Rize ve Artvin’i vuran sel felaketine Hidroelektrik Santralleri (HES), maden ve taş ocaklarının sebep olduğu kaydediliyor .
CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, Karadeniz’in AKP projeleriyle tahrip edildiğine dikkati çekti
Doğu Karadeniz’de son 20 yılda yaşanan bu sel ve heyelanlar sonucu en az 169 kişi yaşamını yitirdi, bu kayıpların 84’ü Rize’de yaşandı. Son olarak 8 gün arayla meydana gelen iki ayrı sel olayında, kentte 6 yurttaş hayatını kaybetti, sele kapılan 3 yurttaş ise hala bulunamadı. Her yaz mevsiminde yaşanan felaketler nedeniyle yaşanan can kayıplarının yanı sıra mal kaybı da yaşandı.
Son yıllarda artan doğal afetlerin nedeni olarak bölgede yapımı arttırılan Hidroelektrik Santralleri (HES), maden ve taş ocakları gösteriliyor.
Geçtiğimiz yıl sel felaketinin büyük hasar yarattığı Giresun’un Dereli ilçesi ise bunun somut örneği oldu. Dereli’deki Aksu Deresi üzerinde 8 HES bulunurken, ilçe 4-5 yıl arayla sele teslim edildi. Bölgenin neredeyse her vadisinde inşa edilen projeler, yaz aylarında dahi düzenli yağış olan bölgeyi yağışsız bırakırken, ani sağanak yağışlar yaşam alanlarını tahrip ediyor.
‘Dikilen otel ve evler bölgeyi ağaçsızlandırıyor’
Yaşanan felaketlere rağmen “Karadeniz Sahil Yolu” ile başlayan doğa talanı hız kesmeden devam ediyor. Enerji ya da maden şirketlerine peşkeş çekilen bölge kentlerinde, ormanlık alanlar taş ocaklarına teslim edildi.
Doğu Karadeniz’de 144 HES aktif olarak çalışırken, onlarcasının yapımı sürüyor. Onlarca proje ise ihale için bekletiliyor. Yine imara açılan yeşil alanlara dikilen otel ve evler de bölgeyi ağaçsızlandırıyor. Sahillerin yeniden doldurulması yeni felaketlerin sinyalini verirken, dolguların deniz seviyesinden yüksek olması ve bu alanlara yapılan havalimanı gibi projeler sel sularının denize ulaşmasının önünde engel teşkil ediyor.
Kamuoyunun tepkilerine rağmen Rize’nin İkizdere ilçesinde bulunan ve dünyada koruma altında bulunan 253 vadiden biri olan Eskencidere Vadisi’nde başlatılan taş ocağı projesi sürdürülüyor. Ağaçsızlandırılan bölgenin yüzde 70’e varan eğimli yapısı heyelan riskini artırırken, 2016 yılında dönemin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Artvin, Gümüşhane, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’de toplam bin 12 maden ruhsatı verildiğini açıkladı. Söz konusu rakamlar ise bu kentlerin toplam büyüklüğünün neredeyse yüzde 40’ının, yani 549 bin hektarının madenlere ayrıldığını gösteriyor. Sonuç olarak HES ve taş ocağı gibi projeler, “kader” değil göz göre göre yaratılan felaketlerin habercisi olduğunu gözler önüne seriyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, bölgede yaşanılanları değerlendirdi.
‘Her sene aynı şeyi söylüyorlar’
Karadeniz için sel ve heyelanların artık olağan hale geldiğini belirten Deniz, bu afetlerin en önemli nedenlerinden biri olan iklim değişikliğine HES ve maden projelerinin yol açtığını söyledi. Deniz, “HES’ler, yaylalara yapılan yollar, dere ıslah çalışmaları iklim değişikliğinin sebepleri arasında. Her sene aynı şeyleri konuşur hale geldik. Geçen seneki selden sonra da birçok söz verildi ama bunlar tutulmadı. Bu olaylara bakış açısıyla alakalı bir durum. İktidar konuya çözüm odaklı değil anlık pansuman yapma mantığı ile bakıyor. Bir şeye pansuman yapmak onu çözmek anlamına gelmez. O anı kurtarıyorsunuz ama her sene aynı sıkıntıları yaşıyoruz” dedi.
“Seller Karadeniz’in kaderi değildir” diyen Deniz, “Birilerinin yanlış yönetimi, boş vermişliği ve hırsı bölgede yaşayan insanların kaderi olamaz. Her sene yaşanan bu afetleri ‘kader’ döngüsünden çıkarmalıyız. Her felaket sonrası ‘200 yılda bir yağan yağmur’ deniliyor. Geçen sene de ondan önceki sene de aynı şeyleri söylüyorlardı. Yönetimin konuya olan bakış açısını bir an önce değiştirmesi gerekiyor. Karadeniz’de 200 yılda bir değil sürekli olan bir şey var. Bunun nedenlerinin tartışılması, gündeme getirilmesi ve çözülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Rant ve köylerin insansızlaştırılması
İktidarın bakış açısının rant odaklı olduğunu ifade eden Deniz, bu mantıkla sorunların çözülemeyeceğinin altını çizdi. Afetlerin hemen ardından yeni dere ıslah ihalelerinin açıldığını hatırlatan Deniz, “HES ihaleleri yapılmaya devam ediyor. Temel problem doğanın rant aracı olarak kullanılmasıdır. Karadeniz bölgesinde afetleri engellemek için yapılan her türlü çalışma aslında afetlerin nedenine dönüşmüş durumda. Cumhurbaşkanı 550 konut yapılacağını açıkladı. Bu çözüm değil. Yaşam alanlarını iyileştirmek yerine insanları başka yerlere taşıyacaklar. Bu da Karadeniz’deki köylerin insansızlaştırılmasına neden olacak. Bu bölgelerde belki de daha fazla maden aranacak. Açıklamalarına bakacak olursak zaten seli önlemek gibi bir niyetlerinin olmadığını da görüyoruz” diye konuştu.
Genel bilimsel risk analizi
Çözüm için öncelikle yöntem değişikliğine gidilmesi gerektiğini dile getiren Deniz, bölgede genel bir risk analizinin yapılması gerektiğini vurguladı. “Nerede heyelan oluyor. Neden oluyor?” sorularına cevap aranması gerektiğini kaydeden Deniz, şunları ekledi: “Yağmurun yağmasını engellemeyeceğimize göre, yağışın felakete dönüşmemesi için önlemler alınmalıdır. Bunlar ancak bilimsel yöntemlerle alınabilir. Bilimden uzaklaşırsanız, konuyu bilen insanlarla çalışmazsanız hiçbir şey değişmez. Yönetenler bizim doğamızı düşünmüyor. Orman Bakanlığı ‘Ormanı koruyun’ diye mesaj atıyor. Ormanı sen yok ediyorsun. Taş ocakları açarak bölgenin doğasını sen talan ediyorsun. Son olarak yaşadığımız aşırı sıcak ve ani yağışlar, ormanların ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”