Yıkamacı, Yağlamacı Gazeteciler Bu Kez Artvin’de Görev Başında…
Artvin Kent haber TV diye bir Facebook hesabını beğenmiş yer yer görünür olduğunda yayınlarına bakıyordum.
Bu akşam sayfasında aşağıda ki yazıyı okuyunca, demek ki bizim bu yıkama yağlama gazeteciliği yapanlardan kurtulma şansımız olmayacak.,
Dedim…
Neden mi?
Yazıyı sizlerle paylaşayım sonra nedenlerine geleyim…
“Küçük Hesapçılar Saltanatı Bitti..
#Artvin Milletvekili adayı Faruk Çelik ’in ismi açıklandığında koca şehirde aynı fısıltı dolaşıyordu
“Yıllarca bakanlık yapmış, siyasetin en tepesinde bulunmuş bir isim… Seçilirse altı ayda bir gelir, kimse ulaşılmaz. Ankara’dan Artvin’i izler .”
Yalan yok, ben de aynı şeyi düşünüyordum. Çünkü bu şehir çok kez benzer masalları dinledi, sonra hayal kırıklığı yaşadı.
Ama bir fark vardı seçim döneminde söylediği bir söz beni etkilemişti.
Bugün git, yarın gel diyen bürokratlarla çalışmayacağıni siyasete ve bürokrasiye yön vereceğini vurgulamıştı.
O an aklımda soru işaretleri olsa da bu lafına etkilenmiştim. Bugün bakınca #Urfalıların neden onu tekrar Urfa ya vekil istediğini çok daha iyi anlıyorum. Genel seçimlerin ardından süreci dışarıdan takip etti, fakat yerel seçimlerden sonra siyasete yön vermeyle başladı. Ve sahaya indi.
Farkında mısınız? Neredeyse her ay Artvin’de. Üstelik her gelişinde yeni bir proje, yeni bir yatırım getiriyor. Artvin’i deyim yerindeyse bakan yağmuruna tuttu.
Artık teşkilatı da, kiminle yola çıkacağını da çok iyi biliyor. Parti içinde kimse saltanat süremiyor. İl Başkanı Ali Semih Aydemir ve #Milletvekili Faruk Çelik haberi olmadan taş yerinden oynamıyor.
Her şey kontrol altında. Benim vekille şahsi bir samimiyetim yok, basın toplantılarında selamlaşma soru cevap. Yalnızca bir telefon görüşmemiz oldu. Bana dediği şuydu:
“Çok erken karar veriyorsun, ön yargılısın. Bazı şeylerin yapılması için zaman gerekir.” Ama bundan sonra konuşacağımız çok şey olduğuna eminim. İl dışından olduğumdan dolayı son yapmış olduğu basın toplantısına katılım sağlayamadım. Nasip hayırlısı diyelim.
O an içimden “siyasetçinin klasik cevabı” dedim. Ama bekledim, sustum, izledim. Sonra gördüm ki adam haklı. Bugün artık kiminle yürüyeceğini, kime güveneceğini gayet iyi biliyor. Ve bütün enerjisini Artvin için harcıyor.
Her toplantıda aynı şeyi haykırıyor:
“Bırakın dedikoduyu, bırakın kavgayı. Bana proje getirin, üretelim.”
Şimdi buradan soruyorum bu adam daha ne yapsın?
Bir milletvekili çıkmış, “Benim gücümü kullanın, bu bir fırsat” diyor. Ama hâlâ koltuk sevdalıları, dedikoducular, siyasi rant peşindekiler bu çağrıyı görmezden geliyor.
#Artvin’in kaybedecek vakti yok. Siyasi kavgayi Ankara’da Faruk Çelik ile #UğurBayraktutan yapsın.Bizim işimiz Artvin’i büyütmek.
Faruk Çelik bu şehre fırsat sundu. Ya bu fırsatı değerlendireceğiz, ya da yine kendi iç çekişmelerimizde boğulup kaybedeceğiz. Bunun en büyük örneği #MehmetKocatepe. Kocatepe bir fırsatı o fırsatı Artvin değerlendirmedi.
