Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Demirtaş: PKK’nin silahlı mücadeleyi bırakmasına on gün kalmıştı; Erdoğan izin vermedi

” ‘Beyefendi çok kararlı,

” ‘Beyefendi çok kararlı, süreç bitmiştir’ dediler. Çözüm sürecini bitirdiği için Erdoğan’ın bin pişman olduğundan da eminim. Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı.”

5 yıldır tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la cezaevindeki ilk yüz yüze röportajı gerçekleştirildi.

Kısa Dalga’dan Beril Eski, Demirtaş’ın “neşeli ve moralli” göründüğünü belirterek özellikle son kitabı Efsun’la ilgili son derece heyecanlı olduğunu, Efsun’a dair her yorumu ilgiyle ve merakla dinlediğini yazdı.

“Kendisine iyi bakmaya çalıştığını” söyleyen Demirtaş, “Dışarıda zaten kronik hastalıklarım vardı, bunlar içeride biraz daha ilerledi. Cezaevi koşullarında tedavisi imkansız bazı hastalıklarım var maalesef. Özellikle mide ve yemek borusuyla ilgili olanlar burada daha da ilerledi” ifadelerini kullandı.

“‘Siyasete bulaşmasaydım keşke’ dediğim zamanlar oldu elbette. Ama bunu hapisteyken hiç düşünmedim. Hapisten önce düşündüğüm zamanlarda. ‘Keşke bulaşmasaydım’ dediğim şey de demokrasi ve özgürlük mücadelesi değil, milletvekilliği ve eş genel başkanlıktır” diyen Demirtaş, söyleşide çözüm sürecine dair önemli bilgiler paylaştı.

‘ERDOĞAN ÇÖZÜM SÜRECİNİ BİTİRDİĞİNE BİN PİŞMAN’

Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşma yeni bir sürecinin habercisi olup olmadığına ilişkin soruya Denmirtaş şu yanıtı verdi:

“Hayır, ben Erdoğan’ın kafasında yeni bir çözüm sürecinin olduğunu düşünmüyorum. Zaten açıkça, ‘Kürt sorunu yoktur’ deyip duruyor. Kendince zaten olmayan bir sorun için ne diye bir çözüm süreci başlatsın ki?

Bununla birlikte, çözüm sürecini bitirdiği için Erdoğan’ın bin pişman olduğundan da eminim. Çünkü o günden beri bir daha toparlayamadı. Kaybettiği meşruiyetini otoriterleşerek telafi etmeye çalıştı. Zaten bünyesi demokrasiye karşı alerjik. Son beş altı yılda iyice savruldu ve geri dönülemez şekilde kaybetti. Artık adı tarihe otoriter bir lider olarak yazılmış ve bitmiştir.”

‘PKK’NİN SİLAHLI MÜCADELEYİ BIRAKMASINA 10 GÜN KALMIŞTI’

“Çözüm sürecinde yanlış giden neydi?” sorusunu ise Demirtaş şu sözlerle yanıtladı:

“Bunu daha önce de çok konuştuk. En büyük eksiklik, çözüm sürecinin yeterince şeffaf olmaması, kamuoyuna ve halka mal edilememesi ve TBMM’ye taşınamamasıydı. Çözüm sürecinden kurumsal olarak sorumlu olanlar kişiler değil TBMM olmalıydı. Ancak biz o dönemde maalesef ki bunu aşamadık. CHP’yi sürece dahil edip meseleyi Meclis’e taşımak için çok uğraştık. Ancak hep engellerle, bariyerlerle karşılaştık. Örneğin, Erdoğan her şey kendi kontrolünde olsun istiyordu. Düşünün ki HDP’nin eş genel başkanları olarak çözüm sürecinde bir defa bile Erdoğan ile yüz yüze görüşemedik.

Türkiye toplumu şundan emin olsun ki, 28 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatı’ndan sonra PKK’nin Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakmasına sadece on gün kalmıştı. Ama Erdoğan buna izin vermedi. Akil İnsanlar Grubu adlı sivil grup, son bir defa İmralı’ya gidecekti. Oradan silahların tümden devre dışına çıkarıldığı mesajını alıp gelecekti. Gerisini artık demokratik siyasetle ve parlamentoda hep birlikte çözecektik.

Kalıcı barışın kendisine ve partisinin oy oranına olumlu yansımayacağını görünce süreci bitirdi, Erdoğan. Akil İnsanlar Grubunun İmralı’ya gitmesine engel olan Erdoğan’dır. “Seni başkan yaptırmayacağız” sözü bütün bunlardan sonra gelmiştir.

