Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dünyada silah bırakan terör örgütleri… İmralı-Ankara sürecinin farklılıkları: ‘Yanlış iliklenen düğme’

Dünyada pek çok terör örgütünün yakın zamanda silah bırakmasındaki süreçte,

Dünyada pek çok terör örgütünün yakın zamanda silah bırakmasındaki süreçte, pek çok ülke garantör ve gözlemci olduğuna, ancak Türkiye’deki süreçte “yol haritasının karışık olduğuna” değinilerek arabulucular, taraflar, gözlemcilerin olmadığına dikkat çekildi.

İbrahim Varlı’nın Birgün gazetesindeki “IRA, ETA, FARC örnekleri; yanlış iliklenen o düğme” başlıklı yazısı şu şekilde:

Yakın tarihte silah bırakan veya kendisini fesheden çok sayıda örgüt var. İspanya’da ETA, Almanya’da RAF, Kolombiya’da FARC, Endonezya’da AÇE vb. Yine benzer şekilde ELN ile Bogota arasındaki “silah bırakma” görüşmeleri de ağır aksak, kesintilerle sürüyor.

21. yüzyılın ilk çeyreğinde silah bırakma kararı alan son örgüt PKK oldu. Ortadoğu’daki emperyalist “yeni dizayn”ın tetiklediği gelişmelerin neticesinde altı ayda pişirilen bu sürecin pek çok boyutu var.

Kuşkusuz ki her ülkenin, coğrafyanın, örgütün, yapının kendi özgüllükleri, farklılıkları söz konusu. Örgütlerin silah bırakması veya çatışma süreçlerinin sonlandırılmasın farklı veçheleri bulunuyor.

20. yüzyılın sonundaki Güney Afrika deneyimi direkt taraflar arasında yürütülürken Kuzey İrlanda’dan Bask Bölgesi’ne ve Kolombiya’ya kadar pek çok yerde ise gözlemci-garantör ülkeler, taraflar süreçte belirleyici oldu.

Değerlendirmede bulunurken bu özgüllükleri dikkate almakta yarar var.

DÜNYADA SÜREÇ NASIL İŞLEDİ

IRA: IRA ile İngiltere arasında 1998’de imzalanan Hayırlı Cuma Anlaşması’nda ABD lideri Bill Clinton büyük rol oynadı. Clinton tarafından görevlendirilen ABD’li Senatör George Mitchell bizzat görev aldı. IRA 2005’te silahları resmen bıraktı.

ETA: İspanya’daki Bask Bölgesi’nin bağımsızlığı için 1959’da silahlı mücadeleyi başlatan ETA, 2017’de kendisini feshetti. ETA ile Madrid arasındaki anlaşmada birden fazla uluslararası arabulucu ve aktör doğrudan veya dolayı olarak rol üstlendi. Norveç ve İsviçre gibi ülkeler görüşmeler ev sahipliği yaptılar. Uluslararası Temas Grubu, İrlanda eski Başbakanı Bertie Ahern, Kuzey İrlanda barış süreci danışmanı Jonathan Powell ön plana çıkanlardandı.

FARC: FARC’ın 2016’da silah bırakması ve barış görüşmelerinde Küba’dan Venezuela’ya, Brezilya’dan Norveç ve Şili’ye pek çok ülke garantör ve gözlemciydi. Görüşmeler ağırlıklı olarak Havana’da sürdürüldü. Birleşmiş Milletler (BM) ise gözlemci pozisyonundaydı.

RAF: Almanya’da Vietnam Savaşı’na karşı başlayan öğrenci protestolarından doğan Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) Nisan 1998’de kendini feshetti. 1970–1990 arasında etkili olan örgüt, Almanya’daki haber ajanslarına bir mektup göndererek “silahlı mücadeleyi sona erdirdiğini ve örgütü feshettiğini” duyurdu. 1970–1990 arasında etkili.

GAM: Endonezya’da Açe bölgesinin bağımsızlığı için 1976’dan itibaren silahlı mücadele yürüten Özgür Açe Hareketi (GAM) ile Jakarta yönetimi arasında 2005’te Helsinki’de anlaşmaya varıldı.

MILF: Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) ile Filipinler yönetimi arasında on yıllarca süren çatışmaları sona erdirmek amacıyla görüşmeler 1997’de başladı. 2012’de ateşkes ilan edildi. “Bangsamoro Kapsamlı Anlaşma” 2014’te imzalandı. 2018’de özerklik elde edildi.Benzer şekilde Güney Afrika’daki apartheid rejimine son veren süreçte de resmi bir dış arabulucu olmasa da Norveç, İsviçre gibi ülkeler süreci destekleyen gizli diplomasiler yürüttü. 1990-1993 yılları arasında Afrika Ulusal Kongresi Lideri Nelson Mandela ve Güney Afrika Cumhurbaşkanı F.W. de Klerk arasında doğrudan sürdürülen müzakereler sonrası 1994’te anlaşma imzalandı, apartheid rejimi resmen sona erdi. İlk serbest seçimde Mandela cumhurbaşkanı seçildi.

“İMRALI-ANKARA SÜRECİNİN FARKLILIKLARI”

Bahçeli üzerinden yürütülen süreç: “Mevzu benzer olsa da PKK deneyimi diğer ülkelerden bariz farklılıklar arz ediyor” diyen yazar, dünyadaki benzer süreçlerden farklı olarak Türkiye’de yürütülen çözüm sürecinin, doğrudan iktidar tarafından ilerletilmediğini ifade etti. Devlet Bahçeli’nin sürece yön veren açıklamalarına dikkat çekilirken, bu çerçevede PKK’nın Öcalan’dan gelen talimatlar doğrultusunda silah bırakma kararı aldığı; ancak sürecin ana mimarının ilk kez iktidarda bulunan bir lider değil, iktidar ortağı konumundaki bir figür olduğunun altı çizildi.

Arabulucular, taraflar, gözlemciler yok: Birinci çözüm süreciyle karşılaştırıldığında, mevcut süreçte üçüncü tarafların – arabulucuların, gözlemcilerin ya da tarafsız aktörlerin – dâhil edilmediğine dikkat çekildi. Sürecin “yerli” ve “milli” olduğu vurgusuyla yürütüldüğü, bu nedenle müzakerelerin yalnızca Ankara ile İmralı arasında, dış aktörlerin katılımı olmadan sürdürüldüğü belirtildi.

PKK dört ülkeyi etkileyen bir aktör: PKK’nın, benzer yapıdaki silahlı gruplardan farklı olarak yalnızca Türkiye’yi değil; Suriye, Irak ve İran’ı da doğrudan etkileyen bir yapıya sahip olduğu ifade edildi. Bu durumun Kürt meselesini bölgesel bir boyuttan uluslararası bir düzleme taşıdığına işaret edildi. PKK’nın hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerle doğrudan ya da dolaylı temaslarının bulunduğu kaydedildi.

“UCU AÇIK MESELEDE KAFALAR KARIŞIK”

“Terörsüz Türkiye” sürecinde tarafların kafalarının ve yol haritalarının karışık olduğunu ifade eden yazar, Irak Kürdistanı İçişleri Bakanı Reber Ahmed’in PKK’nin silah bırakma kararıyla ilgili olarak henüz somut bir adım atılmadığını ve sürecin nasıl işleyeceği konusunda net bir tablo bulunmadığı yönündeki sözlerine işaret ediyor.

Odatv.com