Yazının sahibi Orhan Keskin…
Orhan beye, birkaç soru soracaktım bir de baktım ki bu mümkün değil çünkü sayfanın yorum kısmında Artvin Kent Haber Tv bu gönderiye kimlerin yorum yapabileceğini sınırladı.” yazıyordu.
Çok kısa 1 kaç soru buradan sorayım…
Belki Artvin’den okurlarımız görür de sorularımızı iletirler kendisine…
Orhan bey,
Yazınızı başından sonuna kadar okudum. Bu yazının vermek istediği mesajı çok iyi anladım…
Sakın ola bana kızmayın,
ben lafı evirip çevirmem….
Direkt sorarım…
Bu tutumum yüzünden de hep sıkıntılı günler yaşadım, yaşıyorum da…
Siz yurttaşların bu yazıyı okuması içn paylaştığınız için, bende bir yurttaş olarak ve meslektaşınız olarak sizleri eleştirme hakkını kendimde gördüm o nedenle ağır bir dille eleştiriyorum.
Gazetecilik dilinde böyle bir yazıyı yazana,
Yıkamacı, yağlamacı derler.
Bu tiplerden bizde de çok var…
Siz bu yazıyı kaleme alırken ne içtiğinizi bilemiyorum…
Bildiğim bir tek şey var oda şu…
Artvin ve ilçelerinde doğa talan edilirken,
Doğasını savunurken katledilen Reşit Kibar olayının katilleri daha cezalandırılmazken,
Yusufeli, Şavşat, Arhavi ve birçok yerde HES ve Taş ocakları yapılırken,
Yeni projelerin hayata geçirilmesi için aç gözlü sözde iş adamları siyasi iktidarı arkasına alarak, doğayı talan etmek için sıraya girmişken,
Arhavi’nin cennet vadisi Pilarget ve Kamilet, Çifte köprü vadilerine HES ve, maden projelerine karşı halk direnirken,
Her şeyden de önemlisi Cerattepe gerçeği tamda gözünün önünde dururken,
Son olarak Artvin ve ilçelerinin yüzde 80’e yakını maden sahası ilan edilmiş iken,
Bütün bunlar, Artvin halkı ve Artvin’i korumak ve kollamakla sorumlu olduğunu iddia eden Faruk Çelik in, mensubu olduğu siyasal iktidar döneminde yaşanıyor olması sizleri hiç rahatsız etmedi mi?
Gazeteci halkın sesidir, soluğudur.
Aylardır yıllardır yaşam alanlarının katledilmesine karşı mücadele eden Artvin halkının feryadını hiç duymadınız mı?
Reşit Kibar’ın katledilmesi olayında bile sorumlu gösterilen bir ismi, siz gazeteci olarak savunmanız ve ona mehdiyeler dizmenizi neyle açıklayacaksınız.
Şu sözler bir gazeteciye yakışır mı?
“Gördüm ki adam haklı. Bugün artık kiminle yürüyeceğini, kime güveneceğini gayet iyi biliyor. Ve bütün enerjisini Artvin için harcıyor. Bırakın dedikoduyu, bırakın kavgayı. Bana proje getirin, üretelim.”, Şimdi buradan soruyorum, bu adam daha ne yapsın. Faruk Çelik bu şehre fırsat sundu. Ya bu fırsatı değerlendireceğiz ya da yine kendi iç çekişmelerimizde boğulup kaybedeceğiz.”
Siz, iktidarın mı yoksa halkın sesimi siniz?
Övünerek “Faruk Çelik’in kapısı hep açık” diyorsunuz.
Çelik’in kapısı herkese değil,
Artık o kapılar ardına kadar bundan böyle size açık dostum.
Unutma ki, gazeteci, barıştan, yana, doğanın talanına karşı, halktan yana ve onun sesi olur…
Siz halkın değil,
Doğanın talanın dan yana,
Artvin’in rantçı şebekelere peş keş çekilmesinden yana tutum sergileyen milletvekilinden yana safınızı belirlediniz.
Artık, Artvin halkı sızı tanımıyor bunu böyle bilin dostum…
Yıkama yağlama işi oldukça zordur dostum …
Siz bunu başardınız…
Sizi ayrıca kutlarım…
Gençağa Karafazlı…