‘ÖLÜMLER OLMASIN DİYE TABİRİ CAİZSE YALVARDIK’

Büyük bir çarpıtmayla, sanki süreci benim bu sözüm bitirmiş gibi yansıtarak yalan söylüyorlar. Akil İnsanlar son bir defa İmralı’ya gitsin ve silahlar devre dışı kalsın diye Dolmabahçe Mutabakatından sonra on iki defa dönemin İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MİT müsteşarıyla görüşerek Erdoğan’ı ikna etmelerini istedik. Ancak hiçbiri onu ikna edemedi. ‘Beyefendi çok kararlı’ dediler. ‘Süreç bitmiştir’ dediler. Ölümler olmasın diye tabiri caizse yalvardık adeta. Ama Nuh dediler, peygamber demediler. Çünkü çatışmanın ve kanın milliyetçiliği tırmandırıp oylarını artıracağına iman etmişlerdi.

Ne yazık ki hala farklı düşünmüyorlar. Yeni bir Suriye savaşı ile seçimde oy artırma hesabı yapıyorlar. Oysa biz o dönemde barışı sağlayabilseydik bu ölümleri durdurabilseydik emeği geçenlerin, mecazi anlamda söylüyorum, heykelleri dikilirdi. Ben, “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” dediğimde tam da bunu kast etmiştim. Çünkü o konuşmayı yaptığım gün, Öcalan’ın iki mektubu Erdoğan’ın elindeydi. Bu mektuplarda Öcalan silahları bıraktırmaya hazır olduğunu söylüyordu. Ve ben bunu o dönemin Adalet Bakanı’nın ağzından bizzat duymuştum. Şimdi utanmadan sıkılmadan, o konuşmayı aleyhime kullanıyorlar, bundan dolayı yargılanıyorum, Erdoğan mitinglerinde bu konuşmanın videosunu izletiyor. Oysa neyi kast ettiğimi hem Erdoğan hem bütün devlet yetkilileri çok iyi biliyor.

Öcalan silahları bıraktıracak ve elbette ki mecazi anlamda ‘heykeli dikilecek’ demiştim. İşte çözüm sürecinin şeffaf olmamasının manipülatif sonuçlarıdır bunlar.”

”PKK EŞİTTİR HDP’ DİYENLER YANILIYOR, YANILTIYOR’

Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına Sezai Temelli’nin yanıt vermesinin ardından başlayan “muhatap” tarışmaları için “Ben HDP’de bir muhataplık karmaşası olduğunu düşünmüyorum” diyen Demirtaş, “Bir parti kendini tüm sorunların çözümünün muhatabı olarak görmezse kendi varlığını inkar etmiş olur. Bunun yanı sıra, Kürt sorununun bir de silah ve şiddet boyutu olduğu için elbette başka aktörlerin de çözüme dahil edilmesi gerektiğini söylemek HDP’nin muhataplığını inkar etmek veya yadsımak anlamına gelmez. HDP’de farklı düşünenler olabilir. Ancak kurumsal görüş önemlidir ve HDP kendini gerçek bir muhatap olarak ortaya koyarak doğru bir tutum almıştır.” diye konuştu.

“PKK eşittir HDP” söylemine ise Demirtaş şu yanıtı verdi:

“‘PKK eşittir HDP’ diyenler hem yanılıyorlar hem de yanıltıyorlar. HDP, destek aldığı kitleler dışında hiç kimseyi temsil etmez, edemez. Hele silahlı bir yapıyı hiç temsil etmez. Onun siyasi kolu veya uzantısı da değildir. HDP demokratik, siyasal mücadele yürüten anayasal bir partidir. Bünyesinde de bütün halklar ve inançların temsiliyetini barındıran çoğulcu ve çok kültürlü bir siyasi yapıdır.”

HDP’nin tutum belgesinin önemli olduğunu vurgulayan Demirtaş, “Hem HDP hem de diğer siyasi partiler, siyaseten bir sıkışmışlık yaşıyorlardı. Bu tutum belgesi, herkese yeni bir siyaset alanı açtı. Erdoğan, Türkiye gündemini uzun süredir siyaset üzerinden değil, siyasetsizlik üzerinden belirliyordu. HDP’nin tutum belgesi bu kabulleri yıktı ve siyasete alan açtı. Bu nedenle önemsiyorum” dedi.

“Seçimlerin Haziran 2023’ten önce kesinlikle yapılacağını düşünüyorum” diyen Demirtaş, “Herkes, her an seçime hazır olmalıdır. Çünkü sürdürülebilir bir yönetim yok. Her an büyük bir ekonomik çöküş yaşanabilir. Para piyasaları dahil, her şey çökebilir.” diye konuştu.

“HDP’nin seçimler öncesinde kapatılabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Demirtaş’ın yanıtı şöyle oldu:

“Evet, HDP’nin kapatılması ihtimal dahilinde. Zaten bu, siyasi bir karar olacaktır. Ama hiç kimse merak etmesin, tek bir HDP seçmeninin oyu bile heba olmayacak şekilde, her türlü tedbir alınıyor. Gerek Meclis seçiminde gerek de Cumhurbaşkanlığı seçiminde, HDP seçmeni rolünü oynayacaktır.

Sıkışmış olan HDP değil, AKP’dir. Partimizi kapatırlarsa bu, seçmenimizde çarpan etkisi yapar. Kapatmazlarsa da çarpan etkisi yapar.”

Söyleşinin tamamı için tıklayın