Nöbetçi Eczaneler
Haber: Gençağa Karafazlı
Çamlıhemşin Fırtına ve diğer bölgelerde yaşanan araç yoğunluğuna yönelik sosyal medya kullanıcılarının gösterdiği tepkilerin ardından bu kez Çevre mücadelelerinde önemli katkı sunan yaşam savucusu Av.Yakup Okumuşoğlu “Zilkale – Fırtına Vadisi / Kaçkarlar Milli Parkı / Sit Alanı” başlıklı bir yazı kaleme alarak yaşananlara dikkat çekti.
“Ancak fotoğrafa bakan biri, burayı bir otogar, bir şehir içi kavşak, bir festival alanı zannedebilir.
Oysa burası, dünyanın sayılı doğal miraslarından biri. Binlerce yılda şekillenmiş vadiler, yaşlı ormanlar, endemik türler… Ama biz? Hepsini minibüs egzozuna boğmuşuz.
Her bayram, her yaz, aynı kaos, aynı keşmekeş…
Hiç kimse sormuyor:
“Fırtına Vadisi bu yoğunluğu kaldırabilir mi?”
“Bu kadar aracın girdiği bir yer ‘milli park’ sayılabilir mi?”
“Koruma planları nerede?”
“Ziyaretçi taşıma kapasitesi nedir?”
“Kaç minibüs, kaç tur şirketi doğayı kullanıp geçiyor?”
“Buradan kim kâr ediyor, kim bedel ödüyor?”
Turizm değil bu: Ekoturizm kisvesi altında bir doğa yağması.
Koruma değil bu: Rant odaklı bir yönetim zafiyeti.
Milli park değil bu: Araç parkı!
Ne Olmalıydı?
Araçsızlaştırılmış bir ulaşım planı (sadece belirli noktalardan ring sistem)
Ziyaretçi kapasitesi sınırı ve ön kayıt sistemi,
Yerel rehberlik zorunluluğu ve bilinçlendirme,
Yayla turizmine alternatif olarak küçük ölçekli, doğa temelli rota planlaması,
Sürekli izleme, denetim ve yaptırım.
Ama bunların hiçbiri yok. Çünkü doğayı korumaktan değil,doğayı bilançoya eklemekten anlıyoruz.
Sonuç: Ne doğa kalıyor ne huzur. Ne kültür kalıyor, ne saygı.
Bu kare sadece bir trafik sorunu değil, bir zihniyet sorunu fotoğrafı.
Ve bu zihniyet değişmeden Fırtına Vadisi de, Zilkale de, Pokut da, Sal da sadece kartpostallarda kalacak maalesef.
