönelik tapelerle tartışma yaratmıştı.
İşte o belgeler:
Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’nin diğer yönetim kurulu üyeleri ise şöyle: AKP eski Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu’nun kızı Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) Başkanı Şadan Kaptanoğlu Dikici, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete, Tezcan Yaramancı, Ömer Faruk Miras ve İlker Meşe.
FATİH ÇEKİRGE’DEN ODATV’YE AÇIKLAMA
Fatih Çekirge Odatv’ye yaptığı açıklamada kurulan şirketin yönetim kurulunda olduğunu doğruladı.
Teknesiyle dünya turu yapan ilk Türk olan Sadun Boro’nun denizlerin temizliğiyle ilgili kendisine ilettiği öğüdünü yerine getirmek adına bu şirkette yer aldığını ifade eden Fatih Çekirge, “Ben burada tamamiyle gönüllük esasına dayalı olarak görev aldım. Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan’ın öncülüğünde deniz atıkları, karadan gelenler atıklar, deniz temizliğiyle ilgili bir çalışma yürüteceğiz. Bu görevi daha önce Türkiye Çevre Koruma Vakfı (MUÇEV) üstlenmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şimdi bu sorumluluğu Deniz Ticaret Odası’na verdi. Deniz Ticaret Odası da bu şirket üzerinden denizlerin temizliğini sağlayacak” dedi.
Şirketin yönetim kurulunda yer alması nedeniyle ticari olarak yarar sağlayacağı algısının oluşabileceğine dikkat çeken Fatih Çekirge, “Sonuçta bir şirket var, yönetim kurulu var. Bunu duyanlar ticari faaliyet olduğunu düşünebilir. Ancak, buradan kesinlikle bir kazanç sağlamıyorum. Zatan Doğan Yayın İlkeleri gereği bunu yapmam da kurallara aykırı olurdu” açıklamasında bulundu.
Haber. Murat Sökdü
AKP iktidarında Deniz sahilleri ve kıyıların yağmalanması tartışmaları hiç bir dönem bitmedi. Sahillerin yağmalanması ormanların katledilerek yandaşlara peşkeş çekilmesi ,yaşam alanlarında maden ve taş ocağı yanı sıra derelerimizde HES projelerinin hayta geçirilmesi projeleri AKP nin 23 yıllık iktidarında hiç bir gün gündemden düşmedi.
AKP iktidarının bu durumunda faydalanmak isteyen iş insanları, gazeteciler siyasetçiler ve yakınları sözde yaşam savunucusu bazı isimlerin AKP iktidarının bu talan politikasından her dönem faydalandı.
Bu talan tartışması ve kıyıların yağmalanması konusu CHP yüksek disiplin kurulu üyesi Av. Remzi Kazmaz ‘ın Bodrum Ağır ceza mahkemesinde görülen bir davasıyla ilgili dayanışma çağrısı yapılması tartışmanın yeniden alevlenmesine neden oldu.
Oda TV’nin özel haberin ardındna medya da bir çok isim Kazmaz’ın da şirkeitn avukatı değil yöneticisi olduğu kıyı yapmacılığı konusunda yasları fırsata dönüştürmek isteyen 5 milyon sermaye ile kurulan “Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi” gerçek yüzünü ortaya koyuyor.
İşte AKP’nin icat ettiği bir yağma organizasyonun portresi…
Muğla Valiliği ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı’nın iştiraki (MUÇEV) bünyesinde bulunan sahiller, plajlar, yat bağlama tesisleri, iskeleler ve koylar anayasaya aykırı olarak “Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi” adlı özel kuruluşa devredildi.
16 Mayıs’ta Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen bu şirket, sahiller, plajlar, yat bağlama tesisleri, iskeleler kuracak, koylarda kiralama yapabilecek, sahilleri, kıyılar ve denizi istediği gibi kullanabilecek.
3 tarafı denizlerle çevrili ülkemizin sahillerinde böylece özel bir şirket söz sahibi olacak.
Muğla Büyükşehir Belediyesini devre dışı bırakan bu anayasaya aykırı devir konusunda başkan Osman Gürün’ü aradım.
“Muğla’nın sahillerine çöktüler” diye söze başlayan Başkan Gürün, şunları söyledi:
“Halkın kullanımına açık olması anayasa ve yasalarla belirlenen cennet sahillerimizin özel bir şirkete peşkeş çekilmesine itirazımız var.
Yerel Yönetimler yasasına göre tüm bu sahillerin imar planlarını yapma yetkisi belediyelere aittir.
Bu uygulama ile belediye devre dışı bırakılmış, yağmalamaya uygun yapı oluşturulmuş ve anayasa ile yasalar görmezden gelinmiştir.
Bu şirketin yapısına bakıldığında bu
yağmalama için kurulduğu anlaşılmaktadır.
Neden bu şirket seçilmiştir?
Bir şirkete verilecekse neden ihale yapılmamıştır?
Ayrıca, anonim şirket olduğu için ihale kanununa tabi olmadan aldığı bu alanları istediğine, istediği şartlarda pazarlayabilecektir.
Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak tüm yasal yolları kullanacak ve bu devrin iptali için hukuki işlem başlatacağız.”
Kimler ve nereler var
Değerli okurlarım,
Hürriyet yazarı Fatih Çekirge, şirketin kuruluşundan beş gün sonra haberi yokmuş gibi konuyu köşesinde yazdı.
Ancak o da şirketin temsil yetkilileri arasında Çekirge’de yer alıyor. Hem gazetecilik hem ticaret işini yürütecek demek ki…
Bodrum’da bir çevre platformu üyesi olan CHP’li Remzi Kazmaz’ın da “şirketi temsile yetkililer” arasında yer alması dikkat çekiyor.
MUÇEV yetkisinde iken Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’ne devredilen tesislerden bazıları şunlar:
– Akyaka,
– Kadınazma,
– Akbük koyu,
– Ölüdeniz
– Belcekız,
– Kumburnu,
– Çalış,
– Şat Burnu,
– Sarıgerme plajı,
– Kız kumu,
– Datça iskele plajı,
– Datça Kargı koyu,
– Bodrum Gümüşlük plajı,
– Bodrum Bitez,
– Datça Korubük,
– Karaincir,
– Marmaris
– Karacasöğüt iskelesi,
– Fethiye Kayaköy
– Gemiler Koyu,
– Datça Selimiye iskelesi
– Göcek Fethiye Belediyesi yat bağlama iskelesi…
Muğla’nın cennet koyları, gözde turizm kıyıları bu özel şirketin yetki alanına terk edildi…
Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’nin sermayesi Deniz Ticaret Odası tarafından karşılandı…
Yönetim kurulu ise bir hayli ilginç isimlerden oluşuyor.
– AKP eski Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu’nun kızı Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) Başkanı Şadan Kaptanoğlu Dikici,
– Yolsuzluk soruşturmaları sürecinde Milli Gemi ihalesine yönelik tapelerle tartışma yaratan Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan,
– Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halim Mete (Muğla AKP İl Başkanı, Kadem Mete’nin amcası)
– Hürriyet Gazetesi yazarı Yusuf Fatih Çekirge,
– Tezcan Yaramancı,
– Ömer Faruk Miras
– İlker Meşe
– Avukat Remzi Kazmaz CHP yüksek disiplin kurulu üyesi
Değerli okurlarım,
AKP iktidarı anlaşılan o ki Türkiye’nin sahillerini, kıyılarını, plajlarını ve hatta denizlerini özel şirketlere bir bir devredecek…
Ne Anayasa ne yasalar umurlarında…
Önce vakfa devredilen yetkiler vakıf tarafından özel şirkete devrediliyor…
İhale dahi yapmadan cennet sahillerimizin devrine bakalım muhalefet partileri nasıl tepki gösterecekler…
Şirketin yönetim kurulu üyesi iddiaları yalanlamıştı…
Konu ile ilgili bir açıklama yapan şirketin yönetim kurulu üyesi Faruk Okuyucu, çıkan haberleri yalanlayıp Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’nin şu anda aktif olmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
“2016 yılı ortasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Muğla kıyı ve koyları konumunda değerlendirmeler yaparken, Sayın Bakan koruma altında ve tasarruf yetkisi kendine ait bazı sahil ve koyların kullanımını bir pilot proje olarak TURMEPA ve İMEAK DTO’ya tahsis etmek istediğini belirtti. Yapılan değerlendirmeler sonucu deniz alanları ve kıyı yönetimi konusunda uzman bilim insanlarımızla da görüşerek, söz konusu şirketin kurulmasına karar verildi. Şirket İMEAK DTO bünyesinde tek kişilik A.Ş. olarak kurulmuştur. Yönetim Kurulu Başkanı da DTO adına o günkü DTO başkanıdır, bugün başkan değiştiği için, yeni İMEAK DTO başkanı şirketinde yasal temsilcisidir.
Şirketin yönetim kurulu, adeta danışman kurulu niteliğinde, çevre çalışmalarında emeği geçmiş DTO ve TURMEPA ilgilileri ile birlikte, dışarıdan da çevre dostu kişilere katılmıştır. Yönetim, üç kişilik İcra Komitesi oluşturmuştur. Bu ekip şirketi fiilen temsil edecektir. Yönetim kurulundaki hiçbir kişi, bu güzelim kıyalara ve koylara bina dikmek gibi bir zihin yapısında değildir.
Bakanlık, söz konusu yerleri çok önceleri zaten MUÇEV (Muğla Çevre Vakfı Şirketi )‘ne tahsis etmişti. MUÇEV, kurulan bizim şirkete -1- yıl kiralama sözleşmesi yapmıştı ve hayli bir yüksek bedel ödenecekti. Ayrıca şirket, MUÇEV’in alt kiracılarının hiçbirinin sözleşmesini sona erdirmeyecekti. Şirket, her bölge için, mahalli danışma kurulu oluşturarak, Belediyeler başta olmak üzere, tüm ilgili kurum temsilcilerinden görüş alarak, bilimsel ilkeler ışığında bir yönetimi biçimi uygulayacaktı.
Ancak, bildiğiniz gibi Bakanlık ile şirket arasında sözleşmenin imzalanacağı hafta, talepler farklılaşınca, baştan beri savunduğumuz Sosyal Sorumluluk Projesinden vazgeçerek bu projeden ayrıldık. Edindiğimiz bilgilere göre bugün için ne Bakanlık, ne de İMEAK DTO’nun böyle bir çalışması ve isteği yoktur. Söz konusu yerler MUÇEV’ e tahsisli olup alt kiracılar tarafından yönetilmektedir. Adı geçen şirket DTO’nun Sosyal Sorumluluk projesi olup tek amaca Muğla çevre kıyı ve denizini korumak olup gönüllü temelinde çalışan çevreci bir kuruluştur.Bizler bugün yine bize verilen bu görevi sosyal sorumluluk projesi doğrultusunda kıyaların ve denizlerimiz için seve seve yapmaya hazırız.” Sonuçları konusunda takdir kamuoyunundur.
“(Talepler farklılaştığı için anlaşma sağlanamadı ancak taleplerinin ne olduğu konusunda neden anlaşamadıkları konusunda bir açıklama yapmamaları oldukça dikkat çekici)
Şirketin Yönetim kurulu üyelerinden Av. Remzi Kazmaz ise İstanbul DTO ve şu andaki DTO yönetiminin avukatlığını yaptığını belirterek şunları kaydetti: “Benim de yönetimine girdiğim Deniz Kıyı ve Çevre Yönetimi Anonim Şirketi’nin tek bir amacı vardı, o amaç, DTO’nun içinde bulunduğu sosyal sorumluluk doğrultusunda yapmış olduğu kıyı korumacılığına yönelik faaliyetlerinin içerisinde bulunarak bir nebze de olsun çevreye katkı sunmak, bu bölgede yaptığı çalışmaları kolaylaştırmak içindi. Nitekim bir aylık bir süre içinde birlikte yaptığımız hatta yönetim kurulu toplantısını dahi yapamadığımız bir ortamda, bakanlığın bizim sosyal sorumluluk projesine uymayan teklifleri karşısında karşılıklı olarak sözleşmeden imtina ettik ve geri çekildik. Ama maalesef sanki bu olayı farklı bir şekilde basına yansıtanlar burada bir rantiye, burada yüksek bir kar, burada bir çevre yağmacılığı olduğu bahisle yazı yazınca, çevrecilerin haklı olarak bir tepkisi oluştu. Ben onlara bu anlamda hak veriyorum. Ama haber alma ve verme işi kesinlikle basın ahlakına uygun bir şekilde olabilseydi ki çünkü basın haber verme kutsal bir iştir. Bu kutsaliyeti çiğneyerek şirket hakkında herhangi bir araştırma yapmadan, burada amaçları araştırılmadan, şirketin buradaki faaliyeti tartışılmadan sadece bu çevre, yapmış olduğu anlaşmada bu kıyı yağmacılığı konusunda söylemiş olduğu kirli bilgiler, çevrecilerin haklı olarak tepkisini çekmiş olabilir.”
“Kazmaz AKP’li bilinen isimlerle hangi kıyıları koruyacağı ve yaptıkları anlaşmadan neden vaz geçtikleri konusunda ayrıca yönetiminde görev aldığı şirkete kaç para sermaye ile ortak olduğu ve bu ortaklığının devam edip etmediği konularında henüz bir açıklama yapmadığı gibi talancı politikaları onaylayan isimlerle neden ortak olduğu konusunda sessizliğini koruyor)
“Haberin kaynağı yanlış, haberin kaynağı maksatlı, haberin kaynağı kirlidir” diyerek açıklamasına devam eden Kazmaz, “Bana bugün deseler ki bu şirketle tekrar bir araya gelip bu Sosyal Sorumluluk Projesi’nde yer alır mısın? Ben derim ki “Kıyılarımı, denizimi, çevremi, doğamı otuz yıldan beri koruyan bir çevreci olarak seve seve koşarım” dedi.
(CHP yüksek disiplin kurulu üyesi Av. Remzi Kazmaz AKP nin talan politikalarını savunan bu isimlerle beraber seve seve çalışacağını söylemesini bizlerde kamuoyunun taktirine bırakıyoruz)